Giriş
(17)

Kent anayasasının gizli federasyonlaşma olmadığını kim söyleyebilir?

godoşu beklerken
Aday Ekrem İmamoğlu'ndan bahsediyorum. (Yılmaz Özdil'in 12'den vuran yazısı hatırlatılır: "Guguk Kuşu Y-CHP": https://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/yilmaz-ozdil/guguk-kusu-2-977502/)CHP'yi anti-TC yapmaya devam, aferin. Atatürkçüleri disipline gönderip partiden attınız, kendinize parti kurmak yerin
Aday Ekrem İmamoğlu'ndan bahsediyorum. (Yılmaz Özdil'in 12'den vuran yazısı hatırlatılır: "Guguk Kuşu Y-CHP": www.sozcu.com.tr)

CHP'yi anti-TC yapmaya devam, aferin. Atatürkçüleri disipline gönderip partiden attınız, kendinize parti kurmak yerine bu partiye sızdınız ki ülkenin en büyük muhalefeti bu bilinçsizlikle içinizde de erisin gitsin, "barış açılımı" vs tekrar hortlatmak mı dersin, Demirtaş Türkiye'nin kuyruğu elinizde kalır derken, Pervin Buldan bildiğin PKK teröristini ziyarete giderken, HDP'yi meclise geçirmek mi dersin, yönetim kadrona blok listenle sokadurduğun şeriatçısı etnik ayrılıkçı Kürtçüsü, tarikatçısı kim varsa alıp Atatürkçüleri ihraç etmek mi dersin, sözümona muhalefet partisi iken ve tüm Türkiye'yi halkçılık, milliyetçilik, inkılapçılık, devletçilik,cumhuriyetçilik, laiklik ilkeleri üzerinden temsil ederek muhalefet yapman programın ve orijinin gereği iken zaten meclise soktuğun HDP'nin klonu olmaya devam etmek mi dersin... halkı ülkeyi bölme önerilerini çeşitli adlar altında temcit pilavi gibi öne sürerken utanmadan, ısrarla sağın kucağına atmak mı dersin.... e sen sol değilsin ki zaten. Böyle TESEVci, Sorosçu, kendi ülkesi hariç her yerde etnik kışkırtma yaparken, başka ülkelere önerdiğini asla kendi ülkesinde yapmayı önermeyen Sosyal Demokratçı, Yeşilci falansın...

uzar gider.



sorular:

1. Kent Anayasası ne demek? Anayasayı dışlamayacaksa, özerkleşmenin önünü açmayacaksa adı neden "anayasa"? Yasalar vardır, bir de anayasa vardır. Bu söz oyunu neden? Bu ülkenin anayasası zaten her ilin anayasasıdır, ne saçmalıyorsun, Ankara'dan yönetilemez ne demek, millet meclisinde bir partidesin, meclisi mi reddediyorsun? TC'yi de redderdiyorsun?

2. Böyle bir şey olursa devamı başka TC bölgelerinde şehir-şehir veya bölge bölge neden gelmesin? Kanun anayasaya AYKIRI bir biçimde kent anayasasını tanırsa, bunun emsal olmasını ne engelleyecek?

3. 6 ok umrunuzda değilse, AKP'den farkınız ne? Herkes kendi derdindeyse farkınız ne? Neden bu halk sırf TC vatandaşı olarak Türk, köken olarak da Kürt olan halkımızın bir ksımını temsil etmek iddiasındaki 3-5 Osmanlıdan kalma şark kurnazı hacıağa tefeci bezirganın timsah gözyaşı için, herkes de çoktan Türkiye'nin her yerine yayılmışken bir o şehrinden, sonra da bir şu bölgesinden vazgeçsin?

Böyle anayasa teklifleri ekonomik özgürlüğünü kazanmış bir ülkenin insanı iseniz, yıllarca üzerinizde oynatılmamış oyun kalmamasının aksine, kendinizi (dolayısıyla) anayasanızı koruyabilmeşseniz, kısacası bir ulus bilinci zaten oluşturabilmişseniz yapabileceğiniz şeyler. Sizin hayaliniz neden Condoleeza Rice'ınki, Samuel Huntington'ınki, Woodrow Wilson'ınki ya? Sizin bağlılığınız bu ülkeye değilse neden vatandaşısınız bu ülkenin? Kimse kollarını açıp geleydin demediği, geleceksen önce benim için oranın anasını ağlatacaksın, bana sürdürülebilir kaos zemini yaratacaksın, bir doublespeak oluşturacaksın, muhalefeti içine sızıp kuşatarak etkisiz hale getireceksin dediği için mi?
Ki meclisteki her parti böyle ha, ben CHP'ye hesap soruyorum çünkü sizin bunları yaparak bu partinin adını taşıma hakkınız yok, sizi destekleyen tabanın kendine CHP'li deme hakkı yok.
Bu ülkeden başka gidecek yeri olmayan halk, ülkeyi bölüp suyunu toprağını tabii veremeyecek, çocuklarını göreve gitsin ölsün sonra ülkeyi tepsiyle versin diye göndermiyor insanlar.

Siz sizden başka herkesin pahasına bu kararları alma hakkını partinize verirseniz, partinizdeki şeriatçıyı, ayrılıkçıyı, tarikatçıyı en yüksek kadrolara blok listeyle getirdikten sonra -artık çarşaf da fark etmez bu olunca- Atatürkçüleri partiden ihraç ederseniz, pardon, neyin muhalefetini yapıyorsunuz ki? Tekrar söylüyor ve soruyorum: Halkçılıktan, milliyetçilikten, inkılapçılıktan, cumhuriyetçilik, laiklik, devletçilikten oluşan bir altı ok sembolü olan partide, "ok" deyip geçmenin rahatlığıyla olsa gerek, "altı ok geride kaldı" mealinde lafları geçmişte söylemiş bir genelbaşkanla, siz neden bu partidesiniz ve neyin muhalefetini yapıyorsunuz?

Halkı sağın kucağına atacak kadar halkın aleyhine politikalar güderken sizi kim besliyor?

Sizin partiniz var ve adı HDP zaten? Soktunuz da meclise, CHP'ye girip yaptınız bunları bravo. İki operasyon şak şak, ki Kenan Evren'i göz önüne alırsak CHP ile oynanmayan bir vakit yok zaten.

Neden Türkiye Anayasası ile oynayabilmek için her an, her saniye, artık halkın buna ifrit olduğunu ve sırf bu yüzden oyu azalan bir iktidar partisine tekrar oy vermeye başladığını görmüşken ve biliyorken inatla girişimde bulunuyorsunuz?

Neye güveniyorsunuz? Bu sorunun cevabının Türkiye içinde bir şeye güvendiğiniz olmasının imkanı olabilir mi?

Savunduğunuz şeyler kimler için uzun vadede temelli, prensipte yani anayasada garantib ir kayıp anlamına gelmiyor, kimler için geliyor? Bununla ne başarılacak?
Nasıl bir gerekçeyle? Hangi uzun dönem stratejisine dayanarak? Hangi önkabullerle? Hangi yuvarlak olmayan laf ve varsayımsal olmayan gerekçeyle?

Sırada ne olacak, anayasa varken her il kendine anayasa mı çıkartacak?

Federatifleşmekten bahsetmeden federatifleşmek başka nasıl olur, İmamoğlu'nun laf cambazlığındaki fonksiyonellik blincinizde mi* değil, umrunuzda mı değil?
0
godoşu beklerken
(28.12.18)
@buraryu: TESEV'e gelen paranın %20'si Soros'tan.

www.timeturk.com

Soros'un şartlar dikte etmeyeceği ülkenin iş adamlarının örgütlerinden birine bu bağışı yaptığını aynı yerden biri söylerken siz konuşmaya devam edebilirsiniz buraryu kim tutar.

bunlar da Soner Yalçın'dan gelsin:

odatv.com
www.sozcu.com.tr
www.sozcu.com.tr
0
🌸godoşu beklerken
(28.12.18)
Ajdjskakd yahu bu standart yerel yönetim goygoyu niyet belgesi gibi bir şey işte. Ne alakası var federasyonla falan. Federasyon yerel seçim kazanılarak kurulur mu abi komplo teorisi okumanı azalt bi miktar toksisite yapmış sende.
0
dox
(28.12.18)
komplo teorisi mi?

ya yazık, en güzel öğrendiğiniz şey şu zaten. ilginç şekilde bana hangi konuda komplocu dendiyse yanılındı. yalnız daha da acayibi hiçbirisi yamulmuyor arkadaş. utanma falan yok. "ben öyle dememiştim ki" var. "ama ama" lar var.

ya beni geçtim,

kent anayasası lafını ciddiye alamıyorsan sende bir sorun var bence.

adamın bundan bahsettikten sonra dünyayı çekmek demesinden uyanmadıysan ona da tamam. neyse zaten anlatamayıp ehemeheleyene abstrakt sevgilerimi yolluyorum her türlü.
0
🌸godoşu beklerken
(28.12.18)
(okumadım)

"beylikdüzü'nden yazıyorum. imamoğlu geldi burada seçimi kazanınca anarko kominizan bir rejim kurdu. kendisi zaten neo-menşevik bir leninist olduğu için fraksyon çatışması çıktı. bizim evleri devletleştirdi. millet aç"

bu mektubu bir şişenin içinde balıkçılar bulmuş beylikdüzü kuzey kore gibi kapalı bir rejim olduğu için ancak böyle haber verebilmişler dikkatli olmak lazım gizli fedaratifçiymiş diyollar...
0
anon1m
(28.12.18)
İmamoğlu'nun adaylığını savunuyor değilim ama eleştirileriniz yüzeysel.

1) Ben de size sorayım: Yerel yönetim ne demek? Kent konseyi? Ya da mahalle meclisleri? Fatsa'nın üzerinden 30 yıl geçti, Porto Allegre yerli yerinde. Ovacık da öyle...

Dünyada bir anti-kapitalist bir yerelleşme eğilimi var, yeni de değil elbet ama bizdeki yankısı Gezi ile birlikte arttı. Şimdilik üstüne ölü toprağı serilmiş Gezi'nin bağlanacağı olumlu geleceğin bir yanında belki de bu eğilim olabilir. TESEV gibi kötü veya iyi niyetiyle cehenneme giden taşları yolumuza döşemiş yapıların desteği ya da söz konusu yerelleşme eğiliminin merkezî iktidar hedefinden kopukluğu yine de onun kent yönetiminde bir model olarak benimsenemeyeceği sonucuna götürmesin bizi.

Meslek odaları harıl harıl yerelin kendi ihtiyaçlarını öne koymanın, bu ihtiyaçlarla özelleşen yönetim modellerini işaret etmenin peşindeler. Şehirlerin büyümesi; kapitalizmin ve dolayısıyla merkezileşme eğiliminin ifadesi olan ulus devletler için böyle zorlayıcı çelişkiler meydana getiriyor. Tüm bunlara gözümüzü kapasak bile "Yerel yönetim" meselesi, nicedir yap-boz muamelesi gören, yeşilinden olan, nufüsu 15 milyonu bulan, su için Melen'e kadar eli uzanan İstanbul için hayati önem taşımıyor mu?

2) Anayasalar "tarihsel"dir.

3) İmamoğlu'nun derdini kestiremiyorum. Yalnız birinci cevabın sonunda bahsettiğim yerel yönetim temalı çalışmalar CHP'nin etkin siyaset yapan kitlesinde -doğal olarak- bu yönde bu talep oluşturuyor. Üstüne İl Başkanlığı koltuğunda, -şimdi her ne kadar paramparça olsa da- Birleşik Haziran deneyiminden gelen Kaftancıoğlu oturuyor. Adaylığın böyle bir damga taşıması doğal.

Anlattıklarımdan sonra daha anlamlı sorunun şu olduğunu düşünüyorum: Aileden müteahhit olan biri, eleştirel, çevreci, insancıl bir "Kent Anayasası"nı nasıl hayata geçirecek?
0
hikmet iv
(28.12.18)
anonim: çok tatlısın, yarı fabrikasyon olışumlarla dalgasını geçtiğin fraksiyonları değil de, etnisite bazlı on türlüsünü(fraksiyon) burada zamanında geliştirmiş olup 80 darbesinin mağdurlarının beyin hasadını da bir güzel yapan, sonra TKP'nin bile "he abi" moduna girmezse parti kimliğinden olacağı zannını yaşayacağı kadar solun otoritesi/ terim eşkıyası olmuş adamcıklardan bahsedeysin daha espirikli olurdu?

etnikçi faşo ağa sözde sol bluescularının arasında ne idüğü belirsiz bir tanesinin İstanbul'un zaten bir anayasası (TC anayasası) varken yasama yetkisi arzulayan bir tür belediye fantazisi yaşamasının dahi boyut değiştirmek olduğunu anlamayadur, "Ankara'dan yönetilemez" demek özerklik istemektir, oldu mu canikom. TBMM yönetemez, diyor, ağzından çıkmış, geç kaldın.
0
🌸godoşu beklerken
(28.12.18)
Ciddiye alınacak bir yazar değil. Chp ile ilgili dedikleri doğru ancak garip değil. Bağlamından çıkarılan ilk parti CHP değil, CHP'nin ilk farklı yöne direksiyon kırması değil. Kemalizm'e bel bağlamasından iyidir bence şu konjonktürde. Zaten AKP, MHP oraya oynuyor, bir partiye daha gerek yok. Topoş akımlar diyebileceğim yeşillerimsi, birleşik haziranımsı, gezimsi, (trans, lgbt, toplumsal cinsiyet geyikleri) modları ben de beğenmiyorum ama mecliste denge faktörü olması açısından bu tipleri kemalistlere an itibariyle tercih ederim.

Federatifleşme kendi başına iyi yahut kötü bir kavram değil. Kürdistan'ın kurulmasından çok korkuyorsanız federatifleştiğiniz halde de bunu engelleyebilirsiniz. Dünyada lokalizm trendi yükselişte ve ulus devletler bunu engellemek için ellerinden geleni yapacaklardır. Yalnızca bizim sorunumuz değil bu da. Tüm taraflar için sancılı geçecek bir süreç.

Kent anayasası kavramından bir komplo çıkarılması gerektiğini düşünmüyorum. İstanbul sözleşmesi diye tırt bi mevzu vardı ona selam çakıyorlar heralde. Gezi ruhuna. Bu kadar dertlenmenizi de anlamadım. Tüm bu bahsedilen olaylar da CHP teşkilatının içinde genellikle yasal sınırlar içinde gerçekleşen şeyler. Beğenmiyorsanız ya içerde mücadele edersiniz ya oyunuzu değiştirirsiniz. CHP kemalistlerle de kemalistlersiz de leş bir organizasyon an itibariyle.
0
Zeth
(29.12.18)
hikmet iv, teşekkür ederim bir tane cevap geldi:

hikmet iv:

1. Bu biraz "Kobani-Stalingrad"(gülerler o doublespeak mucitlerine) hesabı oldu sanki,. Fatsa neresi, İmamoğlu ve İmamoğlu CHP'si neresi? Ben yaptıkları yapacaklarının teminatı olan ve fikir olarak en ufak bir halkçı endişe gütmeyen ama o role bürünen insanlar görüyorum.

Ama asıl fark o değil. Fatsa'ya girerseniz zaten mevcut devlet gücünü kullanmadan, dolayısıyla devlete ama iyi ama kötü bir sebeple karşı gelen gençlerin kendi denemelerinden, kalkışmalarından bahsediyorsunuz. Başarsalardı, adı devrim olacaktı. Ama çok geçerli, öngörülebilir sebeplerden başaramadılar.


Bu adam ise, gücü anayasa ile tanımlanan, TBMM'nin içinde yer alan partinin bir adayı olarak, henüz anayasanın belediyelere vermediği yetkileri kullanmaktan bahsediyor. Bu arada bu yetki anayasada tanımlanmadığı için (yanlış biliyorsam biri düzeltsin ama hiç sanmıyorum) ancak kanun düzenlenerek böyle bir yetki çıkarabilecek tek merci olan TBMM'yi de tanımıyor. Tabii şimdi Başkanlık sistemi yüzünden bu teklifi Erdoğan çok kolay verebilir ama adam İstanbul'u TBMM yönetemez diyor.

Yani sonradan tanımayacağı gücü şimdi tanıyarak yetkisini istiyor. Bunlar tabii CHP iktidar olur da yasa değişikliği sağlarsa o zaman girişeceği şeyler, önce o kanun değişikliğini onaylatması gerek ama daha oylaması yapılmamış şeyin kazanılmış sonucunu ilan ediyor.

Kaldı ki yerel çıkarlar devreye girdiğinde AKP'den de CHP'ye akışlar olacağını, HDP'ye ek olarak oylamayı pastadan pay umarak destekleyebilecekleri gayet muhtemel.


Anayasanın tabu maddeleri belliyken Türkiye'nin illerinin yönetimini yerelleştirelim mi sorusu bir ilin kaynaklarının ne kadar kullanılacağını belirlemek, hangi yatırımcıya nerenin gideceğini belirlemek vs. gibi aslında zaten özerklik elde edildi mi kazanılan hedefleri gizlemektir.

Bu özerkleşelim mi sorusu oluyor, her şeyden önce. Yani İstanbul'dan kocaman bir ırmak geçseydi, onun sınırları içerisinde nasıl kullanılacağına İstanbul
karar verecek, öyle mi? Ne kastediliyor sizce yerelleşmekten? HAangi yetkiler ne ölçüde genişletiliyor, hangileri yoktan var ediliyor, hangileri toplumun geri kalanının elinden alınıyor?

Meslek odalarının vesairin nasıl da bu fikre ısındığı ile halkın çıkarının ne olduğu alakalı olgular değiller. Birbirleriyle çelişebilirler de.

Yaptığınız eleştirinin her yanında insanların objektif olarak iyi niyetle ve bilgiyle karar verdikleri varsayımı var. Bugün moda olan önemli değil, en temel sorulara ne cevap geliyor o önemli.

Yerelleşme anti-kapitalist olmaz, kalabalığın çıkarına olan şey anti-kapitalist olur. Yerelleştiğini söylediğiniz devletlerden gelişmiş olan federe devletler bile kendileri ulus devlet gibi davranırken kendi ülkesini, özellikle eğitimi mahvedilmişken, devlet tarihinin en büyük borcuna batırılmışken, Atlantik tarafından sürekli haksız tavizlere zorlanıyorken kendilerinin bile uygulamadıkları şeyleri Türkiye'nin uygulamasını olumlu görmeniz bana mantıksız geliyor.

Bu devletler aslında politik kararlarına bakıldığında, gayet ulus devletleri:

i-Gerekirse 2008 krizinde olduğu gibi devlet, kamu kaynaklarını büyük şirketlere aktarmak suretiyle liberal ekonominin prensiplerini bir anda hiçe sayarak, halkı değil de batmış kapitalistleri kurtardı ve bunu halkın cebinden ödeyerek yaptı. Dünyada herkes böyle yapınca ne olmuş mesela, balonlar milletin sırtında patlatılmış. Bankalar da büyümüş olarak çıktı. Ve bu dalga dalga yayıldı. İzlanda'yı bile batırdılar. Dünyanın kişi başına düşen zenginliği en fazla olan ülkelerden birini.

ii-ABD federasyon olabilir ama Teksas kendi ekonomisini ne kadar istese de tek başına yürütemiyor, ayrılmak isteği kanlı bir şekilde bastırılmıştı zaten:
www.texastribune.org
"
The Fight

In 2010, the Obama administration passed the Dodd-Frank Act to avoid an economic collapse like the 2008 financial crisis. Title II of the reform law established the Orderly Liquidation Authority, which can liquidate large financial institutions, including the Texas Treasury Safekeeping Trust Company, which invests and manages assets for Texas agencies. Attorney General Greg Abbott filed a lawsuit in federal court challenging the validity of the new authority. Ten other states have also challenged the financial reform, and private plaintiffs include Texas' State National Bank of Big Spring.
"
Adamlar eyaletlere verdikleri rahatlığı kanunlar geçirip geri alıyor gerekirse.
Ha biz bunu da yapmayız, vermeye devam ederiz. Kafa kendi evini temiz ve rahat tutup sitenin içine çöp atmak bizde çünkü. O site herkesin ama.


iii. Almanya bütün bölgelerin iç yönetimlerini bağlayan yasaları meclisinden gayet rahat geçiriyor. Bu arada bu federe yönetimler üstü parlamento yasaları tabii çok ciddi süreçlerden sonra oluşuyor, adamın tekinin "özerklik teklif etmeden özerklik yaşatacağım"a varan sözlerinden bunun bir süreç değil oldu-bitti hayali olduğu da anlaşılıyor.

Ancak ters bir örnek de var, buyrun: www.ensonhaber.com (sınırsız yetkili Bavyera polisi yasasını eyalet meclisinin onaması)

Bir şehirde kimler en çoksa o yaşamı belirleyecekler. Zaten bizim durumda da biraz bu uyanıklık da var. Türkiye'yi kabile devletçiklerine çevirmek için harika fikir, şehirler ve kaynaklarını sömürmekten başlamak. O yetkiyi verdiniz mi, sömüreni de çıkacak zira.

İstanbul'a edilen muameleden ben hiç memnun değilim. Ancak bu adamın dediğini olanaklı kılacak yasayı bir gün biri teklif eder de geçerse, diğer tüm şehirlerin başına yavaş yavaş aynı şey gelecek.

Siyasi birlik diye bir şey var. Tekkeyi bekleyenin çorbayı içmesi bu ülke operasyonları ardı sıra yediği için mümkün oldu.

Bir de lütfen, bütün "ulus"lararası ilişkilerin "ulus"lar üzerinden yürüdüğü,
anayasanın ve ekonominin iç ve dış politikayı belirlediği bir dünyada, ulusun gerekliliği kabul olunduktan sonra etki alanı mı tartışılıyor?

2. Asıl ulus tarihsel. Ulus tarihsel bir olgu. Üzerinden atlayıp, dünyadan izoleymiş gibi bir sistem kuramıyorsunuz. Yönetim şekliniz, anayasanız, bir ulus olduğunuz için var. Anayasa tarihsel demek, biri gelir devirir başka bir ülke başka bir anayasa olur, demek. Ben halkla çıkarı bir olmayan adamların anayasayı geçmişin bir şeysi haline getirmesi girişimine devrşim değil operasyon derim. Devrim Fidel Castro'nun, Atatürk'ün yaptığı gibi olur. Arkasında bütün halk olur, temsili ele geçirmiş üç beş uyanık değil. Temsilin arkası dolu mu değil mi bir savaşta anlaşılır zaten. Ben TC'nin o yoldan zaten geçtiğini düşünüyorum. Birilerinin deneyselliğiyle değil, önce halkı eğiterek, sonra her şeyi yıllarca tartışarak, raporlar oluşturup kamuoyuna sunarak olur bunun samimi yolu. Bütün sözde muhalif gazetelerin aynı sıcak naneyi servis etmesiyle, çakma sivil toplum örgütleri yani paravan veya fon şirketlerin de bunları desteklemesiyle, gizlenen başka ülke vatandaşlıklarıyla olmaz. Yukarıda dönüşümünü özetlediğim bir parti bunu hiç yapamaz. Bunun aday edeceği adam zaten yapamaz, yapsa aday edilmez.

O nedenle böyle inşaatçı olur. Olmasa sivil toplumcu falan olurdu, yarısı Brookings'e varan, Rand ve benzerlerine varan, paravan şirketler üzerinden obfuscation yapan örgütler.

Yani kanla kazanılan zaferle kurulan ülkenin yasasını değiştirmek bedava değil,olay geç olsa da anlaşıldığında bir o kadar "tarihsel" olur. Kendisine verilen yetkiyi alıp, yetki veren müesseseyi aldığı yetkiyle inkar etmek hükümet değil bildiğin rejim değiştirmek, devirmek.

İstanbul'un bağımsız olarak yer aldığı fantazi ABD hariştasında Kürdistan ve Ermenistan da vardı. Nasıl bir anti-emperyalist tavırsa ulus küçültmek, bunu bizden emperyalistin feriştahı ABD istiyor zaten onyıllardır. Manidar.
Yönetim ulus büyüyünce küçülür:

Ulusları küçülterek değil birleştirerek yönetimleri çoğunluğa hizmet edecek şekilde küçültürsünüz. Derdiniz çoğunluksa tabii. O dönem başlayana kadar ne dense boş. Ben dini de kabul etmiyorum ama bu kavram şemasının yarattığı etkiler söyleyeceğim her laftan daha gerçek. Kendi realitesi oluşmuş durumda. Neyse ki artık pek çok ülkenin takmadığı ama ne yazık ki geri kalsınlar diye başka ülkelere onları laikken birden şeriata gömerek taktırdığı bir içtihadı var.

3. Biz homojen değiliz, çoklu etnik bir kültürümüz var. Dinin siyasi etkileri hissedilir boyutta. Zenginle yoksul arasında uçurum var. İç üretim bitirilmiş vaziyette. Borç gırla. İhracat köreltilerek sıfıra indirgendi. Açık veriyoruz. Bu durumlar altında yerelleşmek istemek "ben ayrıcalıklarımı korumak istiyorum,siz bokunuzda batın" demek,çünkü ancak ortalamadan iyi durumda olan ayrılmak ister. Yoksa bu adam yurtdışından yatırımlar getireceği İstanbul'da yok edilen florayı mı canlandıracak? Siz de dediniz. Adam müteahhit. Büyük yetkilerin verildiği yerler ve temsilcileri küçüldükçe keyfiyet artar ve engelleyemezsiniz. Adam ne söz verir, ne yapar bilemezsiniz. Yaptığında iş işten geçmiş olur. Kanunen o merhale aşılır geri alana kadar ülkenin canı çıkar vs vs.

CHP Batı'nın ekonomisini iyileştirmeye hizmet eden ideolojik bir aygıta dönüştürülmemiş olsaydı, bu güne gelen yollardan zaten geçmezdik.

Birileri Kılıçdaroğlundan önce halkı kine teşvik eden şiir yazdığı için ceza almış bir insanı hapisten çıkarmaya yardım etmezdi.

Sonra o birileri kasetle alaşağı edilip adam gibi ekranda konuşma süresi alınamayan bir zamanda, yerine, önceden Dengir Mir ve Melih Gökçek'i alt etmesi için eline verilen dosyaları kullanarak CHP başkan koltuğunu garantileyen KK'nu geçirmezdi.

Sonra bu adamın, herhangi bir "saflığı" olamayacak, işi kazandığı paraları politika değiştirmeye adamak olan, kurumsal varlığı olan, işi dünya ülkelerinin iç politikalarına kah spekülasyonla kah sivil toplum örgütleriyle karışmak ve yönlendirmek olan Soros'un fonladığı bir organizasyona üye olmazdı.

Bunlar masumiyet değil. Bunlar taraflar.

Daha sonra bu adam verdiği çarşaf liste sözünü bozup CHP2nin içini alayı anti 6 ok tiplerle doldurmazdı. Lanet herifler idealist birer komünist değiller zaten, adamlar bildiğin tarikatçı, şeyh-şıh, etnik ayrılıkçı kışkırtmacı falan.

Ağıclarından çıkan her şey ABD ve Avrupa'nın yapmamızı istediği şeyler. Hani dünyadaki 4 kıtaya yayılıp anasını ağlatmış, yerli nüfusu süpürmüş Batının vahşi kapitalizminden bahsediyoruz. O dönemde kim o kadar gelişseydi bunu deneyecekti, insanın hamuru adiliği iyilik kadar barındıran bir şey. Kimse melek değil. Şartlar olgunsa, her şey olabilir.

İşte bu adamlar kendi ülkelerinde adeta federasyonu hiç kılmış federasyon üstü parlamento yasalarını geçirmişken, kendilerinde var olan tabuları bizim silmemizi istiyorlar. Bizim anayasamız onlarınkine hiç benzemezken ve biz öyle bir ön hazırlık yapmamışken ve işin ilginci, sürekli false flagler düzenlemeseler, yapacağımız yokken, yapmak istemezken.

Bu nasıl olabiliyor. E her ülkenin haini var, haini bulup besleyen maçı alıyor. Biz şu zamana kadar bulunan ve beslenenlerle yönetildik ve CHP'nin bu ülkenin kurucu partisiyle zerre alakası yok, o partinin içi dahi sağcı ve padişahcı kaynamış osla bile.

Tüm bunlar nedeniyle, bana dünya gidişatını çok yüzeysel şekilde genelleyen sizmişsiniz gibi geliyor.
Şartlar kendi çözümlerini oluşturur, kalıptan çıkmıyor bu çözümler. Bir kere kendi toplumunun en önemli sosyal, tarihsel ve kültürel parametrelerini ve ulusun içinde bulunduğu realiteyi bu ülkelerinkiyle bir saymak gerekir, bunu varsaymak için; bu da tamamıyla yanlış olur.
0
🌸godoşu beklerken
(29.12.18)
Dostum @hikmet'e yazmışsın ama olur da genç bir arkadaş okuyup afili kelimelerden etkilenir diye yazıyorum. O kadar anlamsız konuşuyorsun ve kullandığın kavramların ne anlama geldiğini(anayasa, federal devlet, federe devlet, meclis, parti...) o kadar bilmiyorsun ki.

Bunu anayasa hukuku alanında doktora yapan biri söylüyor. Bence hakaret olarak algılama. Değerlendir.
0
Zeth
(29.12.18)
Ben Gezi'ye de katıldım, LGBT gittiğinde de bulundum - hoş çok sağlam bir korsanlıkla Lice-Medeni Yıldırım protestosuna dönüşmüştü, elin gay pride'a da geldiği yer. Ne diyorlardı ona şimdi doğru mu söyledim hatırlamıyorum.

Kemalist derken Atatürkçüyü kastediyorsanız, ben Atatürkçü olarak, sizin gibi konuşan birinin CHP2nin yeni halini sevişini anlayabiliyorum.

Zaten etnik ayrılıkçılar AKP'den, rant var diye CHP'ye geçmeye çalışanlara bozuluyorlarmış. Yiyiciler bir tarafa dolunca, böyle bir spontan difüzyon gerçekleşmiş ahahah nediyeyim. Yok birbirinizden farkınız.

Ben bu soruyu soruda da belirttiğim gibi aslında CHP'ye, CHP'yi değiştirmeye çalışmadan, eski ilkelere sadık olan insanlar adına mücadele vermeden inanan, eskiden gelen CHP seçmenine çatıyorum. Şimdikilerin gaspettiği CHP'nin derdinin ne olduğu belli olan kitlesine değil.

O nedenle beni neyin gerdiği sizi germiyor yani. Germesin. Gerek yok.


2008 krizi trendleri yaratan ve trendlere inananların sıçıp batırmasının itiraflarıyla dolu bir krizdi(IMF, Dünya Başkanları veya danışmanları Stiglitz, Krugman, Piketty gibi adamlar veya serbest piyasa manyağı Fukuyama). Papağan gibi neyin in neyin out olduğuna değil şartlara göre sonuçların da değiştiği durumları anlamaya odaklanın bence. Modayı takip etmekle düşünebilmek pozitif korelatif olaylar değil.

Son olarak içeriğe ilişkin söylediğiniz her şeye dair: şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler.
0
🌸godoşu beklerken
(29.12.18)
ya zeth anayasa hukuku okuyorsun da ben de başka anayasa hukukçularını takip ediyorsam onlar da sana katılmıyorsa ne olacak?

yani ben süheyl batum'u ciddiye alırken osman can'ı hukukçudan saymam, saymak için hukukçu olmaya gerek duymam. yani süheyl batum'u da yeterince dinledim, sabih kanadoğlu'nu da ekleyebilirim.

hani atom fiziği okumamışsın, anayasa hukuku okumuşsun. söyleyeceksen bir şeyi söylersin, boş işler saptayıcısı trendy kişiliğin zorlansa da.

okuduğunuz bölümü söyleyerek otorite kurmaya çalışmayın düşüncenizi yazın. bir de, hani bunlar sosyal bilimler, daha yeni ekonomi kitapları yazan dünya bankası yönetmiş adamların özeleştirilerini yazdım zaten?

şunu da söyleyeyim. burası duyuru. ben akademik kuruluşlara sosyal bilimlerde veya sosyal ağırlıklı bölümlerde zerre saygısı olmayan biriyim, kendi beynim var. o yüzden ben bunların "batırdık" diyeceğini tahmine debiliyorum ama trendy çocuklar edemiyor. herkes kendi çıkarını sistematiğe kavuşturup textbook hazırlayınca, aynı müfredatı tüm ülkeye verince insan dinamikleri, enerji yasaları vs değişmiyor.

burada bana neyin benim hakkım olduğunu söyleyen şey sana ne öğrettikleri değil, benim vatandaş olarak söylenene baktığımda en kötüsünü düşünme yükümlülüğüm ve bunun doğuracağı sonuçları hem yaşayacak hem de seyretmek zorunda kalacak olmam. ben hakkımı doğrudan parlamentonun varlık sebebinden alıyorum.


cafcaflı bir kelime kullandığım yok, sana öyle geldiyse vay haline.

bu kadar cevap vereceğine düzeltme yapmıyorsan da bir yerlerden ses geliyor demektir yapacak bir şey yok. (bunu hakaret olarak algılama ya paylaş ya sus)

dostum falan da çok trendy bu arada. olur a bir genç arkideş okur.
0
🌸godoşu beklerken
(29.12.18)
@godoşu beklerken:

1) İmamoğlu'nun İstanbul'u bir Fatsa -ya da diğer örnekler...- hâline getireceğini söylemedim. Sadece konuşmaya, Şehir Anayasası gibi, yakın tarihteki yerel yönetim deneylerinin belki çeyreği etmeyecek ama şu canavarlaşmada kazanımımız olabilecek bir girişime federasyon kuruntusu ile karşı çıkan birine tarihsel örnekleri hatırlatarak başlamam gerektiğini düşündüm: Fatsa, Porto Allegre, Ovacık gibi örnekleri bu yüzden sıraladım. Çünkü bana kalırsa, en sonda da söylediğim gibi, İmamoğlu'na ya da Şehir Anayasası'na dair eleştirilen odağı mavcut anayasanın elden gideceğine dair bir telaş değil, İmamoğlu'nun ve partisinin neden daha fazlasını yapamayacağı olmalıydı.

Kentteki sorunlar ve yerel yönetimler üzerine yapılan çalışmaların bugünkü sıklığı "moda" gibi çoğunlukla ihtiyaca dayanmayan furyalara benzetilemez, üstelik burada benim "yerelleşme" diye andığım eğilimi zaten federasyonlaşma değildir. Bu çalışmalar ihtiyaçtan; şehir kaynakları kötüye kullanıldığından, hesap sorulabilirlik ortadan kalktığından, üçüncü köprü ve çevre yollarının yerleşime açacağı kuzey ormanları tarihe karıştığında soluyacağımız havadan, Kanal İstanbul gibi bir proje gerçekleşirse Marmara Denizi'nde canlılık sona ereceğinden dolayı filan yapılıyor. Karar süreçlerine halkı katma kaygısı keyfî değil, kopup giden, "temsilcisine" yabancılaşan iktidarı -ki bence bu teknik olarak tüm iktidarlardır, daha fazla yabancılaşan diyelim...- dengeleme girişimidir. Bu yüzden bu çalışmaların yakıtı tam da aradığınız "halkın çıkarı"dır. (CHP'ye ya da İmamoğlu'na iyi niyet atfediyor da değilim fakat STK'ları, meslek odalarını, buralarda söz konusu başlıklarla uğraşan bilim insanlarını "çoğunlukla" iyi niyetli buluyorum, bu da onların yüzü suyu hürmetine değil, yaptıkları çalışmalar sebebiyledir.)

Yerelleşme tam da "anti-kapitalist" olabilir. Bu garabet kavramı bilerek kullandım, bir eleştiri içeriyordu. Karşıt olduğu şeyin yerine bir alternatif koyamadan "anti-kapitalist" olabilir ancak: Ara sözlerden birinde de belirtmiştim, günümüzün yerelleşme hareketlerinin iktidar mücadelesi ile bağı zayıftır, şayet başarıya ulaşırlarsa çelişkileri azaltırlar, merkezî iktidarı alıp üretim ilişkilerini düzenleyemezler çünkü çoğunlukla, bu yüzden de "sosyalist" olamaz, düzen içi kalır. Ovacık istisnai bir örnek... Yine de bu arazlar, insanların kendi kentlerinde karar alma süreçlerine katılacağı bir yerel yönetim anlayışını savunmayacağım anlamına da gelmez.


2. Ulusun ve ulusal devletlerin etki alanı da, gerekliliği de tartışılabilir, bu siyaset ortamında bunlara karşı pozisyon alarak da var olabiliriz. Din için de bu geçerli... Tarihten, hiç yırtılmaz zannettiğimiz perdeleri yırtarak bugün bize düşünme biçimleri aramağan eden sayısız kahramanı tutup çıkarmak istemiyorum tekrar.

Ben "tarihsel" sözcüğünü, genelde özcü benimsemelere karşı olarak, bu örnekte ise değişmez sandığınız anayasanın geçiciliğini anlatmak için kullandım. 61 Anayasa'sı yürürlükteyken "İşçi Anayasanın Bekçisidir" yazılı bir pankart açmanız tutarlı olabilirdi. Bunu bir de bugün düşünün... (Bir devrimci olarak şunu söylemek isterim: Castro'nun ve Mustafa Kemal'in arkasında "tümüyle" halk yoktu. Bu isimlerin iktidarında pek çok değişiklik kalabalığa rağmen uygulanmıştır, eğer devrimi yalnızca bir "an" olarak değil öncesi sonrasıyla, "kültürel devrim" tarafıyla da anlıyorsak bunu kabullenelim. Girişte Devrimci Yolcular için "Yapsalardı devrim olacaktı" dediğiniz için, "Yaptılar ve devrim" oldu gerçeğini de göreceğinizi umuyorum. Her zaman meşru olan kazanamaz fakat kazanan meşrulaşabiliyor. Marks halkların tek değişmez hakkının "devrim hakkı" olduğunu yazarken, tüm burjuva iktidarlarının da devrimle başa geldiğini hatırlatırdı. "Tarihsel"lik, geçicilik işte bir devrim kadar yakın.)

Şehir anayasası taslağı bir tartışmayı öngörüyor. Fakat bu tartışmayı da biçimi, mecrası ve amaçları dolayısıyla beyhude görüyorsanız bir yerelleşme girişimine karşı çıkmanız garip. Halkı neden eğitip tartıştırıyoruz, yönetimi yerelleştirmeyeceksek? Sürekli eğittimiz kitlelerin varlık amacı nedir böyle bir durumda, iş gününü çalışarak geçirip düzenli olarak sandığa gitmekten başka?


3. Şehir anayasası girişimi "görünüşte" zaten halihazırda "adam ne söz verir, ne yapar bilemezsiniz" durumunda olan bizlere, mevcut durumdan daha fazla denetleme olanağı veriyor. Tekrar söylüyorum: Bunlardan şikayetçi iseniz neden daha fazlasını alamıyoruz diye sormak gerekir. (Fakat sizin bunun federasyon anlamına geldiğine dair varsayımınız buna engel oluyor.)

CHP'nin ideolojik aygıt olmadığı bir dönem yok, eğer atıf Althusser'e ise... En baştan beri aslında tüm Batı'ya benzeme eğilimlerinin, taşıdığı açık ya da gizli sömürü amaçları bir yana, üretici güçlerin gelişiminin doğal çelişkileri olduğundan bahsediyorum. Yerelleşme de bir ihtiyaç olarak karşımıza çıktı, kent insanına daha fazla yetki verecek. Böyle olumlu bir durumda bizim anayasamızın ya da kültürümüzün buna hazır olmadığı gibi tezler geçerli değil. (Federasyon için bunu söylüyorsunuz, biliyorum ama inatla yerelleşmeyi tartışmak istiyorum.) Şöyle bir kökümüz de var bu konuda: Biz İstanbul için Gezi pratiğinde bu tartışmayı başlatmadık mı zaten? Pratikte akamete uğradı, o güzelim mahalle meclisleri sönümlendi. Fakat bizim özellikle İstanbul'da yoğunlaşan bir "kent hakkı" pratiğimiz zaten var. Hiçbir şey öyle gökten gelmiş, emperyalistlerce buyurulmuş değil.

Son olarak hiçbir ülkenin kendi gerçekliğini diğerlerininki ile bir saymıyorum, eşitsiz gelişim yasasından haberdarım. Yalnız ülkeler arası etkileri doğru seyretmeye çalışıyor, değişikliklerin olumlu tarafını sahipleniyorum. Bu kadar. Sevgiler, selamlar.
0
hikmet iv
(29.12.18)
1- İlk cevabımla alakalı bir otorite kurmaya çalışmıyorum farkettiysen. Zaten kahve muhabbeti üslubundan da anlaşılacağı üzere öyle düşüncelerimi özetle geveleyip geçmişim. Aksi düşüncelerle de herhangi bir sorunum yok. İkna yahut argümantasyonla çürütme gibi derdim olsa "gezi gibi topoş hareketler" demem. Daha net olurum. Yazdıklarımın içinde somut bazı bilgiler var örneğin CHP tarihi ile ilgili ancak açmamışım. O kısımda bi mutabık olalım.

2- Şimdi sorunu belirleyelim. Sorun senin anayasa hukukunun temel kavramlarının ne anlama geldiğinden haberdar olmaman. Bunu bir örnekle açıklayalım. Federal devlet.

Bir kere benim lokalleşme, hikmet'in yerelleşme diye bahsettiği şey federal devlet değil. Mahalle, köy, komün gibi. En yakın örneği isviçre kantonları olabilir.

Sen "Yerelleştiğini söylediğiniz devletlerden gelişmiş olan federe devletler bile kendileri ulus devlet gibi davranırken" derken örneğin tam bir kavram kargaşasındasın. Çünkü federal devlet, ulus devleti dışlamaz. Üniter devlet - federal devlet ayrımıdır o. ABD'de, Almanya'da ulus devlettir.

-Federal devlet anayasa ile kurulur. Bu anayasada federe devletler ile federal devletler arasında yetkiler bölüşülür. Genellikle bu anayasalar yazılı ve katı anayasalardır ve değiştirilmelerinde federe devletlerin çoğunluklu rızası aranır. Federe devletlerin federal devletten ayrılma hakkı yoktur.- Temel 1. sınıf bilgisi bu.

Dolayısı ile texas kendi ekonomisini yürütemiyor derken anayasada belirlenmiş olan bu yetki paylaşımı dahilinde gerçekleşen bir durumdan bahsediyorsun. Federal devletin anaysada var olan yetkisini aştığı düşünülüyorsa federal yüksek mahkemeye başvurulur. Zaten verdiğin link de texasın federal mahkemeye açtığı davaları derlemiş.

Almanya kolaylıkla tüm bölgelerin içişlerinde etkili yasa çıkarabiliyor diyorsun. Sanki bu federal devlete aykırıymış gibi. Halbuki federal devlet tam olarak budur.

Tersi bir örnek deyip bavyera eyalet meclisinin bavyera polisine sınırsız yetkiyi onayladığını belirten haber paylaşıyorsun. Halbuki federal devlet tam olarak budur.

Teksas ayrılamıyor diyorsun. Zaten federal devlet tam olarak budur.

Yazdığın hiçbişey sansasyonel yahut istisnai bir durum değil.

3- Tabii ki farklı hocaların belli konularda farklı görüşleri olabilir. Ama ben burada tartışmalı konuda görüş belirtmiyorum. Temel kavramı bilmeden kullandığını söylüyorum.

4-Sosyal bilimler hakkında senin görüşüne yatkınım. Bu yüzden akademiyi bırakmayı düşünüyorum ama bu konuda bile düşüncenin sığ olduğunu görüyorum. "Ekonomistler 2008 krizine yolaçtılar dolayısıyla iktisat is bullshit." Sosyal bilimlerin eksikliği ve kusurları gerekliliğini dışlamaz.

Sosyal bilimlerin doğası gereği hipotezlerin test edilmesinde faktörlerin izole edilememesi kaynaklı sorunları vardır. Sosyal bilimlerde yöntem dersini alan herkes bu kısıtlamaların bilincindedir.

Bu arada atom fiziğinde de faktörler izole edilemediğinden spekülasyon yapılır. quantum bayesianism, kopenhag okulu, bohmian yaklaşım vs.

Textbook bilgisi geliyor:

Kuram bir butun olarak gercekligi veya gercekligin belirli bir bolumunu aciklama; olay, olgu ve nesneler arasindaki düzenli iliskilerden genel sonuclar cikarma ve bu sonuclara gore gelecek ile ilgili ondeyilerde bulunma amaci guden, gecerliligi, temel aldigi varsayimlarla sinirli sistematik bilgi cercevesidir.

Bilimsel yasa gözlenen olayların sıniflandirilmasi sonucunda, değişmez, her zaman ve her yerde geçerli neden-sonuç ilişkilerine varılmasıdır.

----

Düzeltme yapmamamın sebebi neredeyse her kavramı hatalı kullanmış olmandı.

Eski forumculardan olduğumdan uzun yazışmalara zaafım var. Bu yazdığımı da senin döşediğin paragraflara harcadığın emeğe saygımdan yazıyorum.good old days

Bence bu azmini başka yere kanalize et. Bu alan pek yeteneklerine uygun değil gibi.
0
Zeth
(29.12.18)
illuminatiyi unutmuşuz evet o da var.

ayrıca imamoğlu seçilirse kuran iptal olacakmış: www.youtube.com
0
anon1m
(29.12.18)
Ben söyleyebilirim.

www.cambridge.gov.uk

şehirlerin zaten belediye meclisi adı altında bir meclisi var. bu meclisin çalışmalarının esaslarını düzenleyen metnin adı pekala şehir anayasası olabilir. Bunun federal yapı ile bir ilgisi olması şart değil.

kaldı ki federal yapı uygulayan devletlerde (rusya federasyonu, federal almanya cumhuriyeti, amerika birleşik devletleri) federal hükümetlerin birer anayasası yok. bunların içinde kendi ceza kanunu olanlar var (özellikle abd) ama hiçbirinde anayasa yok.

edit: olm siz ne konuşuyorsunuz lan? insan okuyacak onları insan... biraz konuya odaklanın.
0
babilbaligi
(29.12.18)
Hikmet:

Kocaman bir cevap yazmıştım, üstelik ilk girişimim de değildi ve gönderdikten sonra yok oldu. Arrrrgggh.

Bu sefer kısa geçeceğim:

1. Yakın geçmiş, CHP'nin özerkleşmeleri destekleyen teklifleri, Yerel Yönetim Şartnamesi, dünyada 40 yıldır dolaştırılan Türkiye haritaları benim dediğimi değil sizin dediklerinizi kuruntu yapıyor.

2. Mecliste sağlayamadığınız demokrasiyi yerel yönetimde sağlayabileceğiniz zannı neye dayanıyor, anlamadım.

3. Sırf devolüsyondan bahsetmek için bile geçilmesi gereken yasal aşamalar anayasanın yeniden hazırlanmasını gerektiren bir kurucu meclisi de lazım getiriyor. Ha bu adam çekinceleri kaldırarak yetkileri de kendinde toplayarak ülkeyi her an patlayabilecek bir bomba haline getirdi de, başkanlık güçle elde edilmiş bir şey, meclisin yaptığı oylamanın bir ehemmiyeti yok.

4. Tam da benzer şekilde buna olumlu bakan aklın başkanlık sistemine de olumlu bakan akıl olmasını beklerim. Tamamen aynı mantık. Sağlık özelleştirmesini de iyi bir şey zanneden kafa olmasını beklerim. İyi bir şey olur temennisinden başka, ya anakronistik kıyaslamalar ya da benzeşmeyen örnekler üzerinden tarihi, ekonomipolitik ve sosyokültürel şartların tamamen farklı olduğu ve farklı bir insan yapısı ve atalet yarattığı ülkede bu kıyaslara benzer sonuçların doğacağını varsayımı var, hiçbir dayanak yok.

5. Mecliste yaşanan kanunsuzluğu en alt birime geçirmek, belediye düzeyinde bürokrasden halkı geri teptirmek, statükoyu korumak için mükemmel.

6. Fatsa anti-kurum bir oluşum ve kurum dışında. Ovacık'taki düzenlemelerin adı yerelleşme falan değil. İstense her belediye başkanı aynı şeyi yapabilir ama bu halk böyle insanları seçmiyor, onu seçemiyorken nüfusu 10 küsur yıl önce 16 milyon olan bir şehre yetjkileri artmış başkan seçecek, o da daha yetkilerin ne olduğu açıklanmadan, yuuvarlak laflarla ve anayasal dayanak olmadan.
O insanı seçecek bir kumaş kalmadı, bu 60 yıllık Batı uğraşısıyla yok edildi ve yeniden inşa edilmek zorunda.(Marshall Planı, NATO, PKK'nın kuruluşu, Kontr-gerilla, Komünizmle mücadele, darbeler, eğitimin imam hatipler ve müfredatla kötüleştirilmesi, 80'den beri ülkenin en önemli konumlarına hilekarların gelmesi,JITEM, Çevik Kuvvet,Gümrük Birliği ve Uluslararası Tahkim ve Barış Süreci ve özgürlük adı altında tarikatları ve etnik kimlikleri öne çıkaran, vatandaşlık bilincine saldıran, solun her yanını işgal etmiş sızıntı, besleme bir güruh)
Konudaki örneğe gelirsek. Daha tasarı teklifi bile yokken verilen bir vaat var; kim neye söz vermiş de bu adam bunu vaat ediyor, ne hakla? Kurumun içine girip kuruma karşı hareket etmek kuruma, kurumu yıkmak üzere sızmaktır.

7. En iyi niyetli durumda bile münferit ve bir sonraki başkanla geçicileşecek yamalı bir bohça olan çözüm görünümlü sorun için aynı hastalığı tüm illere sirayet ettirecek şekilde prensibin ta kendisine saldırılması şaka gibi. Bugün anayasaya aykırı KHK çıkarmaktan bahsedebiliyorsunuz, bunu yaptığınız zaman artık ondan da bahsetmenizin önemi olmaz.

8. Yerelleşmenin merkezi iktidardan uzaklaşması bir iddia. Bunlar "adı üzerinde" kavramlar değiller çünkü dinamikler. Bugün iktidar olamadığı için yerelleşmeden yararlanan yarın her yere yerleştiğinde iktidar da olur. Bu opportunizmle alakalı bir olay. Kafa farkı olmayan adamların parti farkı var sadece.

Bu da bir bilim değil. Çıkara göre terim anlamlarının sürekli değişime uğratıldığı bir alan. Politika.

9. Temsil, üstelik işlemeyen demokrasilerde yerelleşmenin de bir güç tekeli oluşturmayacağı zannı nereden geliyor? Kimin çalışmalarından bahsediyorsunuz? Bizde teklifleri yapan adamların spesifik yol haritasını dahi daha bilmeden bu benzetmeleri yapma rahatlığı ve özgüveni nereden?

Bakın ben makul sorular soruyorum. Daha da uzar yani, sorun yok. bu çok çok uzun bir şeydi anca bu hale geldi. Ama şu geçersiz, bu geçersiz demek için iddialarınızın dayanaklarını, bu konjonktürde nasıl geçerli olduklarını, varsayımlarınızı yaparken neye güvendiğinizi ve bunun ne kadar objektif olduğunu söyleyebilmek gerekiyor.

Şu an değişmesi gereken şey en üstte. Siz en üstteki hastalığı en alta kadar indirmekten bahsediyorsunuz.

Sizin iyi niyet gördüğünüz yere baktığımda, yakın tarih bana Türkiye Gladio'sundan başka bir şeyi göstermiyor.

Sivil toplum örgütleri için Sivil Örümceğin Ağında'ya veya Bir Ekonomik Tetikçinin İtiraflarına bakabilrisiniz mesela. Bu teorik bilim değil, pratikler bütünü. Bir teorisi varsa pratik desteklemediği sürece boşa konuşuluyor. Konjonktürden boşanmış saptamalar yapıyorsunuz ve iyi niyete kanıtlar aksini gösterirken inanmak adı üzerinde sadece inançtır ve başkalarının inanmasını istediğinizde sorumsuzca oynanan bir kumardır.
0
🌸godoşu beklerken
(31.12.18)
Zeth:

1. Birisi gelip 10 tane sıfat sıralayıp "uzmanıyım güven bana" demek için iki kere zahmet ettiğinde ve uzmanlığını söyleme gereği duyduğu yerde kahve muhabbeti yaptığını da eklediğinde çok garip bir ortam oluşuyor, ne bileyim hem karnım doysun hem pastam dursun, kasap havasına varyasyon tadı.

2. Yahu yerelleşme sizin iddianız. Siz kimin adına konuşuyorsunuz ki, neye dayanarak?

-İsviçre federal bir devlet. Kantonları çok eskiden vardı, kuruluşunda da federal devlet olduğu tanımı var.

-Bence siyasal bilimler(!) ve uluslararası ilişkiler yaşıyor o kavram karmaşasını-(bunların tanımlarını sabitlemiş uluslararası konvansiyonlar varsa adamlar kendileri kendi dediklerine uymuyor o zaman):

*Ulus-devlet üzerinde bahsettiğiniz gibi bir konsensüs yok. Ağırlıklı olaraksa kültür, tarih ortaklığı içeren topluluklar ve özellikle bunların üniter olanları var. İlginç şekilde buna mukabil devlet-ulus gibi bir terim ortaya atılmış bir Hintli tarafından. İçinde çok farklı kültürlerin olduğu ancak üniter olarak yönetilen bir devlet olmasından hareketle bu tanımı ortaya koyuyor.
*Birleşik Krallık ÜNİTER bir devlet olarak geçiyor. Koca İskoçya, tüm yasamasıyla yine de bir devolüsyon örneği. Şimdi Westminster'ı hiç saymasak, tam bağımsızlık ilan etsek diyorlar. Yasaları var.
Hakeza Galler ve Kuzey İrlanda.
Hepsi ayrı ulus hatta ülke olarak tanımlanabiliyor ama yasa olarak sonuçta tek bir yere bağlı oldukları için üniter olmuş oluyorlar.
Kısacası aslında "üniter devlet" bile anlam olarak karşılamıyor durumu. BK'da kendi krallığa ulus-devlet diyeni de var bu arada, çok uluslu devlet diyeni de var.

Öte yandan Federasyon olan ABD federal hükümerin kendi devletlerine müdahalelerine bakılırsa ve her azınlığın dil ve kültür olarak büyük ölçüde asimile oluşuna bakılırsa neredeyse üniter davranan ve uluslaşmış bir devlet.

Bunlardan gücünüze bağlı olarak kendi kategorilerinize bile aykırı davranabildiğiniz görülüyor zaten.

* Bu kadar akışkan constructlar yaratıp bunları işine geldiği gibi kullananların koyduğu terimler burada beni ve eylem kapasitemi ben istemedikçe bağlamaz. Bağlamak zorunda değil. Bu adamların anlayışı kitaplara yazılmış diye uygulanmak zorunda değil. Azınlığın hükümranlığının barem olmadığı ve hileye yer olmayan bir demokraside çoğunluğun istediği bağlayıcı olur. TC kurulurken belli bir şekilde kurulduğu, kaynaklar belli yerlere, insanlarsa her yere dağıldığı için örneğin İstanbul'un kaynakları sömürülürken ve nüfusu neredeyse 30 milyona varmışken devletin tipini tanımlama anlamında çoğulculuk için artık çok geç. O iş başta olacaktı. Ayrıcalık tanınmış kendine de mağdur diyen azınlıklar ülkenin tüm kaynaklarını ele geçirdikten sonra bu uyanıklıktan başka bir şey olmaz. Zaten öyle kurulmuş ülkeleri rejim değiştiren veye değiştirtilenlere eş tutmak saçma. Biz çokkültürlü olsak da çokuluslu olmaktan çoktan çıktık. Kültürler de izole olarak varlık göstermiyorlar zaten.

*Federe devletlerin federal devletlerden ayrılma hakkı yokken hangi gerekçe gösterilerek SSCB dağıtıldı, hani o en merkezi, daha ziyade "birlik" olan federasyon nasıl kendini feshetti, görülmemiş bir örnek derken hangi ayrımı yaparak söylüyorsun bunu?
Aynı gerekçeyle neden ABD dağılamıyor? BK dağılmıyor?

Ben zaten eyaletler üstü federal bir anayasanın varlığından bahsettim, yokluğundan değil. O nedenle, demeye getirdim ki, kendi adına bakmadan senin sözde üniter ve ulus (ikisini birleştiriyorum BK'ı unutarak) devleti yaptığında karşı çıktığı şeyleri kendisi kendi ülkesinde yapabiliyor.Ve dedim ki kendi anyasası olan Texas, hani bundan federe bir devlet olduğu için bahsedebiliyoruz, federal anayasaya uymak zorunda. Ama bu adam, bu federasyonlaşmayı bırakalım yerelleşmeden bahseden adam emirleri TBMM'den almamaktan bahsediyor. Nasıl olacak o? Diğer iller ne olacak? Diğer iller işin içine neden giremesin, tanınmasın? Ülke genelinde yönetimi değiştiren bir durum anayasada uygulama sınırları ve denetim anlamında tanımlı değilse yürürlüğe nasıl konacak? Konamazsa o anayasa değişikliği talebi olmadan değişiklik gerçekleşmişçesine "yerelleşme" beyanı nasıl oluyor? O anayasaya değişecekse kurucu meclis nerede?


Bu işi bırakalım desentralizasyona girişmenin bizim ülkemizde neden benzer sonuç vermeyeceğini ben zaten hikmet'le yazışırken cevapladım. On kere tekrar etmek istemiyorum.

Bakın bu temel birinci sınıf bilgisi falan değil. Ne olursa, neyin olabilirliği varsa o da tanıma sokuluyor bu kadar. Bana federal devlet sessesyon hakkı tanıyamaz diyen genel bir uluslararası kanun gösterebiliyorsanız, sözümü geri alayım. Gözleme dayalı istatistiksel bilgi veriyorsanız, o zaman ben de bunun nasıl da böyle olmadığını gücünü kaybetmiş ülkede başkalarını oynattığı atlarla kan dökülmeden, federe devletlerini bağımsızlaştırıp 2 yıllık süre zarfında kendini de fesheden SSCB'yi hatırlatırım. Demek ki ülke güç kaybedince o muhabbeti ülkenin kendisi değil, başkalrı çıkartıyormuş derim.

Yoksa Irak 1993'te federalleşmeden Kürdistan'a göz yumacak "yerelleşmeyi" birden vahiy indiği için kabul etmedi. 2005'te federasyonlaşmaya giden dalavereyi kendi kendine düzenlemedi. O hurmalar, Orta Doğudaysanız tırmalar. Bu arada bunu tanımayanlar ülke içinde de dışında da var.

Ben zaten tam da işin lafta değil güçte bittiğini ama lafın güce yasama yoluyla zemin hazırladığını, özellikle bu dönem için bunun geçerliolduğunu söylüyorum. Siz on araba laf etseniz Kuzey Afrika, Balkanlar ve Orta Doğu'daki paterni değiştiremezsiniz. Süslü kelimeler olguları anlatmayıp örtüyorsa o kelimelere ihtiyaç yok.


- Yazı sıranızla gidiyorum, Teksas'tan bahis olmuş. Evet ben zaten aynen bunu söylüyorum. Ancak bize dayatılan yerelleşme modeli -AB'ye müthiş bir eziklikle girmeye çalışırken çekince konularak kabul edilen şartnameden evvel Türkiye'yi böyle bir kavram germiyordu ne de olsa- o çekinceler kaldırıldığında, ilginç bir şekilde bir federasyondan bile fazla merkezi devlet tavizi içeriyor. Ah ne güzel, tam da bunları söylüyorum hey allahım.

- Hayır ben bir ikiyüzlülükten bahsediyorum, kendinizi size bunu yenilik gibi dayatan ülkelerle onların koşullarına sahip olmadan bir tutup böyle tavizleri tüm ülke adına vermek için propaganda yapamazsınız, diyorum. Bu adamın, tahminim o ki yerel yönetim şartnamesine dayanarak isteyeceklerini (ki bununn yasal zeminini kabul edenler tabu maddeleri nasıl 1988'den beri çiğnemediklerini açıklasınlar, bölünmez bir bütündür derken, ekonomik olarak bölünebilir, yerel yönetimleri uluslararası yerel yönetimlerle anlaşmalar yapabilir de demiyor ama şartname diyor) Alman federe devletleri Almanya'dan isteyebiliyor mu, bunu diyorum. Ben hep aslında aynı soruyu soruyorum.

- Tersi örnek diyorum zira haberlerde bütün ülkede tepkiyle karşılanan bir yasadan bahsediyor. İddiaları bu. İlginç bir şekilde derken dalga geçiyorum. hiç ilginç değil. Sözümona bu federal devletlerde milliyetçilik öyle arttı ki, muhtemelen içten içe eyaletlerin hepsinin aynı yasamayı çıkarmasını diliyorlar, federasyona bok sürülmesin diye. Burada diğer her şeyi dikte eden güç ülkenin bağışıklığı ve varlık refleksi. Biz de özellikle yıpratılan bir olay. Tam da bununla dalga geçiyorum. Cidden bunları yazmak zorunda kalacağımı bile düşünmemiştim. Şekilde iddia ve hissiyat olarak zıt, olgusal olarak aynı şeye hizmet eden örnekler.

- Ay lanet olsun, Teksas ayrılamıyorken, daha resmi olarak federasyon bile olmayan ülkeler önce "yerelleştiriliyor", sonra alavereyle "federasyon"laştırılıyor, sonra da geretiği zaman kopartılıyor. Of.


-Bana kalırsa dünyanın yuvarlak olduğu 1400lerde bile sansasyonel değildi ama yine de insanlar engizisyon mahkemelrinde yargılandı.

Benim görevim size sansasyon sağlamak, duygularınızı stimüle etmek değil.
Ben zaten gösterilen hukukun altında uluslararası olarak üstünlerin hukukunun varlığından bahsediyorum.
Siz aynı hukuku uygulamayı "ama onlar sarışın hadi biz de esmer kafamızı kömür suratımıza bakmadan sarıya boyayıp duralım" tarzı düz mantık kopyacı bir öznefretle düşünebilirsiniz de, yeter ki kendinizi üstünlerle aynı kulvarda zannedip olası sonuçları karıştırmayın.
0
🌸godoşu beklerken
(31.12.18)
(15)

Hater bir insan mısınız?

nundu
Böyle sebepli/sebepsiz nefret ettiğiniz kişiler ya da ürünler var mı? Ben tam bir hater'ım mesela. Örneğin apple'dan özellikle iphone'lardan nefret ediyorum. Android fanboyluğundan çok direkt apple haterıyım. Onun dışında insan olarak Cristiano Ronaldo'dan ölesiye nefret ediyorum. Messiciyiz ezelden
Böyle sebepli/sebepsiz nefret ettiğiniz kişiler ya da ürünler var mı? Ben tam bir hater'ım mesela. Örneğin apple'dan özellikle iphone'lardan nefret ediyorum. Android fanboyluğundan çok direkt apple haterıyım. Onun dışında insan olarak Cristiano Ronaldo'dan ölesiye nefret ediyorum. Messiciyiz ezelden zaten abim olsa o kadar severdim messiyi o ayrı ama Ronaldo nefretim de çok ayrı bi boyutta. Daha düşünsem kesin çıkar nefret ettiklerim. Sizin var mı belli nefretlikleriniz?
0
nundu
(19.09.18)
Nefret etmekten nefret ediyorum
0
sekerse tehlike
(19.09.18)
Değilim. Nefret ettiğim, kin duyduğum kimse yok. Sevmediğim insanlar var evet.
0
Amaranta ursula
(19.09.18)
aşırı. durduk yere hiç tanımadığım birinden sebepsizce nefret edebilirim.
0
nolmus yani
(19.09.18)
var ya bende de böyle şeyler. mesela normalde apple'a karşı hater olmasa da negatif bir yaklaşımım vardı, ne zaman ki iphone kullanmaya başladım nefrete dönüştü bu durum bende de. onun dışında hayatlarını şekil olarak islami kurallar çerçevesinde yaşayan aşırı zenginlerden nefret ediyorum. zenginlere karşı mesela bir şeyim var, nasıl desem, negatif yaklaşımım ama çok nötr kalıyor bu zengin islamcı kesimin yanında.

edit: acemi deyince aklıma geldi, emlakçılar ya. emlakçı tanıdığı olan varsa da burada umurumda değil amcam da emlakçı. emlakçı diye yazılır oç diye okunur gerçekten.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(19.09.18)
hiçbir insandan ve hiçbir şirketten/markadan nefret etmedim, edeceğimi de zannetmiyorum.
0
Neill
(20.09.18)
Nefret değil ama Torku markasından hoşlanmıyorum. Bana sinsi bir marka gibi geliyor.
0
ovungec zeus
(20.09.18)
Ota boka duyar kasanlar haricinde kimseden nefret etmiyorum.
0
eazy
(20.09.18)
şuan tv.de aşkım kapışmak diye bi şarlatan cahil varoş o.ç var ayrıca gey ama geyden nefret etmem bu şerefsizi hukuk olmasa 30saniye içinde gebertirim tereddütsüz
0
kush
(20.09.18)
Eskiden sadece beni etkileyen olumsuz durum ya da kişilerden nefret ederdim. Ama artık tahammül eşiğim o kadar düştü ki nefret etmediğim şey sayısı daha az. Hepsinin sebebi aslında mevcut ama yine de kabaca liste yapayım:
Motorcular(özellikle egzoz patlatarak geçen, kaldırımdam gidenler), araba sahipleri (bunlar yüzünden olmadık yerde trafik sıkışıyor ve çoğu da yolda çok BENCİL), metalciler, Apple övenler, herhangi bir dizinin ya da yapımın yapımcısı gibi davranarak 7/24 kafa ütüleyen tipler, pop müziği aşağılayanlar, Starbucks (ortamından dahi tiksiniyorum), 32 yaşına gelmiş çocuğunu hala pusetle sağa sola götüren tipler, çocuğuna dur demeyen anneler, bencil insanlar, Ahmet Kural, ölmüş birinin anında takipçisi kesilen tipler (Müslim Gürses dinlemek kıroluk emaresiydi ama adam öldükten sonra herkes aşığı kesildi), Duman (her ne kadar "Ah" şarkısına bayılsam da), HDP (komple), hiçbir şarkısını dinlememe rağmen Ezhel gibi tipler, kendi aptal kafasına bakmadan başkasını aşağılayan geri zekalılar, koskoca Türk tarihini belli bir dönemden başlatan ya da belli bir döneme sabitleyenler, Ed Sheeran, futbol ve holiganları, başkasının beklediğini bilmesine rağmen aşşşşşşşşırı yavaş hareket eden tipler (ATM'de, otobüste, yolda, kaldırımda, kasada vs), yürüyen merdivenin sol tarafında bekleyenler (özellikle sevgililer çok yapıyor bunu), yine herhangi bir şeyi haddinden fazla öven insanlar, işini hakkıyla yapmayan görevliler.


Daha çok var ama bu kadarı da yeter.
0
m e b
(20.09.18)
Eskiden ronaldo haterıydım. Şimdi messi’den daha çok saygı duyuyorum. Büyük bi adam

Android haterıyım. Ayar oluyorum. Yıvranç bi işletim sistemi bence.
0
Delay Fuze
(20.09.18)
Acun Ilicali'yi sevmiyorum. Nefret de degil de, tiksinti ve kinama karisimi bir duygu daha cok. Bir de cogumuzun nefret ettigini dusundugum bir kisiden nefret ediyorum. Marka ile ilgili bir nefretim yok ama agresif stratejileri oldugunu ve haddinden fazla buyudugunu dusundugum firmalari pek desteklememeye calisiyiorum oldugu kadar.
0
aychovsky
(20.09.18)
Evet.
Su aralar cocuk dizi oyuncularindan nefret ediyorum.
0
durgunfoton
(20.09.18)
Nicolas Cage, Nusret ve Ronaldo.

Diger bircok seyi ve insanı asagılık buluyorum, ama nefret gibi yüksek bir duyguyla enerjimi tüketmemeye calısıyorum. Bu üclü icin helal olsun enerjim.
0
buf-e kür
(20.09.18)
bir şeyleri sevmiyorsam bir nedenden ötürü. eleştiriyorsam eleştirim o nedeni içeriyor.
seviyorsam bir nedenden ötürü.

bu hater sıfatını zaten kabul etmiyorum. en çok şikayet ve eleştiri karşısında gördüğüm bu etiketlemeci tavrı. umursamamayı yücelten kültür zaten benim kültürüm değil. bana haters gonna hate diyecek adam bununla ilgili "free speech" edebiyatı yaparken kendisi benim de o hakkı kullandığımı unutup sevdiği şeyi sevmediğim için düşüncelerimi herhangi bir "X-geçersiz" şekilde yaftalayacak kadar "entitled" hissettiğinde bana öğretebileceği hiçbir şey, verebileceği hiçbir güzel özellik kalmamıştır zaten.

youtube birbiriyle konuşur gibi yapıp kendiyle konuşan insanlarla dolu. katılmak katılmamak bazlı, oradan öteye gidemeyen, tartışmayı, fikir alıp vermeyi şeytanlaştırmış,fikir alıp vermemeyi, sadece onay aramayı ise yeni bir tür özgürlük algısı haline getirmiş bir "medeniyet" tipi var. youtube küçük bir örnek; dizisinden, popüler müziğine, filmine, bazen gazete yazısı ve yorumlarından, romanlara kadar insanın etrafını içine battığı bir deniz gibi sardığından artık normal algılanagelmiş yoz bir yabancılaştırma, benmerkezcileştirme, yanlış bireyselleştirme, anında tatmine alıştırma, umursamamanın yeni "cool" olduğunu kafaya kazıma bazlı bir kültür. ettirgen çatı kullandım çünkü bu tepeden inen programlarla hükümetlerce gerçekleştirilen bir şey. ayn rand'inden(rand corporation'a adını veren ve atlas shrugged'ı yazan kaltak) thatcher'ına...

iphone'u sevmiyorum. ama steve jobs'dan nefret ediyorum. birkaç sebebi var.
bu burada verilen örnek idi.

ama ben asıl sebepsizce bir şey yapabilen ya da öyle sanan insanları sevmiyorum.
onlar sayesinde yaptıkları her iğrenç şeyin kendilerine hizmet ettiği-bunun tek sebepleri olduğu- insanlar sömürü bazlı sistemler kuruyor. fMRI'a bağlasan kaçı sempatisizliklerini tam serpilmiş psikopatlığa değin kasmış, flekslemiş belli değil.
buradan anlaşılacağı üzere, isediği kadar high functioning olsun, psikopatlardan nefret ediyorum. kendi eliyle adam öldürmeyip sürdürülebilir savaşlar dizayn eden bir huntington mesela.

güce tapan ve her şeye rağmen buna devam eden insandan tam manasıyla nefret ediyorum. tarafını tutup kendini özdeşleştirince o kişi olduğunu sanan insan. kompleksle karışık hayranlık.

güzel bir dünyada yaşamıyoruz. nefretin varlığını geçerli kılan, hatta sağlıklı kılan çok fazla durum var. çok fazla insan.

benim türüm ile onların türü arasında çok açık bir savaş var. bu adam sıradan biri olabilir. zavalı bir köpeğin içinden bir gün şiş geçirdiğinde ben onun seviyesine düşerim çünkü onun türünün genlerine "öç almayacaklar, bodos dal" değil "bunun cezası var" bilgisini kazımak gerektiğine inanıyorum. onu şişlemeye kalkmam tabii ama hapse atılması için uğraşabilirim ve atıldığında onu biri şişlerse içim bir kere olsun cız etmez.

ama seviye düşürmeye sonuna kadar inanıyorum. nefretin belli ölçüde gerektiğine de. değişim başka türlü mümkün değil. ellerinde silahlar olan maymunlarız biz. acayip tehlikeli oyuncaklarla dünyanın anasını ağlatıyoruz sürekli. yakıyoruz, kırıyoruz. hayvan olduğumuzu teslim edelim artık, kaldıramadığımız kadar ilerledik her şeyde.
0
godoşu beklerken
(20.09.18)
sırf muhalif olmak için konuyu her yerde siyasete taşıyan insanları sevmiyorum.
0
black holes in the sky
(20.09.18)
(2)

Maduro hakkında sorular

theconqueror
1. Neden bize yancı oluyor? Bizde bulduğu nedir?2. Ülkedeki kriz chavezden onun üzerine mi kalmış yoksa kendisinden mi kaynaklı?
1. Neden bize yancı oluyor? Bizde bulduğu nedir?
2. Ülkedeki kriz chavezden onun üzerine mi kalmış yoksa kendisinden mi kaynaklı?
0
theconqueror
(19.09.18)
fakyoras
(19.09.18)
ülkedeki kriz chavez öncesi kaynaklı. bizimki gibi her türlü kaynaklarını ve topraklarını yabancılara peşkeş çektikleri bir dönem geçiriyorlar.

tabii petrolleri de var, asıl onu sömürtüyorlar.

chavez gelip bir sürü şeyi millileştirince ambargoya varan yasaklar yiyorlar ABD'den. kendisinden önce dudak uçuklatacak büyüklükte ekim alanları alan yabancı yatırımcılar ülkeyi isyana teşvik etmek için ekmeyi biçmeyi kesiyorlar. hani işsizlik artsın diye.

chavez napıyor? ekilmeyen toprağın sahibine öyle büyük ceza veriyor ki toprak tekrar işleniyor.

hatırlatayım chavez bolivarcı. castro ve guevara'nın bolivarcı kübası gibi bolivarcı.


chavez dönemindeki ekonomik zorlanma bizim yaşayacağımız ekonomik zorlanmaya benziyor zira her şeyi, her şeyi verdik. üretimi sıfırladık.

bu kim gelse olacak, anlatabiliyor muyum. üretim yok, peşkeşlerin değeri aldıklarımızdan çok, çok, çok daha fazla ama biz altın standartsız kağıt parçası üzerinden dünyada yayılmış rezerv para diye borçlandık. borçlanma ekonomisinden devam edildi. üretim ekonomisinden değil. gitti en son şeker fabrikalarını sattı.

maduro bize yancı olmuyor. öyle bir şeye ihtiyacı yok. fikirleriniz bu kadar önden hazır olmasın.


maduro avrasya ekseni ile beraber hareket ediyor. belki bazılarınız anlamıyor ama yeni dünya düzeni bumerang gibi geldi batıyı alnından vurdu. almanya kurtaracak, belki ingiltere de ama abd için bu o kadar kolay olmayacak.

her şey doğar, gelişir ve ölür. illa bahis oyanayacaksanız yanlış atlara oynuyorsunuz, bu bir.

4 ülkeyi dağıtmak için kurulmuş, IŞİD'in boşalttığı yerlere kolları ABD bayraklı formalarla dolup yerli popülasyonu yok ederek yerine yerleşmiş bir etnişk grubun sözde temsilcilerini ortadoğunun uzun vadede yaşatacağını zannetmekle büyük hata etti bazılarınız bu iki.

ortada öncelikler meselesi var, bu üç. neredeyse tüm muhalefet, hele hele meclistekilerin hepsi, açıktan veya üstü kapalı biçimde bu abd'ci ve ab'ci kafayla ortadoğunun kanına ekmek doğramak isterken oraya yerleştirildikleri, ajan oldukları, maaşlandırıldıkları için. kendi çıkarının muhalefetini yapan adamın seni koruduğunu sanma gafleti-işte bu tabanın özeti. geri kalan halkk neden kabul edecekmiş bunu?

hiç hazzedilmeyen malum şahıs, ki birkaç yıl öncesine kadar sevgili dostu obama ile BOP eşbaşkanı olarak pek hevesliydi ülkeyi bölmeye, Zapsu'nun dediği gibi "deliğe süpür"üleceğini önce içine ajan provokasyonunun karıştığı Gezi protestosu sonra da 17 aralık operasyonuyla anladığı için -hani ülkeyi falan sevdiğinden değil- mecburen ray değiştirdi.

yani konjonktür kaynaklı mecburi değişimden bahsediyorum.

Maduro'nun bizde bulduğu şey, kurabiye burada kendi kurabiyelerine başka ağızlarla seslenirken, Avrasya ekseniyle anlaşmaya konjonktürün zorladığı bu kurabiyenin işini, kendi "egemenlik haklarını" da bu eksende sabitlemek amaçlı kolaylamak gerektiğinin algısıdır.

çünkü bu hizlanmanın arkasında duran ülkeler Çin ve Rusya.


bir ülkeye başka ülke talep dışı müdahale edemez. bu yeni hizalanmada üzerine sürekli anlaşılan şey bu.

Maduro ve benzerlerinin yaptığı büyük bir strateji için gerekli bir taktik kısacası. buradaki en temel mesele, kendi demokrasini kendin sağlamak zorunda olduğun, yoksa toprağına demokrasi diye girip kalan her şeyi de silip süpüren çok olur. "ulusların egemenlik hakkı" bunun için vardır.

güney amerika'da venezüela'nın yaptığını yapmayan bir ülke var, gidişatını görüyoruz: kolombiya. abd arka bahçesi hala.

ilgisizlikten, anlamak istememekten kendi bokumuzu başkalarının temizlemesini cidden umduğumuz bir noktaya gelişimiz acıklı gerçekten.

toplumu, en önemli reflekslerinden birini hiçe sayarak iktidarın kucağına, hepsi de alttan veya açıktan ülkeyi bölme politikasında görevli muhalefet itmiştir. onu bir kenara koyalım, bile bile yaptılar bunu.

chp altı oku savunan chp olsaydı seçimi sadece hileden kaybederdi, kaybetseydi.

chp'nin yapamadığını demeyeceğim, yapmadığını maduro yapabiliyor. onu bırak, arkasından bıçakladığımız onca ülke yapabiliyor. çünkü nefretlerini ötelemek zorundalar, varolma güdüsü, momenti yakalamak daha önemli.

kendilerini korumak için bizi koruyorlar. bizimkilerin kafalarının basamadığı bir kavram bu. çünkü bu hizalanmada biz önemli bir pozisyondayız. ama vazgeçilmez değiliz. papaz pilavı da 10 kere yiyemiyor. 10 tane hastalığın varsa en önemlisiyle uğraşmayı akıl edemiyorsan ölmeye mahkumsun, toplum olarak.
0
godoşu beklerken
(20.09.18)
(2)

of edatı burada ne anlamında söylenmiş olabilir ?

trablon
ingilizce ile ilgili bir forumda fond of konusunda aşktan mı bahseder diye bir soru sormuş eleman ve gelen cevaplardan birinde ,adamın verdiği cevaptaki of edatı ne anlama geliyor çözemedim" Could be said of people generally speaking (brothers and sisters, friends, members of a family ...), not jus
ingilizce ile ilgili bir forumda fond of konusunda aşktan mı bahseder diye bir soru sormuş eleman ve gelen cevaplardan birinde ,adamın verdiği cevaptaki of edatı ne anlama geliyor çözemedim

" Could be said of people generally speaking (brothers and sisters, friends, members of a family ...), not just lovers "

burada genel olarak insanlar için söylenebilir mi diyor adam said of peaple derken ?

said of people mesela buradaki of iki kelimeyi nasıl bağlıyor. said of x derken x hakkında söylenebilir anlamına mı getiriyor of edatı cümleyi ?
nette araştırdım şöyle cümleler buldum mesela :

örnek 2 : "Conduct?" he said of Bernstein's concert.
örnek 3 : The same can be said of travel.
örnek 4 :"Obviously disappointed," Allen said of the ruling.
0
trablon
(18.09.18)
about
0
Lim5
(18.09.18)
aynen anladığınız gibi. Lim5 doğrulamış zaten, sadece dikkat demek isterim çünkü of ve about nüanslardır, aynı şey değiller. yani hear,speak, think, know, learn vs fiillerle of ve about kullandığınız zaman her durumda aynı şeyi demiyorsunuz aslında. yani bazı durumlarda ikisini eş anlamlı kullanabilirsiniz, bazı durumlarda bu iki preposition'dan sadece bir tanesi uygun olur.


genel bir hack olarak şunu söyleyebilirim:

about:üzerinde, hakkında (concerning, regarding vs)
of: ilişkin (belonging)

He spoke highly of you. burada senden bahsediyor. adın geçiyor.
He spoke about you. burada basbayağı senin hakkında konuşuyor.

of bir değiyor, about derine dalıyor, anlatabiliyor muyum :D

learn of dediğinde mesela manşet geçerlerken haberi almışsın, learn about dediğinde haberi ayrıntısıyla öğrenmişsin.

yakından tanıdığın birisini, bildiğin şeyi know edersin.
hakkında başkalarından bir şeyler öğrendiğin birini veya şeyi know about edersin.
adını duyduğun, bildiğin, tanıdığını birini şeyi falan know of edersin.

I know of the Mayan calendar(maya takvimini duymuşsun, adını biliyorsun). I heard about the Mayans a bit (mayalar üzerine genel bilgin var ordan burdan mayalar hakkında bildiğin tek şey adları değil). I know about Mayans from our history class.

I know of/heard of her. onun dünyadaki varlığından haberdarım. adını bir yerlerden duymuşum.
I heard about her. ondan daha ayrıntılı bahsettiler.
I know her. onu tanıyorum. birebir tanışmışız yani. ve o da beni tanıyor. in person(yüz yüze) bir ytanışma yoksa ve ben onun hakkındaki her haltı biliyorsam o zaman I know all about her demek durumundayım. I know her diyemem. I know of her de diyemem. dersem bilgi saklıyorumdur.

bu ayrımlar bizim dilimizde pek olan şeyler değiller, öğrenmesi o nedenle kasıyor. amabu yöntemi uygulamaya devam ederseniz epey de yol alırsınız. google'da sırf kullanımları anlamak için tırnak arasını kısıtlayarak arama yapmaktan bahsediyorum yani.
0
godoşu beklerken
(18.09.18)
(23)

Eczacı kız beni kütletmek mi istiyor?

datnet
Selam, dün soğuk algınlığı için ilaç almaya gittim mahallede bir eczaneye. Birkaç kez daha önceden de gitmiştim. Neyse dün ilaçları aldım eve geldim. 10 dk. geçti geçmedi, whatsapp'tan mesaj geldi. Sen bizim ecz. gelen datnet misin?diye. Ben de profil fotoğrafına bakınca tanıdım. Neyse nereden tanıd
Selam, dün soğuk algınlığı için ilaç almaya gittim mahallede bir eczaneye. Birkaç kez daha önceden de gitmiştim. Neyse dün ilaçları aldım eve geldim. 10 dk. geçti geçmedi, whatsapp'tan mesaj geldi. Sen bizim ecz. gelen datnet misin?diye. Ben de profil fotoğrafına bakınca tanıdım. Neyse nereden tanıdığını vs sordum. Kız beni bence geçiştirdi. Saçma bir uygulamadan tanıştık dedi ama öyle olsa unutmam. Daha doğrusu tanıştığım hiçbir kızı unutmam. Ne tinder ne benzeri bir uygulama kullanmam aslında, nasılsa tutar diye salladı. Eczane otomasyonundan aldı galiba numaramı. Reçeteyle gidince numara da istiyorlar çünkü. Dünden beri hala yazıyor, nasıl oldun vs. diye. Burası olayın özü soru başlıkta.
0
datnet
(16.09.18)
yani buraya yazman bile abes kız açıkça cristiano ronaldo deparı atmış sana
0
basond
(16.09.18)
ilaçlar bedavaya gelecek hala konuşuyorsun. Bir aspirin olmuş 20 lira.


kütlet datnet.
0
binder dandet
(16.09.18)
püüü gelmiş bi de duyuru açmış soruyor.
0
false pretension
(16.09.18)
Arkadaşlar içeri girdiğimde nurofen'i sıvazlıyprdu. Emin olmak istedim.
0
🌸datnet
(16.09.18)
beyler haftaya sevişiyorum olarak değiştirirsen başlığı sevinirim. bunun soruluk bir yanı yok.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(16.09.18)
Sorman hata kardes kiz calim ata ata gelmis ortayi acmis sen negredo gibi topa bakiyosun
0
Boris
(16.09.18)
buna koşmak dememiz yanlış olur, kız baya baya spawn olmuş yanına,

eğer kız hoşuna gittiyse boş geçme, devam et :))
0
pianist
(16.09.18)
Aga yanlış açmışın soru değil duyuru bu resmen kalp değil ünlem olmalı orda :D Hatun hatun değil Ussain Bolt maşallah :D
0
farabi
(16.09.18)
Neyini soruyorsun olm daldir kasigi.
0
stavro
(16.09.18)
kız seninle sevişmek istiyor yav he he sonra da duyuru açarsın 'bu kızın derdi ne telefonumu açmıyor ya da eve çağırdı ama beraber olmadı vs vs'

belki kız sadece flört etmek istiyor, belki koca arıyor, hesabını ödetecek enayi arıyor, arar da arar kadın milletinin beyni sizin gibi çalışmıyor anlayamadınız gitti
0
hopp
(16.09.18)
Kadına yapıldığında taciz olan şey, erkeklere yapıldığında dalgayla krışık hadi yine iyisin oluyor?
Bence kızın yaptığı yanlış hoşlanmadınsa kestir at.
0
fasulyek
(16.09.18)
kadinla erkek bir mi..
0
stavro
(16.09.18)
şu olayda roller değişse min 500 rezalet entrysi vardı.
0
ya ben lan neyse
(16.09.18)
O kız büyük ihtimalle kalfa yalnız.
0
ms brownstone
(16.09.18)
Kütlet datnet +1

Vay be. Onca yıllık zamparalık kariyerimde bir tane bana böyle koşan kadın olmadı. Tebrikler.

Ciddiyim ha, dalga geçmiyorum.
0
yirmisantim
(16.09.18)
arkadaşlar ben zaten kızın niyetinin ne olduğunu anlayacak yaşta ve tecrübedeyim. 2 gündür evden çıkmadım hastayım diye. canım sohbet istedi, geyik istedi açtım duyuruyu. rahat olun ya bu kadar gerilmeyin. yapın geyiğinizi çekin gidin herkese yetecek kadar tik var. :D

edit: ayrıca kız ortalamanın üstünde, hoş yani. :D
0
🌸datnet
(16.09.18)
Bunlar nasil tabirler hahaha ss aliyorum.

Bu arada hopp hakli. Muhtemelen kiz bu soruyu ve cevaplari gorse senden sogurdu
0
perfectum
(17.09.18)
öküze bak, numarasını almış, arıyor.

sen önce ona ufak bir uyarı ver bence ondan sonra karşılıklı çekirdekleriniz çitler, belleri kütletirsiniz.

çalıştığı yeri altın rehber gibi kullanıp o piti piti seç beğen taciz et?gerçi mütecaviz şirket reklamları çağında sapık pet mini dişi tazmanya canavarı edinilebilir nolcek.hrelelörölöağğrololööö döne döne kütletir bwahahaha
0
godoşu beklerken
(17.09.18)
Kızın yaptığı korkutucu bir şey olmuş. Yanlış bence de. Başka bir yol bulması gerekiyordu tanışmak için, bu kadar çabuk böyle kişisel alana paldır küldür girmek olmamış bence.
Çok ilginiz yoksa yanlış yaptığını belirterek kestirip atın bence.
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz ki, ilgi, aşk meşk, cinsellik her şeyi mübah hale getiriyor sanki de "Ama kadınsa olur", "ama iyi niyetle yapmış" vs diye düşünelim. Yanlış yanlıştır.

Edit: Kadının tanışmak için bir hamle yapması medeni cesaret olarak algılanabilir. O kısma bir itirazım yok, o yüzden "başka bir yol bulması gerekirdi" dedim ben. Birinin telefon numarasının size ulaşılabilir olmasını, o kişiyi istediğinizde arayabileceğiniz veya onun onayı olmadan kullanabileceğiniz bir özgürlük olarak almak erkekte de kadında da yanlıştır diye düşünüyorum ben.
0
sopiro
(17.09.18)
Erkegin yapmasiyla kadinin yapmasinin bir olmadigini sanki bilmiyorsunuz anasini satim.
Gercek disi yorum yapmayin yav bu kadar, gercekci olun biraz:)
0
stavro
(17.09.18)
kütlet.net

edit: böbrek.avi de olabilir. sonra seni avseq01.datnet dosyalarında görmeyelim :)
0
tabudeviren
(17.09.18)
kızın özgüvenini ve cesaretini takdir ettim.
yerinde olsam bi şans veririm.
0
whatyougetiswhatyoudid
(17.09.18)
abi kız serverına request yapmıs, sen http response olarak ne döneyim diye soruyorsun resmen :)

200 OK bile yetecek ama 406 NOT ACCEPTABLE bile dönebilirsin gibi geldi yazdıklarından.

451 Unavailable For Legal Reasons sorunu yoksa, önün açık, 202 Accepted dön gitsin.
0
paranoyak kedi
(17.09.18)
(6)

Guttag'ın kodu Python'da neden SyntaxError veriyor?

godoşu beklerken
x = 3ans = 0itersLeft = xwhile (itersLeft != 0):ans = ans + xitersLeft = itersLeft - 1print(str(x) + '*' + str(x) + ' = ' + str(ans))John Guttag "Introduction to Computation and Programming Using Pythonwith Application to Understanding Data" adlı python 3.5 için yazdığı kitapta iteration'lara girizg
x = 3
ans = 0
itersLeft = x
while (itersLeft != 0):
ans = ans + x
itersLeft = itersLeft - 1
print(str(x) + '*' + str(x) + ' = ' + str(ans))

John Guttag "Introduction to Computation and Programming Using Python
with Application to Understanding Data" adlı python 3.5 için yazdığı kitapta iteration'lara girizgah yaparken böyle bir örnek kod yazmış ama bu bendeki 3.5'ta çalışmıyor.

nedeni ne olabilir?

concatenationları çıkarıp sırf virgülle falan denedim, olmadı e başka hata olma olasılığı olan bir yer de göremiyorum print argümanından başka?
0
godoşu beklerken
(16.09.18)
while altindaki satirlar tabla saga atildi di mi? (intend edilmesi gerekiyor)
0
cedex
(16.09.18)
evet evet indentation yaptım
0
🌸godoşu beklerken
(16.09.18)
bende calisti siz ne hatasi aldiniz?
0
cedex
(16.09.18)
cedex, düşündüm de, şu an python'u kaldırdığım ve anaconda yüklüyor olduğum için test edemiyorum- ama indentation'ı space'le, tab'le vs ile yapıp yapmadığımız önemli mi?
0
🌸godoşu beklerken
(16.09.18)
fark etmez, hepsi ayni hizada olmali sadece
0
cedex
(16.09.18)
tamam, çok teşekkür ederim denediğiniz için. keşke kaldırmadan önce sorsaymışım. en azından büyük ihtimalle hizalama hatası yaptığımı düşünüyorum şu an, sağ olun.
0
🌸godoşu beklerken
(16.09.18)
(29)

Oyun yaptım izlenimlerinizi paylaşır mısınız?

gigabyte
Merhaba duyuru ahalisi,https://heraclit.io/https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mdi.heraclitioFotoğraftaki değişimi bulmaya yönelik basit bir oyun. Aşağıdaki süre barı bitmeden fotoğrafta bir yer değişiyor ve üzerine tıklayıp bulunuyor. Şimdilik webde ve android uygulaması şeklinde, yak
Merhaba duyuru ahalisi,

heraclit.io

play.google.com

Fotoğraftaki değişimi bulmaya yönelik basit bir oyun. Aşağıdaki süre barı bitmeden fotoğrafta bir yer değişiyor ve üzerine tıklayıp bulunuyor. Şimdilik webde ve android uygulaması şeklinde, yakında ios için de çıkaracağım.

Sizce nasıl olmuş? İlk izlenimlerini paylaşırsanız memnun olurum. Artıları, eksileri, eklenmesi gereken özellikler vs... Ayrıca android uygulamasını indirip destek olursanız sevinirim :)
0
gigabyte
(11.09.18)
9 bölüm oynadım ve eğlendim. yorgun olmasam daha da oynarım.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(11.09.18)
güzel olmuş eline sağlık.
heraclit.io bunu geçemedim.

androidi denemedim, skor paylaşma ve video izleyerek ipucu kazanma ile reklam alırsan göze batmaz.
0
rhan
(11.09.18)
zekice.
0
zgrydn
(11.09.18)
@nobody fotoğraftan çalmayayım diye altta ufak bir bar yaptım. tıklama limiti olabilir belki onu düşüneyim. mobil için maalesef yapacak bir şey yok, kişinin vicdanına bırakıyorum :) ilgin için teşekkür ederim :)

@rhan ipucuyu yakında ekleyeceğim. reklamsız ipucu: sağ göz :)

@zgrydn teşekkürler :)
0
🌸gigabyte
(11.09.18)
bütün bölümleri oynadım. zorluk bana kalırsa kolaydan zora doğru gidiyor evet ama arada bazı bölümler çok daha kolay kalıyor öncesindeki bana göre çok daha zor bölümlere kıyasla. bi de fazla büyük yerler olmamalı bence zorlaştıkça rastgele tıklayarak bulmayı engellemek için.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(11.09.18)
@proletarier teşekkürler :) küçük değişimler mobilde bulmayı zorlaştırdığı için dengeli yapmayı çalıştım. İlk bölümler de insanlar oyunu anlasın diye çok kolay oldu.
0
🌸gigabyte
(11.09.18)
ilk bölümü 20 resmi bitirdim güzel. oynarım devamını.
o balıklar sert ama güzel resim.
resime bakınca geri dön falan yazmıyor, aynı yere tıklamayı düşünemeyebilir insan.
bulamadım bazılarını baya, sinir oluyor insan ama ne yazacak bilgi diye merak ediyor.
beğendim aferim.
0
hasmetizm 2046
(11.09.18)
macos safari'de tiklanilmasi gereken yerin uzerine gelince cursor basic oluyor (sari ozelligi yitiyor).

mouse'la fotonun uzerinde gezinip cursorun degistigini gorunce tiklamak yeterli yani bolumu gecmek icin.

bug buldum sanirim. premium uyelik isterim :D
0
brkylmz
(11.09.18)
1. Bolümü yeni bitirdim. Bir şeyi tam olarak anlamam epey zaman aldiği icin oyunun ne olduğunu anca 5. Fotoğraftan sonra anlayabildim. Dikkatsiz biri olduğumu biliyordum ama bu oyun bunu adeta kafama vura vura bir kez daha gösterdi. Herhangi bir fotoğraftaki farkı bulamayinca çakallık yaptım itiraf ediyorum. Özellikle 1. Bölümdeki avlanan baliklar,kasirga-deniz resmi, babun ve bilmem ne depreminin yangin fotoğrafinda. Ekrana ilkin rastgele isaret parmağimla pıt pıt vurmaya basladım. +5 tekrar sonrasi hala bulamayinca 4 parmağımi da devreye soktum. Hâlâ olmayinca sayenizde telefonumun bilmediğim bir özelligini kesfettim: parmağimla telefon ekranini süpürür gibi tarayinca meğer ekran görüntüsü alinabiliyormuş. Bense sadece kilit tuşu ve orta tuşa ayni anda basmayla alindigini saniyordum. Teşekkürler bunun için.

Yorumum:
Gayet güzel olmuş. Android uygulamasini indiririm, belki sayenizde dikkatli biri olurum.
Nobody' nin dediği gibi tiklama limiti gelebilir ama bence üst levellerde olsun o özellik. Grup ve takim oyunu şeklinde de oynansa şükela olur.
Emeğinize sağlik ben beğendim.
0
Amaranta ursula
(11.09.18)
@hasmetizm haklısınız fotoğrafa bakınca geri dön diye değiştireyim. teşekkürler :)

@bugracaner teşekkürler :)

@brkylmz teşekkürler evet sanırım bug buldunuz :) premium hesabınızı tanımlayayım hemen :)
0
🌸gigabyte
(11.09.18)
@Amaranta epey güldüm :) ilginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim. tıklama limiti özelliğini düşüneceğim. söylediğiniz gibi ileride arkadaşla oynama ya da grupla oynama özelliği de eklenebilir.
0
🌸gigabyte
(11.09.18)
eline sağlık özenilmiş. ben sevdim.
0
ssiradanbirigibi
(11.09.18)
15. bölümü (pullu olan) 10 denemede geçemeyince sinir olup kapattım. güzel oyun.
0
sir gawain
(11.09.18)
ben normalde mobil oyunlar konusunda gerçekten çok ama çok gıcık biriyimdir, kesinlikle kolay kolay oynamam, sevmem. ama bu harika olmuş, görseller de fikir de muhteşem.
0
mehmed resad
(11.09.18)
kutlarım, güzel oyun, belki dikkat artırmaya da yarıyordur. trivia yanı da güçlü.

yalnız balık fotosunda epey zorlandım ve bakması zor bir fotoğraf olduğu için değişimin daha bariz olmasını öneririm, uzun uzadıya deneyeceğime atlasam mı dedim.

belki dikkati çekmek istediniz duruma ama o zavallı yunuslara bakması cidden çok zor (balık değil memeli muhabbetine girmeyek)
0
godoşu beklerken
(11.09.18)
@ssiradanbirigibi, teşekkürler :)

@sir gawain, hocam puldaki "post" yazısında :)

@mehmed resad, teşekkür ederim mutlu ettiniz :)
0
🌸gigabyte
(11.09.18)
@godoşu beklerken ve @matlii ilginiz için teşekkür ederim :) yunuslu fotoğrafların tepki çekeceğini tahmin edemedim. genelde anlamlı/hikayesi olan fotoğrafları seçmeye çalışıyorum. yunuslu fotoğrafı da bir duyarlılığı temsil ettiği için seçmiştim.
0
🌸gigabyte
(12.09.18)
ben de beğendim, tebrik ederim.
0
Apocalypse
(12.09.18)
Cok iyi dusunulmus, orijinal bir fikir. Appstore'a da cikacak mi acaba?
0
tekel200001
(12.09.18)
Öncelikle tebrik ederim fotoğraf seçimleri çok anlamlı olmuş. Oyunda keyifli fakat bir iddiası olsa, işin içine çekişme vesaire girse hem daha keyifli hem de daha tutulan bir hale bürünür. Bunu, onlayna döndürerek sağlayabilirsiniz sanırım.
0
biravekahve
(12.09.18)
@Apocalypse, @tekel200001 ve @biravekahve; çok teşekkür ederim geri dönüşleriniz için. apple store'da da olacak fakat önce birkaç iyileştirme yapılması gerekiyor, bu nedenle biraz zaman alabilir. arkadaşla/grupla çoklu oynamayı ise planlarım arasına aldım.
0
🌸gigabyte
(12.09.18)
Akşam üzeri telefondan girmiştim, daha yeni pc'den girme fırsatım oldu. Devir artık telefondan oyun oynama devri; ancak bilgisayarda, geniş ekranda oynamak çok daha keyifliydi. Oyunun tek eksiği çevrim içi oyuna müsaade etmemesi. Şöyle bir lobi kursanız, arkadaşımı davet edip birbirimizle yarış gibi oynayabilsek daha eğlenceli olur gibi geliyor bana.
0
tekel200001
(12.09.18)
5 bölümü de bitirdim, bilmeceli oyunları sevdiğimden ötürü beğendim ama bazı fotoğraflar(yunus-tavuk-bebek) gerçekten rahatsız edici olabilir çoğu insan için. Ek olarak, zorluk seviyesi çok değişken. Bölümün ortalarında çok kolay olan fotoğraflar varken bazı yerlerinde zorlayan fotoğraflar var. İlerlemeli değil demek istediğim. Bir de bölümler arası zorluk farkı da konulabilir. Fotoğraf seçimleri genel olarak güzel lakin bazı fotoğraflar çok kalabalık bazıları ise gayet sade ve bulunabilecek yerler sınırlanıyor, zorluk seviyesi buna göre de belirlenebilir örneğin. Ben bulurken eğlendim ama siyah-beyaz fotoğraflar bulmak isterken yorucu olabilir. Belki belli bir tıklama/süre sonrası hint verilebilir.
0
nicorobin
(15.09.18)
harika. 12 de önce sağa (tıkladım ama kabul etmedi) sonra sola gelmesi, pörfekto.
0
inannas jofn
(15.09.18)
ilk birkaç etapı oynadım sadece, gayet güzel.
çocukların dikkatlerini artırmak için kullanılabilir yani çocukların eğitimi için kullanılmasına odaklanabilirsin hocam (yeni bir pazar)
0
theconqueror
(15.09.18)
@nicorobin bölüm içindeki zorluk seviyesi doğrusal değil evet. insanlar sürekli zor oynayıp bunalmasın diye öyle yaptım, ipucu olmadığı için. ama ipucu özelliğini yazdım pazartesi yayınlayacağım. tıklama limiti de ekleyeceğim, muhtemelen 5 olur.

@innannas teşekkürler.

@theconqueror evet hocam planlarken heraclit.io kids diye çocuklara yönelik ayrı bir versiyon yaparız demiştik. hatta zihin engelliler öğretmeni bir arkadaşımın fikriyle otizmli çocuklara yönelik başka bir versiyon daha planlar arasında.
0
🌸gigabyte
(16.09.18)
yeni versiyon çıktı :)

ipucu özelliği ve tıklama limiti ekledim.
0
🌸gigabyte
(22.09.18)
android versiyonunu telefonuma indirdim çok eğlenceli olmuş. ancak önceden de söylediğim gibi online versiyonu da gelmeli bir an önce :)
0
tekel200001
(22.09.18)
@tekel200001 teşekkürler :) online özelliğini kurguluyoruz şu an, yakında olacak :)
0
🌸gigabyte
(22.09.18)
(1)

python'da interpreter solunda editor'ı nasıl ekliyoruz?

godoşu beklerken
python sitesinden win 10 ve 64 bit için indirdiğim hiçbir 3.x python versiyonunda sitenin tekindeki bir öğretmenin kullandığı cinsten execute etmeden command'i okuyan editor tarzı bir şey görmüyorum.bu nasıl indiriliyor veya eklemlendiriliyor? (hiç alakam yok kastırmadan anlatırsanız sevinirim)yani
python sitesinden win 10 ve 64 bit için indirdiğim hiçbir 3.x python versiyonunda sitenin tekindeki bir öğretmenin kullandığı cinsten execute etmeden command'i okuyan editor tarzı bir şey görmüyorum.

bu nasıl indiriliyor veya eklemlendiriliyor? (hiç alakam yok kastırmadan anlatırsanız sevinirim)

yani sol yan yok.
0
godoşu beklerken
(07.09.18)
teşekkür ederim, bruce mclaren.IDLE'ı kastediyordum da, hatunun kullandığında doğrudan yapışık iki pencere gibi bir UI var, hafiften MatLab gibi.

3.5 kullanılmış, ben de 3.5 ve rc versiyonlarını indirdim, aynı kullanım kolaylığı olsun istedim, ancak IDLE ise olay, tamamdır.

tekrardan teşekkürler.
0
🌸godoşu beklerken
(07.09.18)
(8)

Dikkat kedi var!

givemesomesubstance
https://www.dropbox.com/s/qdjvngk0xcshk9p/S60726-082451.jpg?dl=0
0
givemesomesubstance
(07.09.18)
Minnoş <3
0
pati
(07.09.18)
Kedilerle pek aram yoktur sevmeyiz birbirimizi ama bu ne la? Nerden buluyorsunuz bunları, gördükçe kedilerle aramızdaki ilişkiyi tekrar gözden geçiresim geliyor.
0
eazy
(07.09.18)
çok tatlıymış. ama o boynundaki şey çınlıyorsa zavallıma eziyet oluyordur, benden söylemesi.
0
godoşu beklerken
(07.09.18)
çok tatlı :)))

@ o boynundaki şey çınlamıyor bence :)
0
xdenizx
(07.09.18)
yav hepinizin nasıl kedileri var biz buluyoruz şeytan hıammınaa...
0
Bruce
(07.09.18)
@godoşu beklerken, @xdenizx, o boynundaki şey çınlıyor(du). kendisi gerekeni yapıp kopardı zaten :) bir daha da takmadık.
0
🌸givemesomesubstance
(07.09.18)
gördüğüm en tatlı kedilerden olabilir
0
basond
(07.09.18)
aferin çocuğa, tabii koparcek :)
0
godoşu beklerken
(07.09.18)
(6)

Benden de bir adet kedi ifşası

windowsguvenlikduvari
Bu da bizim müjgan. Burada 7 aylık falan. Şimdilerde bir yaşında. Artık yürüyebiliyor.
Bu da bizim müjgan. Burada 7 aylık falan. Şimdilerde bir yaşında. Artık yürüyebiliyor.
0
windowsguvenlikduvari
(07.09.18)
Yakında konuşur da bu <3
Çok güzel :)
0
pati
(07.09.18)
tam bir hizmet kedisi, bişi lazım mı master gidip iki ekmek 1 sigara alayım mı da diyosa şaşırmam.
0
Bruce
(07.09.18)
sincap mübarek. surattaki "ne olduğumu tam ben de bilmiyom" ifadesine bittim :)
0
godoşu beklerken
(07.09.18)
@godoşu beklerken

Tam da öyle bir olayın üzerine gelişti aslında bu fotoğraf. Dışarıda kedilerden yüksek sesler gelirken geldi bu hale. O zamandan beri her şaşkınlık ifadesinde böyle ayağa kalkıyor. :D
0
🌸windowsguvenlikduvari
(07.09.18)
bunu bakkala gönder para üstünüde hacılar.
0
paudi
(07.09.18)
eve gelince terlikleri getiriyor mu
0
yuvarlanantencereninkapagi
(07.09.18)
(6)

Bulunamayan şarkı

tuzruhu
uzun süre önce arkadaşımın telefon melodisi olan bir şarkı vardı tuşlu nokia telefondu ama aşırı eski bir zaman dilimi değil şarkıyı bulamıyorum ve acayip aklıma takıldı sarışın bir kadın söylüyordu rock soundlarında bir şarkısözleri sanki körteynli kafiiii aağağaaa tarzında gidiyordu aklımda tek ka
uzun süre önce arkadaşımın telefon melodisi olan bir şarkı vardı tuşlu nokia telefondu ama aşırı eski bir zaman dilimi değil şarkıyı bulamıyorum ve acayip aklıma takıldı sarışın bir kadın söylüyordu rock soundlarında bir şarkı

sözleri sanki körteynli kafiiii aağağaaa tarzında gidiyordu aklımda tek kalan bu kısmı bilen varsa bu dertten kurtarsın beni.

edit : vocaroo.com

ıslıkla bu kadar çalabildim
0
tuzruhu
(08.03.18)
crazy on you
0
yeteramadenedimherseyi
(08.03.18)
bu değil malesef
0
🌸tuzruhu
(08.03.18)
ıslıkla parçanın en karakteristik yeri ve nakaratını koyarsanız bulma şansınız artar, zira parça ingilizceyse körteynliye benzer bir kelime veya kelime grubu insanların aklına kolay kolay gelmeyeceğinden işiniz zor.

parça hızlı mı yavaş mı, kadının sesi alto mu soprano mu vs bu tür bilgileri de verebilirsiniz ve madem kadını gördünüz, o zaman klibi izlediyseniz klipte olup biteni de aktarabilirsiniz.

kafi ile kastınız kahveyse talking over coffee and smoking your cigarettes diyen bir adet sarışın jewel ve onun foolish games adlı parçası soruluyor olabilir mi diye düşünürüm ama körteynliyi çözemedim.

courteous olsa oradaki s'yi kaçırmazdınız. curtail var ama curtail içeren bir şarkı getiremedim şu an aklıma.

edit: parça orijinalindeki hakim enstruman nedir ya da arka planda cins bir enstruman var mı vb bilgileri de verebilirsiniz.
0
godoşu beklerken
(08.03.18)
Cranberries- animal instinct değil hocam çok severek dinlediğim bir şarkı.
0
🌸tuzruhu
(08.03.18)
Hocam parça kadının sesinin teknik detayını bilmiyorum bahsettiğini şarkı ile alakası yok iyi okursanız şayet rock soundlarında diye belirttim artı olarak klibi izlemedim sadece kadının bir konser kaydından videoyu izlemiştim hakim olan enstruman elektro gitar fakat bahsettiğiniz şarkıyla uzak yakın bir alakası yok zaten çözebilsem mevzuyu kimseyi uğraştırmam burada :)
0
🌸tuzruhu
(08.03.18)
:) ya inanın bunların hepsini hatırlayıp soran da oluyor. ben verebildiğiniz kadar bilgiyi vermenizi sağlamaya çalıştım yalnızca, kötü bir niyetim yoktu :)

jewel country ve rock olarak geçiyor, o nedenle sormakta beis görmemiştim.

mesela başka bir soru şarkının hangi dönemler popüler olduğu olabilir. insan bazen hatırlamayınca çıldırıyor. hangi bilgiyi verseniz kardır.

melodi kulağıma yabancı gelmese de çıkaramadım şahsen. iyi şanslar diliyorum ben.
0
godoşu beklerken
(08.03.18)
(13)

Şu yazıldığı gibi okunma meselesindeki saçmalık

ya ben lan neyse
türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil diyoruz ya.mesela ingilizce'de ingilizler "aa bizim dilimiz yazıldığı gibi okunmuyor tüh" falan mı diyor?yazıldığı gibi okunmak ne demek bir kere? "a" harfini türkler a, atıyorum izlandalılar s diye okuyorsa bu yine yazıldığı gibi okunmak olmuyor mu?kan renginin
türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil diyoruz ya.

mesela ingilizce'de ingilizler "aa bizim dilimiz yazıldığı gibi okunmuyor tüh" falan mı diyor?

yazıldığı gibi okunmak ne demek bir kere? "a" harfini türkler a, atıyorum izlandalılar s diye okuyorsa bu yine yazıldığı gibi okunmak olmuyor mu?

kan renginin adı bizde kırmızı, izlandalıda maviyse bu kendi içinde doğru değil midir?

uluslararası bir standart mı var "a harfi aaa diye okunur." diye? kime göre neye göre yazıldığı gibi okunmak?
0
ya ben lan neyse
(07.03.18)
bunun sebebi ne hocam? mesela c bazen k, bazen s diye okunuyor. bu da mı onla ilgili?

bir de "c" sembolü "ce" diye okunur diye belli bir kural varsa nerde yazıyor?
0
🌸ya ben lan neyse
(07.03.18)
bir kere türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değil, bunu unutun.

tabii kime göre, hangi dile göre ne nasıl okunuyor konusunda haklısınız. herkesin ana dili kendisine kolay geliyordur. yıllar önce ingiliz bir hocam vardı, sınıfta bir deneme yapmıştık hatta, duyduklarını doğru yazabilecek mi diye, izmir’in izmer olarak yazılmamasına şaşırmıştı:)
0
miranda
(07.03.18)
diksiyon kursuna da gitmiştim mesela, oradaki hoca da -ki kendisi dt oyuncusu, hatta sanırım konservatuarda hocaydı- çocuğunun okula başladıktan sonra, okulda “türkçe yazıldığı gibi okunur” diye öğretildiği için konuşmasının bozulduğundan bahsetmişti.
0
miranda
(07.03.18)
bir kere şu yanlışı düzeltmek lazım.

Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Türkçe derslerinde her ne kadar böyle öğretirlerse de bir tiyatro okuluna giderseniz böyle olmadığını öğretirler size.

Ayrıca yazıldığı gibi okunur diye açıklama yapmak yerine "fonetik bir dildir" diyebilirsiniz. Yani Türkçede her sesin bir harf karşılığı vardır ve konuşurken kullandığımız her ses bir harfle belirtilir. ingilizcede sesleri belirtmek için birden fazla kombinasyon kullanılabiliyor. Fark burada.
0
peace.on
(07.03.18)
Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değil. Burada spiker Gülgûn Feyman anlatıyor: m.uzmantv.com
0
arame
(07.03.18)
Türkçe yazıldığı gibi okunmuyor diyip aykırılık peşinde koşan tipler var ya onlara kızılcık sopasıyla girişeceksin. Ulan adamların yazılışı aynı, fiil ya da isim olmasına göre farklı telaffuz edilen kelimeleri var, telaffuzunu daha önceden duymadıysan hayatta doğru telaffuzu tahmin edemezsin, entelimiz bir kaç istisna öğrenmiş, çıkıntılık yapacak diye yok türkçe yazıldığı gibi okunmuyor ya diyor
0
speedy
(07.03.18)
Yazıldığı gibi okumak diye bir şey yok ki. Her harf sembolü her dilde kendine özgü bir ses ile ifade edilir. Akademik olarak dil eğitimi alanlar bilir bunu. Veya doğru ses/iletişim eğitimi de aynı şekilde.

Örneğin a sembolü Türkçe'de ağ şeklinde ifade edilirken ingilizcede ey şeklinde. Ä derken duyduğumuz ses ey derken duyulan sesden farklı. Ama bize ağ doğru ey yanlış gibi geliyor.
0
emfuzi
(07.03.18)
emfuzi + 1

bir de şu var ki, kullandığımız her sesin alfabemizde karşılığı yok.

örneğin kapalı e ve nazal n sözlü dilimizde var ama yazı dilimize dahil edilmemiş.
0
wilhelmwasmuss
(07.03.18)
Türkçe bilen biri ilk kez karşılaştığı bir kelimeyi telaffuz etmekte zorluk çekmiyor çünkü teleffuz kuralları oldukça tekdüze. İngilizcede ise farklı harf kombinasyonları çok farklı şekillerde telaffuz edilebiliyor. Mesela one ve van kelimelerinde hiç ortak harf olmamasına rağmen telaffuzları aynı. Mümkün değil ama anadili İngilizce olan birisi hayatında one kelimesiyle karşılaşmamışsa one'ı van şeklinde okuması imkansız. Türkçede ise ilk kez karşılaştığımız kelimeleri genellikle hatasız telaffuz edebiliyoruz.
0
hohoho
(07.03.18)
Türkçe birkaç istisna dışında yazıldığı gibi okunur. O uzman tv videosunu yillar once izlemiştim aşırı saçma örnekler vardı günlük hayatta asla o şekilde okunmayan, hatta sonra trt spikerlerine özel olarak dikkat ettim hiçbiri ordaki gibi okumuyordu.

İngilizce'de alfabede a ey diye okunmasina rağmen sözcüklerde ey diye geçmiyor, duruma gore bizdeki a gibi duruma göre e gibi oluyor. C si diye okunuyor ama k de olabiliyor. Bunun gibi pek çok harf var. Ama Türkçede her harf her defasında aynı şekilde okunuyor.
0
nundu
(08.03.18)
Arkadasim Tukce yazildigi gibi okunan bir degilir bir sefer. Yazildigi gibi okundan dil yeryuzunde yoktur bu iki.
Yazildigi gibi okunan tek dil Latincedir o da olu bir dildir. Yani yazildigi gibi okunan/okunmayan tartismasi anlamsiz.
Uzman tv videosu nedir bilmiyorum da yazildigi gibi okunan dil degil Yazildigi gibi okunan dil olmaya epey yakin diyebiliriz en fazla.
0
stavro
(08.03.18)
Türkçe yazıldığı gibi okunmaz diyenler, abi-ağabey(ki böyle yazan kimse kalmadı), yapıcam-yapacağım dışında örnek verir misiniz? o videodaki değil-diil ya da sonra-soora gibi uydurma şeylerle gelmeyin ama, diil ne yahu, biri bana öyle diil dese ciddiye almam kendisini.

ki bunlar yazıldığı gibi okunmaz savına destek de değil çünkü sadece diksiyon kuralları. yoksa nice yazdığımız zaman sözcükteki harflerin alfabe seslerinin aynılarını çıkartıyoruz n i c e olarak. gidip nays diye okuyarak sözcüğü değiştirmiyoruz. yapacağım yazıp yapıcam dediğimizde de sadece okuduğumuz sözcük değişiyor sözcüğü nasıl okuduğumuz değil.

edit: eksisozluk.com mesela şuradaki açıklamalardan yazıldığı gibi okunur diyenlerin açıklamaları çok daha mantıklı. telaffuzu istediğiniz gibi yapabilirsiniz ama okunuşu fonetiktir türkçenin.
0
nundu
(08.03.18)
feyman'la dalga geçmeden evvel aldığı eğitimi falan gözetseydiniz iyi olurdu.

verdiği çoğu çekimli fiil örneğinde yaptığı telaffuza "daralma" deniyor. türkçe'de böyle bir şey var.

mesela n-b çatışması denen özellik yüzünden yazımı telaffuza uyacak şekilde değiştirip çarşanbayı çarşamba yapmışsak dilin değişme özelliğini hesaba katarak konuşmak gerektiğini, yazılı olmasa da bazı kuralları takip ettiğimizi veya kolaylığın bizi yeni kural yaratmaya ittiğini anlarız.

ben feyman'ın verdiği örneği hakikaten enerjime bağlı olarak iki türlü de kullanıyorum ve ünlü daralmasının telaffuzda bir zorunluluk olup olmadığından emin de değilim. yani gidicem yerine gideceğim dersem Türkçe'yi bozuyorsam bundan haberim yok. yani bu kural bir beklentiye dair bile olabilir, fikrim yok.

ama kurallar sürekli değişiyor. bakın mesela eski kurallara bakarsak Türkçe'de, İngiilizce'de gibi özel isimlerin yapım ve daha sonra çekim eki aldığı durumda kesme kullanılmalı. çünkü bir kategori olarak Türkçe de Türk gibi özel bir isim. Aldığı yapım eki dünyada var olan tek bir dili anlatıyor, isim hala özel. Ancak bugün bu kural değişmiş durumda.


yazıldığı gibi okuma dendiğinde, dilbilimciler falan bunun her ne kadar yanlış bir tabir olduğunu belirtseler de ben burada sıkça bahsedilen şeyi anlıyorum ve bunu şöyle özetleyebilirim:

dilin alfabesini bildikten sonra bir kelimeyi sıkıntısız okuyabilmeniz yani alfabenin sizde yarattığı telaffuz beklentisinde yanılmamanız.

belirtildiği gibi bir sesli harfin kapalı ve açık formu, kaldırdığımız şapkaların yarattığı nüansın yazımda da bir fark yaratmaması vs. dilimizi yazıldığı gibi okunan bir dil yapmaktan çıkarıyor olmakla birlikte özbeöz Türkçe kelime köklerinden bahsediyorsak bu durum aslında halen geçerli olmuş oluyor.

zaten çoğu dilin yazıldığı gibi okunur genellemesinden uzak olmasının nedeni de barındırdığı yabancı kökenli kelimeler.

car ve cat örneğindeki gibi farklı iki kelimede aynı harfle temsil edilen iki farklı sesi gittikçe daha iyi tahmin edebiliyor oluşunuz, ki ingilizce'de bu çoğu zaman mümkün, sizin heuristic olarak algıladığınız ama adını koyamadığınız bir kurala işaret ediyor. demek ki orada aslında bir kural var yani.

kelime kısa bir kelimeyse ve a'da vurgu varsa, a'dan sonra r geliyor ve kelime r veya r+ bir sessiz harf ile bitiyorsa a "al" derkenki gibi okunuyor. scar, star, smart, start, part, tart, barn, harm, arm, farm, charm, dark, stark, snark, startle, spark, chart, fart, barf, scarf, sharp vs

istisnalara örnek: a'dan önce w gelmesi warm, swarm, swart, warn, warp vs (ama mesela swat bir acronym olarak sıwat olarak okunuyor)

ama a'dan önce sesli harf gelirse okumanın değişmesi istisna değil kural gibi. genelde değişiyor zira. fear, liar vs

ancak kelime iki heceliyken vurgu ilk hecedeyse okuma değişiyor:

"rampart"--> rempırt (açık e)
"standart"--> stendırt (//)

custard, haggard vs...

6 harf ve daha uzun kelimelerde genelde birleşik kelime veya ön ek, son ek devreye girdiğinden bunlar kuraldan muaf oluyor.

ama mesela vurgu ilk hecedeyse, yine aynı şey:

carpet, garment, harbor, harvest, harness, market, sarcastic, sardonic, ardour, ardent,arson vs...


ne zaman nasıl okunacağının tanımı da sanırım kelime kökenlerinin ait olduğu kültürlerle gelmiş.

ancak car'ı neredeyse açık e ile "ker" olarak okuyan İrlandılar, sanıyorum İskoçlar ve belki de bu yerlerden gelip yerleşmiş ve artık İngiliz sayılan çeşitli yörelerden İngiltere insanı da var. Bunlara dialekt denebilir ama orijinini nereden aldığına bakarsak kim bilir belki aslında zamanında dilalekt olan "kar" telaffuzu bugün kural olmuştur.

toparlarsam bence bu işlevsel bir tabirdir. bir dil için bu söylendiği zaman biz, alfabesini öğrendiğimizde o dilin telaffuzunun bizi tahmin açısından çok zorlamayacağınız anlarız. demek ki böyle bir şey de aslında var çünkü bu bir realite. sadece kullandığımız tabir yanlış "neredeyse yazıldığı gibi okunan" diyelim o halde, bitsin gitsin.
0
godoşu beklerken
(08.03.18)
(4)

psikolojik rahatsızlık isimleri ve farkları

silent enigma
bipolar, manik depresif, şizofren ve borderline arasındaki temel farkları özetleyebilecek var mıdır? bana hepsi benzermiş gibi geliyor, nasıl teşhis koyuyorlar, en belirgin özellikleri nedir merak ediyorum.
bipolar, manik depresif, şizofren ve borderline arasındaki temel farkları özetleyebilecek var mıdır? bana hepsi benzermiş gibi geliyor, nasıl teşhis koyuyorlar, en belirgin özellikleri nedir merak ediyorum.
0
silent enigma
(27.02.18)
Bipolar=manik depresif diye biliyorum ben.
0
viewport
(27.02.18)
yamuluyorsam düzeltirler:

şizofren (en kötüsü) : hayali sesler/görüntüler görür, gerçek sanar. örnek: tanrı bana oğlunu kurban et dedi vb..
borderline : herşeyi en uçlarda yaşama/hissetme. örnek: birini çok sever ya da çok nefret eder vb..
bipolar: bir dönem çok aktif, neşeli, diğer dönem depresif, hareketsiz olur.
0
herhaltibiliyoring
(27.02.18)
viewport +1,
herhalt+1,

şizofrenide halüsinasyon ve sanrılar var.

borderline'ı en karakterize eden şey herhalde bir uçtan diğer uca ışık hızıyla gitmesini sağlayacak kadar mod değişimlerine debep olan bozuk kimyasıdır.

hepsinde beyin kimyası farklılıkları var aslında da bunlara kişilik bozukluğu deyip duruyor cici salatalıklar. o zaman çağın hastalığı olmuyor da senin hastalığın oluyor, tek başına üstesinden gelemekle gelemezsen de tek sorumlu olarak öznefret vs negatif duygular içinde dövünmekle yükümlü oluyorsun.
0
godoşu beklerken
(27.02.18)
bipolar bozukluk= manik depresif (manik depresif diye bir hastalık yok bipolar olarak geçer). genelde iki uçlu duygu durum hali. bir anda en uçlardayken daha sonra bir anda depresif olma durumu.

şizofreni: genetik bir hastalık olarak bilinir. çaresi yoktur. ilaçlarla yavaşlatılabilir. değişik tipleri vardır. halisülasyon, katatoni vs. psikotik bir hastalıktır.

borderline: sınırda kişilik bozukluğu olarak tanımlanır.genel olarak duygularını sınırda yaşayan duygu geçişleri hızlı olan kişilik bozukluğudur.
0
mikahakkinen
(27.02.18)
(30)

afrin'de ne saçmalıyoruz?

godoşu beklerken
afrin'de suriye'ye rağmen bulunma hakkını kendimizde nasıl buluyoruz?tayyip erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'ni ne hakla egemen bir devletin topraklarına, o ülkeye ve ismini deforme ettiği başkanına yardım etmek üzere, o ülkenin ordusunun yönetimi altında işbirliği amacıyla değil de ülkenin iradesine kar
afrin'de suriye'ye rağmen bulunma hakkını kendimizde nasıl buluyoruz?


tayyip erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'ni ne hakla egemen bir devletin topraklarına, o ülkeye ve ismini deforme ettiği başkanına yardım etmek üzere, o ülkenin ordusunun yönetimi altında işbirliği amacıyla değil de ülkenin iradesine karşı gelerek sokuyor?

tabii ki kendimizi korumak istiyoruz, tabii ki topraklarımızın bölünmesine karşıyız.

ama bu başkalarının topraklarına göz diktiğimiz anlamına gelmiyor.
onların ülkelerine babamızın çiftliği gibi girebilip onları sırtlarından vurabileceğimiz anlamına da gelmiyor.



abd ile görüşüp durmak, ay beni harcama halla kullanabilirsin onursuzlukları şahsen benim vatandaş olarak boğazıma kadar geldi.

öso'yu istenilen her yerde kullanırız kaygısıyla hükümet artık her ama her açıdan biz de dahil bölgenin her insanına, yani ortadoğu'ya ve çıkarlarına aykırı davranmakta ısrar ediyor.

yok mu bu ülkede suriye'de savaşa da, kendi ülkesinin barış zart zurt denerek bölünmesine de karşı bir siyasetçi, abd'ye, ab'ye yaranmayan, doğu'nun egemen devletlerini de tanıyan, onları parçalayacak pazar olarak görmeyen, ülkesini de yönetecek bir şirket zannetmeyen bir siyasetçi?

hadi aldım yine başıma belayı ama bıktım artık ya. nedir bunlardaki beşar esat nefreti? adam çakı gibi duruyor orada, savunuyor ülkesini, aynı Atatürk'ün yaptığı gibi?

bu mu dokunuyor size? kendine saygılı, ülkesine saygılı, insanlarını da seven bir siyasetçi?

abd ile ne anlaşması yaptınız gene? utanıyorum abi sizden. hiçbir şeyden utanmadığım kadar utanıyorum. artık sadece iktidardan bahsetmiyorum. bu halktan da bahsediyorum. kimseden ses çıkmıyor : (((((((((((((((


EDİT: Bu öfkeli soru dünyaya dağılan "Suriye Ordusu'nu Afrin'de vurduğumuz" yönündeki, şimdi YPG vs provokasyonu olduğu söylenen yalan olma ihtimali yüksek haber yüzünden burada var.

Konuyla ilgili önceki cevaplarımı bilenler sadece bizim değil, sömürü tehlikesi altındaki her ülkenin egemenlik haklarını şiddetle savunduğumu bilir. Yani TSK'nın Suriye'de olması bana dokunmuyor. Suriye Ordusu ise çok başka. Anlatmaya çalıştım ama insanlar okumadan cevaplıyorlar, edit farz oldu.
0
godoşu beklerken
(20.02.18)
türkiye o izni SAA'yı çiğnememek kaydıyla aldı ama.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
Halk sindirilmiş durumda, sesini çıkardığı anda vatan haini ilan ediliyor o nedenle kimsenin sesini çıkarmaması normal. Onun dışında Türkiye Suriye'ye girerken Rusya'dan izin aldı o nedenle girebildi, yoksa zaten giremezdi, bunun için nasıl anlaşmalar yapıldı bilmiyorum, zaten bu olay için savaş değil de bölgedeki terörist yapılanmalarına karşı bir harekat diye yumuşatıldı olay, durum böyle biraz.
0
angelus
(20.02.18)
attila insanlar ölürken espri yapmaya devam et, evrim senin genlerini doğruluyor, ghaklısın aynı bir tek hüceliyi de galip kıldığı gibi bu adaptasyon savaşında.

"tomom" ay ne şirinsiniz allahın cezaları.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
kimsenin toprağına göz diktiğimiz yok. sınır güvenliğimizi sağlamamız gerekiyordu. Dibimizde kürdistan kurulmasına izin verecek değiliz. Muhalefet olmanın da bir sınırı var. Akp'ye bir kere bile oy atmadım ancak bu politikada erdoğan'ın yanındayım.
0
kompisko
(20.02.18)
Sınırımızda devlet kurma derdine düştüler, topraklarımıza bomba düşüyor siz ne işimiz var orda diyosunuz:) hadi kardeşim yallah afrine orda savun topraklarını.
0
England
(20.02.18)
ırak'ın kuzeyi gibi olmasın suriye'nin kuzeyi diye saçmalıyoruz!

esad çakı gibi duruyor orada, ülkesini koruyor aynı Atatürk gibi mi :)) ülkede bilmem kırk türlü grup, millet, ülke var ve bunu diyorsun.

utan diyeceğim ama yok, nafiledir.
0
attila
(20.02.18)
öncelikle hükümet yanlısı değilim çoğu siyasetini de doğru bulmuyorum ancak bakış açını yanlış buluyorum. Terör dış kaynaklarca besleniyor bu gerçek, bu desteği insanlıkla güzel sözle kırmak bu noktadan sonra mümkün değil, adam silahlanıp gelip beşiktaş'ta, havalimanında bomba patlatıyor hepimizin ailesinden insanlar ölüyor, çoğu terör örgütünün kaynakları yuvaları belli bunları bertaraf etmezsek daha büyükleri ile mücadele etmek zorunda kalacağız.

Bu sebeple afrine yapılan operasyonu ben geç kalmış bir hareket olarak görüyorum. Hatta aynı hareket kuzey ırakta pkk kamplarına da uygulanmalı diye düşünüyorum.
0
basond
(20.02.18)
attila, tc'de de kırk türlü grup vardı ama yine de istiklal savaşımızı verdik.

mesele, olay bu zaten. suriye ise bu mirası bizden daha iyi devraldığını gösterdi.

utanması gereken sensin ama farkında bile değilsin.



diğer herkese:

bugüne kadar ki her türkiye girişimi suriye'de rusya'nın da aracılığıyla denetim altındaydı.

abd'yle görüştükten sonra eset eset diye gezindiklerinde ortada başka bir numara döndüğü ihtimalini göz önüne almanız gerekir.

yoksa bu muhabbeti herkes tersine konuşuyorken yapan bendim zaten merak etmeyin. rus haberlerini takip ediyorum zira, o jeti bunlar vurmadı diyen de bendim mesela, darbe girişimi sahne değil diyen de bendim.

lütfen dikkatli okuyun ve anlattığınız şeyleri zaten hesaba kattığımı görün. onu gördükten sonra "sana katılmıyorum bence durum aynı ilerliyor" derseniz anlarım. belki anlaşmayız ama cevap vermiş olursunuz.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
Afrin mafrin umurumda değil de yahu Suriye de adam olsun da sokmasın başka ülkeyi o zaman, bu işler böyledir. Şimdi diyelim bizim canımız Yunanistan'a girmek istedi, girebilir miyiz? Giremeyiz. Suriye'ye niye girebiliyoruz? Çünkü ülke mülke yok ortalıkta, güçlü değilsen girerler de dalarlar da.
0
i was made for you
(20.02.18)
kompisko ben senin aklının almayacağı kadar vatanı sevmesini bilen biriyim hiç merak etme. kendi vatanımı sevdiğim için suriye'yi de sevebiliyorum. emperyalistlere karşı savaşan her ülkeye sempati falan duyabiliyorum. çalış üzerine bence. oldu mu kompişko.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
@doxanikee, senin suriye'de olmamızı beğenmeme sebebin nedir peki, kürtçü olman dışında? gerçekten merak ettiğim için soruyorum. niye girmemeliyiz yani, güneydoğu sınırı hallaç pamuğuna dönüp de bütün teröristler istedikleri gibi girebilsinler ve hatta abd destekli ülke kursunlar, sivil-asker demeden binlerce türkü öldürüp başımıza bela olsunlar diye mi?

"hayır ben türkiye cumhuriyetini ve bu ülkenin insanlarını düşünüyorum, bu yüzden yanlış diyorum" diyorsan fikirlerini paylaş lütfen, gerçekten dinlemek isterim çünkü. farklı bir bakış açısı.
0
der meister
(20.02.18)
Suriye kendi topraklarini koruyamadigi icin olabilir mi? Elin amerikalisi, rusu bile kaygi duyuyor gidisattan mudahale ediyor. Sen en buyuk dusmanin pkk ypg ye sinirina kadar müsaade edersen bi 5-10 sene sonra guclenirler kafana roketi yersin.
0
imelih
(20.02.18)
92, ben o ulusalcı tiplerdenim, görüşlerine de aşinayım, hiçbirine de katılmıyorum.

benim derdim kendi ülkemin toprak bütünlüğünü önemsediğim kadar suriye'ninkini de, her devletinkini de önemsemek.

ben ülkeme ne olmasını istemiyorsam, başkasına da olmasını istemiyorum ve toplumumuzda bu vicdanın olmayışını yadırgıyorum.

yoksa maalesef, kürtleri temsil ettikleri iddiasıyla kukla ülkenin sermayedarları olmayı planlayan abd silahları ve armalarıyla biji obama diye dolaşırken, ışid'in kırım yaparak boşalttığı yere, zımni anlaşma içerisinde demografi değiştirmek için dolduran bütün bunları yaparken che guevara ayaklarında cemo söyleyen tipleri insan yerine bile koymuyorum.

onlar ortadoğunun lanetidir. üç otuz paraya ortadoğunun rönesansını satan adamlardır. yüzyılalrdır böyle.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
esad'a öyle hitap edebilmek için gerçek bir abd sevici olmak lazım. israil sevici. istediğini sev de ben de istediğimi sevmeyeyim.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
ayrı ayrı cevap vermediğim arkadaşlara sorum şu: bu sefer ki girişimde fırat kalkanı'ndan farklı olarak başka -alttan alta- ilerleyen gizli bir gündem sezip sezmediğiniz?

ben bu sefer korktum. öncekilerde korkmamam için her sebep avrdı. ama bus efer alarm oldum.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
@imelih, suriye'ye suriye topraklarını korumak için giriyoruz. bu gülünç bile değil acınılası düzeyde facia bir şey. üstte bahsettiğim zırvalıklardan bile zavallıca.
0
doxanikee
(20.02.18)
sınır güvenliği tehlikeye girerse yunanistan'a da gireriz. zamanında kıbrıs'a nasıl girdiysek her yere gireriz. sizin gibilere rağmen hem de. bu ülkeyi küçümseme huyu da yeni peydah oldus anki emperyalist devletmişiz gibi. demek ki 1936'da yaşasaydınız ne gerek var canım hatay suriye'nindir onlarda kalsın diyecektiniz. babadan oğula nesil bunlar dedikleri bu olsa gerek.
0
kompisko
(20.02.18)
kompişko neyi anlamıyorsun biraderim sen? benim gibiler ne demek ya?

ben bu seferki giriş diğerleri gibi değil, diyorum. bir şey biliyorsan onu söyle, tüm dikkatimi vererek okuyacağım.

bu sefer işin içersinde abd ile anlaşmış olma ihtimali var. yani kendimizi korumakla kalsak tamam ama başka bir ülkeyi parçalama eylemi söz konusu olabilir.


çünkü suriye ordusu'nun ta kendisini vurduğumuz söyleniyor. bu farkı anlayabiliyor musun?


haber kaynağı olarak yalanlayan bir şey varsa inan bana içten bir gönül rahatlaması umarak okuyacağım.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
bu bir ajan provokasyon haberiyse bu arada, o zaman uluslararası şekilde başarılı olmuş bir haber denebilir.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
bana vatan haini diyenlerinin alnını karışlarım, provokasyon yapmayın.

haber SURİYE ORDUSUNUN VURULDUĞU yönünde.

ne sınır koruması ya? haber yalansa yalan deyin de bana sakın yafta yapıştırmaya kalkmayın. kimsiniz lan siz?

yurtta sulh cihanda sulh ne demek süşündünüz mü, the right to sovereignty ne demek biliyonuz mu? nesiniz lan siz? aaaaaaa
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
HAH alın şimdi haber geldi:

"halep'ten gelen terör unsurlarının REJIM BAYRAĞI çektiği" düşünülüyor.

oldu mu?

yani bu son haber doğrusysa bizim askerlerimizin hepsi Esad'a çatmadıkları için kiminize göre vatan haini. abi nasıl insanlarsınız ya.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
bu harekata karşı çıkanlar yarın ülkeye sınır ötesinden saldırı olduğunda 'devlet nerede' diye bağırmaya başlayacak ama -teröristte insandır diyen- aynı kitledir. hiçbir şeyi beğenmeyen, memnun olmayan; pkk tarafından güdülen kitle tam bu kitledir. kötü huyludur.
0
attila
(20.02.18)
Hiçbir güç beni rte'nin bu operasyonda sınır güvenliği denen, 10 küsür yıldır folloş olmuş, folloş okurken kimsenin sesini çıkartmadığı, yol geçen hanına izin verilmiş bu tabiri ilk plana koyduğuna inandıramaz. Yahu bu adam dış politikada bu ülkenin yararına ne yapmış? Hangi askeri müdahale ülkenin lehine sonuçlanmış ki bu seferkinden umutlusunuz?

3-5 teröristi vurup milliyetçi gruba gaz vermekten başka hiçbir stratejik artısı olmayan bu eylemi desteklemek için çok naif olmak lazım. Afrin'i teröristlerden "temizleyince" terör sorunu çözülecek mi, cidden inanıyor musunuz buna?
Yapılacak ilk hamle bu mu yani?

Kanayan parmağa kan dursun diye tütün basmak gibi. Kan durur belki ama o yaranın mikrop kapması, sonrasında tütünün temizlenmesi gibi işi daha zahmetli hale getirecek. Sorsan mehmetçik de mehmetçik, bu kadar kolay mı askeri ölüme göndermek. Savaş karşıtlığı değil bu, ülkeyi kafasına göre yönetenlerin karşısında durmak.
0
Bruce
(20.02.18)
attila beni konuşturtuyorsun.

sen bana 2007'de pkk ile oslo'da gizli anlaşma imzalayanın kim olduğunu bir söyle, ben de sana vatan öyle sevilmez böyle sevilir demek zorunda kalmayayım.

kim diyarbakır'ı star yapmaktan, eşbaşkan olmaktan bahsetti?

insanlara sonsuz kere kandırılma hakkı tanıdığınızda ülke mi sevmiş oluyorsunuz?


bizim Afrin'deki faaliyetimiz Suriye'ye rağmen olmamalı. Suriye ile beraber olmalı.

yoksa bir gün Suriye de bize rağmen davranır.


bakın ilk haber doğruysa biz suriye'yi sırttan bıçaklamış oluyoruz.
eğer provokasyon ve yalan bir haber olduğu doğruysa, biz suriye ile beraber ordayız demektir, sorun yok.

bu nüansları önemsemeye başlasanız iyi olacak çünkü bunlar nüans bile değil dev çizgilerle ayrılan, farklı niyetler belirten durumlar.

kendini koruymakla işgalcilik arasındaki fark öyle dev bir fark ve ben haklıyım ki bunun provokasyon olduğu haberlerini veriyorlar şimdi. sizin gibi gazlamacıların aslında kim olduklarını bazen merak etmiyor değilim.

mesela ben ortalığı bölmek isteyen biri olsam aynı ülke korumayı senin yaptığın gibi başka ülkeyi parçalamaya falan eşitler ve millete tiksinti saçarım. ayrılıkçı bir troll olarak işimi tam manasıyla yapmış olurum.

hani 70lerdeki sözümona ülkücü ajanlar gibi. sonra yaşar okuyan 2000lerde gelir günah çıkarır falan. zamanında böyle trollere inanmıştır çünkü.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
@Bruce+1
0
Amaranta ursula
(20.02.18)
Aslında Fırat Kalanından bağımsız düşünmemek lazım bunu. Hala Fırat'ın batısındaki oluşumlara müdahale ediliyor. Menbiç de keza öyle. Henüz oraya müdahale olmamış olması, olmayacağı anlamına gelmiyor. Kaldı ki burayla da kalmayıp, Fırat'ın doğusu da var daha. Kuzey Irak'ta yapılan hata Suriye'de yapılmamalı.

Bir başka devletin topraklarına, o ülke askeri dışında bir birlik ile operasyon düzenlemek kağıt üzerinde gözüktüğünden çok farklı bir eylem. Öncelikle müdahaleyi birlikte gerçekleştirdiğin birlik, yerel. Yani yabancı bir unsur ile işgal değil, yerel halka destek. Haline eğer işin bitince çıkarsan, ister iç savaş çıkarmak de ister terör de işgal kategorisine girmiyor. Ne olarak tanımlanacağı ise nasıl sonuçlanacağına bağlı. Tarihi kazananlar yazar. Atatürk başarısız olsaydı, Mustafa Kemal isyanı adıyla o tarihi işleyip, dahili bedhah olarak anlatacaktık.

Bir diğer konu ise müdahale ettiğin grupların Suriye devletine bağlı olmaması ve asker yığdığın bölgelerin Suriye kontrolünde olmaması. Durumu meşrulaştıran bu. Mesela bundan yıllar önce yine PKK Suriye'de yapılanma içinde ve Türkiye'ye saldırılar düzenliyorken, Abdullah Öcalan orada gizleniyorken yine aynı şekilde girmek istesen, aynı şekilde güçlü elin olmazdı. Çünkü aynı örgüt, aynı yerden saldırıyor olsa da o yer, o sırada bahsettiğin egemen devletin hakimiyeti altında. Yaptığın müdahale Suriye devleti ve ordusu ile koalisyon içinde olmazsa savaş oluyor. ABD ya da Rusya değilsen paçanı kurtarabileceğin bir şey değil o. Tabii o da çok karşı çıktığım bir şey değil. Benim ve vatandaşımın güvenliği, tehlikeyi engelleyemen ya da engellemeyen ülkenin egemenlik haklarından daha önemli. Örnek vereceksek Kıbrıs harekatı.

Şu harekatı Suriye ile ortak yürütüyor olmak daha mantıklı geliyor ilk bakışta. Eğer yanlış anlamadıysam, senin de takıldığın operasyonun yapılması değil, öso ile yapılması. O da şurada sorum teşkil ediyor. ABD ve Avrupa ülkeleri genel olarak Esad'ın zamanının dolduğu kanaatindeler. İŞİD'e yönelik ortak bir harekat var ama bu sorun ortadan kalkınca, Esad da gitmeli diye düşünülüyor. Rusya sadece Esad'a yakın duruyor diyebiliriz onun da yakınlığı tartışılır. Türkiye de gerek küresel politikalar gerek Esad'ın YPG/PYD ile olan tutumu gerekse mezhepsel sorunlar var o sorunlara bağlı sorunlar sebebiyle Esad ile aynı safta değil. Haliyle ortak operasyon güdülmüyor. Muhtemelen Esad devrilmiş ve yerine Türkiye'yi de (öncelikle ABD ve Avrupayı tabii ki) tatmin edecek biri gelmiş olsaydı, şu an aynı harekatın Suriye ordusu ile birlikte yapıldığını izliyor olacaktık.

Ayrıca muhalif olmak salt düşmanlık yapmak demek değil. Deniz Baykal stili hükümetin Her ak dediğine kara demek ya da AKP stili ile muhalefetin her an dediğine kara demek akik bir ülke yönetim sistemi değildir. Çok saçma beklentileriniz var. Bir diğer şeye de ülke içini temizleyip, sonra dışına bakma isteğine yönelik olarak değinmek istiyorum. Sivrisinek problemini sivrisinekleri öldürerek değil, bataklığı kurutarak çözersin. Sen istersen 1 milyon sivri sinek öldür, evin tertemiz olsun. Yandaki bataklığı kurutmazsan, 1 ay sonra bir 1 milyon daha öldürmen gerekir.

"RTE'nin ülkeye ne faydası oldu, o zaman sorgusuz sualsiz buna da tamamen karşı çıkalım" bakışı da komik. Yani bu bir argüman olmamalı. Bu bir fikir, bakış açısı sadece. "İnsanların dişleri var, kedilerin de dişleri var. O zaman insanlar kedi." demek ile aynı felsefik derinliğe sahip. Evet ben de RTE'nin ülkeye faydası olmadığını, hatta ülke itibarını ve dış politikasını Bu hale düşürmeseydi şu operasyona belki ihtiyaç duymayacağımızı ya da duysak da farklı şekilde gerçekleştiriyor olacağımızı düşünüyorum ama Suriye'deki operasyona yönelik bakışım bundan ibaret değil. Yukarıda yazdım mesela bazı fikirlerimi ve sebepleri. 3 5 milliyetçi gazı almak ya da 2 3 oy almak için sınır dışına, ABD ve Rusya'nın arasına ordu sokup elini kolunu sallayarak keyfi operasyon yapabileceğimizi düşünmek işe bambaşka bir şey. Merak etmeyin o kadar güçlü değiliz. Zaten kafamıza göre öyle operasyon yapabilecek kadar güçlenseydik bu 15 yılda, ne kadar başarısız dış politikamızın olduğuna dert yanmak yerine, ders veriyorduk.
0
nawar
(20.02.18)
Nawar, bataklık tam olarak afrin mi? Değilse başka hangi kentlere girilmesi lazım? Türkiye'nin o bataklığı askeri operasyonlar ile temizlemesi mümkün mü? Eğer o gücü varsa bile o bölgedeki teröristlerin tamamını öldürmek için sırf yerel yönetim kuvvetsiz diye o bölgelere operasyon yapmasının politik açıdan faydalı olacağını düşünüyor musun? Tüm bunların tamamen Türkiye'nin kontrolünde yapılabileceğinden emin misin?

Tayyip'e güvenmemek çok net bir argüman, hatta en temel argüman. Yapılan eylemi tamamen meşru olsa bile desteklemem çünkü ilk bakışta ülkeye faydası görünse bile eminimdir ki o fayda sayesinde bu adam güçlenecek ve fırsatı kendi için kullanacak. Bunun gibi normal şartlarda ülke için faydalı olabilecek bir sürü fırsat tayyip tarafından suistimal edilmiş, neticede ülkenin zararına sonuçlar doğmuştur. Bu seferkinin de farklı olabilmesi için hiçbir sebep göremiyorum.
0
Bruce
(20.02.18)
@nawar: ya ilginç şekilde yaptığım ayrıma dikkat eden çok az insandan birisiniz ama o zaman da son iki paragrafı yazmanıza gerek duymanız için ne yapmış olduğumu sorguluyorum.

"Yaptığın müdahale Suriye devleti ve ordusu ile koalisyon içinde olmazsa savaş oluyor."

Bu söylediğiniz benim bütün soruma temel olan kabuldür zaten.

Fırat Kalkanı'nın devamı gibi gördüğüm bir operasyon için bugün bir-iki saat evvel yapılan ve dünyaya servis edilen provokatif haberi sanırım fark etmediniz.

Ben normalde bu haberleri yemem ve önce bir beklerim. Ama Suriye Ordusu da bölgede hakikaten bulunduğundan bizimkilerin Suriye Ordusu'na saldırdığı haberi epey gerçekçi göründü.


Ama bakın mesele şu. Sonuç itibariyle pratikte şu an için bir değeri kalmasa da ilerisi için alarm edici cevaplar almş oldum.

Sizin yazdığınıza gelince. Konjonktür çözümlemenize yarı yarıya katılmıyorum:


Sadece Esad değil, Türkiye'nin doğusunda olup Avrasya Paktı vb. örgütlenmelere dahil olan hiçbir ülke Beşar Esad karşıtı değil.

Bu gördüğünüz ABD'nin süregelen anti-Baas operasyonlarından sadece bir tanesi.

Esad'ın diktatör olduğu hikayesi ise daha önce başka isimler için duyduğumuz aynı yalanın lacivertleri içinde bir ton yalnızca.

Buna katılın katılmayın, sonuç olarak kendi bütünlüğünü isteyen bir TC Beşar Esad ile, sandığınızın aksine, anlaşmak zorunda.

Çünkü kaçırdığınızı düşündüğüm nokta şu: Zaten bu bir yeniden hizalanma savaşına dönüştü.

Rusya, Çin, Suriye, İran ve artık içine Almanya'nın da kısmen bile olsa katıldığı ülkeler, çoğu eski Bağımsızlıkçılar harekerine ait Asya ülkesi Esad'ın yanında ve Atlantik'in karşısında.

Zamanı gelince bizden atmamızı bekledikleri diğer adım NATO'dan çıkmamız. Doğru bir zamanlama ile yaparsak harika olacak zaten.

Yani TC ittifakları değiştiriyor şu sırada ve bu tarz dezenformasyonlar yüzünden durum gizli bir gündemimiz varmış gibi okunuyor ve zaten haber doğru olsaydı durum aynen bu manaya gelecekti.

Kürtçülerin faşo demeye bayıldığı ulusalcı bir şahıs olan ben kendi insanıma eylemlerin diplomatik düzeyde ifade ettikleri farklılıkları anlatmaya çalışırken bu kadar düşman gibi algılanmamalı, bu kadar zorlanmamalıydım.

Olabilir. Ancak Esad'ın gitmesi savaşı ABD ve İsrail tarafının alması demek. Bu alttan alta üçüncü dünya savaşının ta kendisi zaten. BM'den IMF'ye, AB'ye bütün ittifakların ve kurumların bir Asya karşılığı oluşturulmakta.Sanıyor musunuz ki bu ittifakın bir de ordusu olmayacak, NATO gibi?

Bir kuklalıktan diğerine koşmaktansa, aksine, yeniden bağımsızlığımızı elde etmenin bir fırsatı doğmakta. Yalnız bu fırsat komuşu ülkelerle çıkar ittifakları kurmaktan ve sınırlara saygı duymaktan geçiyor.


Yunanistan'dan bahsediliyor ya. Burada bunun reklamını yapan adamlar o adaları gidip tek tek verenler zaten. Biz aslında başımıza ördükleri bu çorabın onda birini geri söktükleri, onu da kendi çıkarları adına yaptıkları için bu adamlara müteşekkir olmamalıyız. Bu bir yana, ben elbette söz konusu kişi Erdoğan bile olsa kendi ülkesini koruyan insanı desteklerim ama bu doğru bir şekilde olmak zorunda.

Ben dayanamadığım bir insanı böyle savunmak zorunda kaldım zaten. Darbe girişimi sırasında bana AKP'li muamelesi yapan vardı, örneğin. Yahut iç politikasını desteklemesem de Suriye'de iyi gidiyor dediğim olmuştur.

Ancak ABD ile görüşmeden sonra Eset Eset diye çıktığı zaman siz artık bunun ancak birkaç anlama gelebileceğini anlıyorsunuz.

Sizin anlayacağınız şu an Suriye'de doğru yaptığı şeyler varsa istediği için değil, köşeye sıkıştığı için. İşte acıklı gerçek bu. Şu an bu ülkenin şansı yaver gidiyor yani, yoksa gerçek bir sahip çıkanı kesinlikle yok. Zira meclisteki her ama her parti başkanı bu oyunun içinde. Slotlar muhalif görünümlü olup muhalif olmayan (kastım salt hükümet değil, 1950'den beri hizmet ettiğimiz ülkeler) adamlarca işgal altında.

Burada kaçan şey bir farkındalık momentumu. Suriye'de durum haberdeki gibi olsaydı, halkın Kuvayi Milliye reflekslerinin çok yıpranmış olduğuna delalet olacaktı bu. Benim öfkemin, korkumun altında yatan şey bu. Çünkü biz Suriye ile itediğimiz kadar reddedelim, aynı toprağın ülkesiyiz ve bir anlamda kader ortağıyız ve aynı bağımsızlık hareketlerine imza attık zamanında. Halkın Suriye'ye daha fazla kalıcı zarar ihtimalinden korkması lazım geliyor yani, örneğin zamanında yaptıkları gibi, oradaki camide namaz kılmak gibi korkunç fetih heyecanlarının aksine.

eklemeyi unuttum: Evet ÖSO başat güvensizlik sebebidir ama Tayyip Erdoğan'ın diplomatik görüşmelerindeki karışık sinyaller ve Esad'la uzlaşamaması asıl endişe verici unsurdur. TSK ise Suriye toprağında Suriye bize kastetmediği sürece ki etmedi, SAA yani Suriye'nin kendi ordusu ve Suriye Hükümeti süpervizörlüğü altınd aolmalıdır. Yoksa ben elbette bir vatandaş olarak güvenimi kaybederim.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
@godoşu beklerken, nick vermedim ama son iki paragraf zaten size yönelik değil. Yukarıda cevap veren başka kullanıcılara. Aslında konu şundan ibaret: "Sizin anlayacağınız şu an Suriye'de doğru yaptığı şeyler varsa istediği için değil, köşeye sıkıştığı için. ".

Türkiye tam bağımsız ve güçlü bir ülke değil. Katılıp, katılmama konusuna ve kar/fayda analizine girmeyeceğim. Taraf değiştirme Batı'dan, Doğu eksenine yönelme konusunda düşündüğünüzden çok daha kötü sonuçla ayrılırız. NATO ülkesiyiz. Ülkemizde ABD üstleri var. AB ile dirsek temasındayız. Politikalarımızın yıllardır o yönde olmasının yanı sıra, komşu ülkelerimizin de bu şekilde evrilmesine izin verdik, destek olduk.

Bu durumda tavır koyacak ya da taraf değiştirecek ne ekonomik ne de politik gücümüz var. Herhangi bir eylem yapabilmek için elimizden gelebilecek tek şey bir yandan denge politikası izlerken diğer yandan gerek yaşam standartları, gerek askeri güç olarak güçlenmek lazım. Aksi takdirde bir bakmışsın çeşitli terör örgütleri ülkemde bombalar patlatıyor ya da bir sonraki Suriye biz olmuşuz.

Bunları geçtim Rusya, İran ve Çin ile herhangi bir çatı yok altında birleşebileceğimiz. En fazla ABD kucağından kalkıp, Bu ülkelerin kucağına otururuz. Öte yandan Rusya ve İran ile sırasıyla siyasi, etnik ve dini sebepler temelli olan ayrışmalarımız varken, ABD ile ortak katıldığımız savaşlar bile var. Tabii ki ülkelerin dostları yoktur. Hepsi temelde çıkar ilişkisidir. Türkiye, ABD ve Avrupa için, Ortadoğuya kalkan ve bir üs. Hangi kart ya da koz ile o saydığın masada söz sahibi olabileceğiz ki?
0
nawar
(20.02.18)
şu ara sıra alevlendirileduran israil karşıtlığı/düşmanlığı? beyanları ortalarda savrulur durduğu dönemlerden birinde; demir-çelik fabrikasında çalışan bir arkadaşım söylemişti: "daha bugün tonlarca demir kütüğü gönderildi israil'deki falanca firmaya, ne diyo bunlar" diye. mevzu para ticaret ekonomik dengeler ilh.

ama amaç olan kısım bize herhangi bir şekilde aktarılmadığı için durum karmakarışık anlaşılmaz halde görünüyor. tak diye anlaşılabilir bir hali olduğunu söylemiyorum ama demek istediğim haberimiz olmayan ve bize bilhassa bize tek bir bilgi kırıntısı dahi sızdırılmayan tarafları da var bu işlerin.

kendimce bir kısmını da söylemeye çalışayım, geçen sene suriye sınırında askerdim, ve diğer taraflarını bırakırsak sadece sınır güvenliğini sağlamak amacıyla türkiye'nin buna mecbur kaldığını rahatlıkla söyleyebilirim.

yani bir olay, ya da böyle bir olay, öncesiyle etraflıca ele alınmalı derim ben ama biz sen ben o; o verilere erişemiyoruz. benim tek diyebileceğim, her ne kadar söylenileduran böyle olmasa da; türkiye afrin'e mecbur kaldığı/bırakıldığı için müdahale etti ediyor. mecburiyet kısmı, önceki siyasi hamlelerden kaynaklanıyor diye düşünüyorum ben. bir nevi tutarlı olma kaygısı.

ek olarak da bir alıntı yapayım meçhul:
- savaşta önce gerçekler ölür.
0
dafaisss
(21.02.18)
(16)

bu kez sorum korku filmi fedailerine

kurmalifare
sizi etkileyen underrated dediğiniz korku filmleri önerir misiniz gece arkadaşımla izleyecek film arayışındayız
sizi etkileyen underrated dediğiniz korku filmleri önerir misiniz
gece arkadaşımla izleyecek film arayışındayız
0
kurmalifare
(10.02.18)
The vvitch
0
uyusam iyi olur
(10.02.18)
İt follows
0
EasyTiger
(10.02.18)
begotten aslında kült film ama türkiye için underrated kalmış olabilir, izlemediyseniz bakın derim.

edit: the vvitch +1
0
dedimmidemedimmi
(10.02.18)
frailty (2001)
www.imdb.com

tahminen 12-13 yaşında bu filmi izlemiş ve o kadar etkilenmiştim ki 30 yaşına gelmeme rağmen bir daha korku filmi izle(ye)medim. haftalarca aklımdan çıkaramamıştım filmi.
0
japon askeri
(10.02.18)
lake mungo
0
tepedeki psychedelic adam
(10.02.18)
witch gayet güzel ama bu kadar kişi yazdığına göre o kadar underrated değilmiş demek ki.
bu yazacaklarım başta underrated kuralına uyanlar, yoksa muhteşem filmler değiller.
aralarında en iyisi bu.
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
0
Bruce
(10.02.18)
Oculus ve as above so below +1
0
EasyTiger
(10.02.18)
gok-seung + milyon

as above so below +1

underrated değil ama kokuhaku

shion sono filmlerinin önemli bir kısmı mesela suicide club ve noriko's dinner table galiba (yalnız ya seversin ya nefret edersin, miike için de geçerli)

çoğu takeshi miike filmi

the invitation
0
godoşu beklerken
(10.02.18)
daha çok gerilim ama hakkında konuşanı pek duymadım: ils.
0
sanat guresi
(11.02.18)
Darkness. Anna paquin oynuyordu sanırım. Güzel tırsmıştım.
Son dönemlerde de insidious, sinister ve the conjuring güzel filmler.
Bunlaın yanında the objective filmi de ilginç ve korkutucu.
0
cloudybloody
(11.02.18)
@sanat guresi haklısın. Ils gayet iyi bir film. yanına frontier(s)'i ekliyorum.
0
EasyTiger
(14.02.18)
Polanski´nin Repulsion ve The Tenant filmleri cok iyi filmler ama sadece Rosemary´s Baby ünlü. Spurlos fazlasiyla underrated. Housebound yeni yeni bilinmeye baslaniyor, o da cok iyi film.
0
buf-e kür
(14.02.18)
repulsion ve tenant benim favori filmlerinden ama korkudan çok gerilim demek lazım bence.
bi de diğer filmin tam adı spoorloos, aranıp bulunamaması ihtimaline karşı yazmak istedim. bunu biliyorum ama izlemedim henüz.
0
tepedeki psychedelic adam
(14.02.18)
session 9.
0
sanat guresi
(17.02.18)
1408
0
harvey
(17.02.18)
buf-e kür +1

özellikle tenant belki de izlediğim en iyi birkaç korku filminden biridir. hatta bence rosemary's den iyidir.
0
EasyTiger
(18.02.18)
(15)

''ülkenin bölünmesini istemek'' suç mudur?

error522
böyle bir cümleyi kurmak legal midir?ya da bu cümle nasıl dile getirilirse suç olmaz?mesela ''ülkenin bölünmesi gerektiğini düşünüyorum'' demek ''ülke bölünecek'' demek ''ülke bölünmelidir'' demek bunlardan hangileri suçtur. ''ülkenin bölünmesini istiyorum'' demek suç mudur?sadece benim yazdıklarıma
böyle bir cümleyi kurmak legal midir?

ya da bu cümle nasıl dile getirilirse suç olmaz?

mesela ''ülkenin bölünmesi gerektiğini düşünüyorum'' demek ''ülke bölünecek'' demek ''ülke bölünmelidir'' demek bunlardan hangileri suçtur. ''ülkenin bölünmesini istiyorum'' demek suç mudur?

sadece benim yazdıklarıma bağlı kalınmasın. yukarıda yazdıklarımın hepsi birer örnek. özellikle bu cümleleri merak ediyor değilim konunun kendisini merak ediyorum.
0
error522
(10.02.18)
Değilse de bunu söyleyen iyi bir sürünmeli karakollarda adliyelerde. Yakınında özel harekat merkezi falan yok mu? Git sor istersen. Onlar nasıl bölünemeyeceğini anlatırlar.
0
1adam
(10.02.18)
olmamalı ama suç. hele ohal varken.
0
sir gawain
(10.02.18)
Tarihte bunun suç kabul edildiği ve edilmediği durumlar olduğundan bunun cevabının aslında çoğu durumda olduğu gibi "sahip olunan güç" ile alakalı olduğunu düşünüyorum.

Güçlüyseniz,bu, ülkenizin bölünmesinin sadece yargı ve yasama ile değil yürütme ile de garantiye alınacağı şekilde, yürütmenin aksi hallerde yargılanmak suretiyle suçlu bulunabileceği veya ehliyetinizin alınması gibisinden bir tür cezai yaptırımı olabilecek bir eylem.

Güçlü değilseniz yasanıza rağmen bunun konusu ettirilir ve federasyonlar tartışılmaya başlanır. Bir federasyonu oluşturma iradesi ülke içerisinden geliyorsa bu genelde sömürgecilik dönemini sömüren tarafta yer alarak atlatmış ve size yaşatmadığı rönesansı, reformu kendisi yaşadığından temel haklarına el sürdürmemeyi iyi öğrenmiş bir devletten bahsettiğimiz anlamına gelir.

Belki ülkenin bölünmesini gerektiğini düşünmeniz ile ülkenin bölünmesini istemeniz, bunlarıı sesli ifade ettiğiniz noktada, içerdikleri ve pratik edilmesini önerdikleri inisiyatifin derecesi anlamında sergiledikleri nüans dolayısıyla potansiyel tehlike addedilmeleri söz konusu olduğunda farklı değerlendirilen yargılardır. Bilmiyorum.

Ancak neyin suç olduğu ülkede kimin güç sahibi olduğuna bağlı. Bunun örneklerini her zaman görüyoruz aslında ülkeler üstü BM gibi yapılanmalarda da görüyoruz.

Oylamalarda G8'den 6-7 ülkenin onaylamadığı bir öneriyi ABD uyguladığı zaman ya da varolan yasamıza göre TC içerisinde aslında hükümetler ardı sıra ve günbegün suç işlerken siz bir vatandaş olarak güç sahibi yönetime payanda olacak sözleri sarf ettiğiniz zaman adınıza şikayette bulunulsa bile ya işleme sokulmuyor, ya sizi şikayet eden ettiğine pişman ediliyor, ya da göstermelik bir ceza alıp gizlice tahliye ediliyorsunuz.

Ya da aslında siz ülkedeki mevcut muktedir gücün çıkarlarına karşı söylemlerde bulunuyorsunuz ancak söylemleriniz halkın da çıkarlarının aleyhine. Bu noktada ceza almıyorsanız siz dış bir kuvvet kaynağının baskı noktalarından birisiniz. Yani güçlü değilseniz de güçlü olanın verdiği momentumdan yararlanarak suçunuzun gerektirdiği yaptırımı geçersiz kılmış olursunuz. Örnek Nagehan Alçı ve benzerleri. Tutuklanmadan önceki Mehmet Baransu vs. Hatta ülke çıkarına karşı hareket etmeleri için iktidara gelmelerine evvelden karar verilmiş hükümetler.

Siz vantuz balığı olarak köpekbalığına ne kadar yakınsanız ve köpekbalığının çıkarlarında rolünüz ne kadar enstrumantalse, yargılanmaktan o kadar muaf, yaptırımdan da azadesiniz, dolayısıyla.

Sorunuza verilecek hiçbir teorik cevap kıçınızı sağlama almanızı realist bir bakış açısı kadar sağlayamaz. Bununla beraber ülkenin bölünmesini isteyen insanları aniden beliren bir şimşeğin ikiye bölmesini de ben istiyorum çünkü isteklerini dile getirirken yaşadıkları yerin sadece kendilerine ait olmadığını çok kolay unutmaktalar.
0
godoşu beklerken
(10.02.18)
anayasal suçtur.

hiç kimse benim izmir'den kalkıp bayburt'a turist olarak gitmek için vize başvurusunda bulunmamı zorunlu kılabilecek hadde ve hakka sahip değildir.

bu sınırlar içerisindeki her karış toprakta, bu anayasayı yapan ve yaşatan toplumun her bir ferdinin ayrı ayrı hakları vardır.
0
attirmayin makedonun kafasini
(10.02.18)
iyice ortaokul kantini gibi oldu ülkedeki seviye. ama sonuç itibariyle hukukun olmadığı bir ortamda işe gelmeyen her şey suç olabilir. durum da şu anda öyle.
0
n62
(10.02.18)
Alıntıdır :

Anayasamız “federal devlet” şeklini değil, “üniter devlet” şeklini benimsemiştir. Anayasamızın 3’üncü maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”. Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlükten yukarıda açıklandığı gibi “üniter devlet” anlaşılır. Dolayısıyla Türkiye’de federal devlet şeklinin kurulması Anayasaya aykırı olur.

@titiraprap
açık konuşayım. Bu duyuruda ciddi bir nicki olmayanın, ciddi konulara katkı sağladığını görmedim maalesef. Hayat öyle düşündüğün gibi toz pembe kelimelere mahkum değil.
0
1adam
(10.02.18)
tebrikler gerçekten mükemmel cevaplar. bir tane ''konusma ben konusuyorum daha bitirmedim'' düzgün cevap vermiş. ben yine de zahmet edip cevapladığınız için herkese tik attım. herkes duygusal cevap vermiş.

arkadaşım ben sıradan bir insanım. sanki istesem ülkeyi bölücem. ayrıca böyle bir niyetim olduğunu nerden çıkardınız. diyelim ki bana bu argümanlarla gelen biri var ve belki onu mahkemeye vermek istiyorum. özellikle 1adam direkt bana saldırmışsın. bana ne saldırıyosun. yıllardır bu ülkenin en hassas değerlerini ayaklar altına alanlara saldır. bana ne saldırıyosun.

şimdi olaya teknik olarak yaklaşacak olursak özel harekatmış yok seyahat özgürlüğümü engelleyemezsin falan filan gibi konuyu anlamsız şekilde genişletmeden bakmaya çalışın, birisi tivitırdan büyük harflerle ''ülke bölünsün istiyorum'' yazsa bunu da bir savcı görse ''vay bunu diyemezsin al sana mahkeme'' dese hakim de ''vay sen bunu diyemezsin al sana hapis'' der mi?

tamam anayasada ülke bölünmez bütündür yazıyor okey. ama mesela başörtüsüyle memur olunmaz da yazıyordu. ama biçok kişi başörtüsüyle çalışmak istiyorum dedi. mesela eşcinsel evliliği Türkiye'de yok. LGBTİ birisi çıkıp resmen evlenmek istiyorum dese özel hareketa sor der misin, demezsin. o yüzden duygusal davranmayın sadece bir soru bu. ben sanki ülke bölünsün istiyorum. ülke gönül açısından bölündü zaten. sanırsın ben böldüm. hiçbir tarafın diğer tarafa tahammülü kalmamış. sanırsın ülkeyi ben bu hale getirmişim gibi vay şöyle vay böyle.
0
🌸error522
(10.02.18)
Ülkenin bölünmesi konusu bir anlam kargaşası yaratıyor sanırım. Şimdi Yunanistan bizden birkaç tane ada tırtıkladı, Süleyman Şah Türbesi terk edildi vs. E vatan toprağı değil mi oralar? Evet. Bölünmüş olmadık mı biz şimdi? Ülkemizi böldüler demekki, bunun müsebbibi olanlar suçludur o zaman.

Ha yok halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk edip bölmek ise anlatılmak istenen, çok güzel bölündük zaten. Şu anda hiçbir ideoloji yan yana gelip uzlaşma sağlayamayacak derecede bölünmüş durumda. Toplum olarak herkes birbirinden ölesiye nefret ediyor.

Bölücünün büyüğü dağda değil.
0
bos gezenin bos ustasi
(10.02.18)
Konusma ben konusuyorum +1

Bunu düşünmek, istemek, söylemek suç değildir bu amaçla eyleme geçmek suçtur. Ben de mesela doğuyu kürtlere verip batıda modern bir toplum yaratılmasının türkiyeye doğuya bağlı olmaktan daha fazla yarar getireceği düşüncesindeyim. Yalansa yalan deyin? Gerizekalı milliyetçiliği yapmayın burada
0
freetakilir
(10.02.18)
Yorum:
Bu memlekette işler masanın değil koltuğun işidir. Şimdiye özgü değil, hanidir böyle. Gitgide alenileşti, boyut değiştirdi filan.
Bi olgunun legal olma durumu kimin söylediğine göre değişiyor.

Kanun: Hukuçu değilim, bildiğim; fiile geçmedikçe, azmettirmeye yönelik olmadıkça, kişisel çıkar sağlama amacı gütmedikçe suç değil.
www.mevzuat.gov.tr
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.02.18)
hahaha gerçekten komedi cevaplar var. bayburt'a gitmek isteyenler, hukuku hukukçulara bırakanlar falan asfsdf.

cevap veriyorum: yukarıdaki cümleleri kurmak suç değildir. suça iştirak bile değildir. düşüncedir. düşünmek ise suç değildir. "apo'yu severim, abdullah öcalan özgürlük şahinidir" vs demek de suç değildir.

bir fiil olmayan ve fiile dönüşme ihtimali olmayan hiçbir şey suç değildir, olamaz.

ancak; söylediğiniz şey yaralanabilir durumda olan bir takım insanların maddi veya manevi zarar görmesine sebep olacak bir şey olursa o zaman azmettirici olursunuz (bkz: azmettirmek). örnek verelim; meydana çıkıp "kürtlere ölüm" derseniz bu suçtur, çünkü peşinize takacağınız insanlarla birlikte kürtlere zarar verebilirsiniz. ama mesela izmir meydan'da çıkıp "türklere ölüm" derseniz suç değildir. çünkü türkler yaralanabilir durumda değildir. sınır aşağı yukarı burasıdır.

ancak2; bir grup kişiyle "ülkeyi bölmeye" (ülkeyi bölmek demek tam ne demek bunu da açıklarsanız hangi noktada durmanız gerekiği konusunda fikir verebilirim, yani 3 yaşındaki kuzeninizin türkiye siyasi haritasını alıp maket bıçağıyla çeşitli parçalara bölmesi filan suç değildir) meyleder ve/veya bu konuda harekete geçerseniz (tam olarak iştirake geçmeniz suç anıdır) bu evet suçtur.

not: hukukçu değilim. uzaktan alakam bile yok. ama örneğin metro çıkışında "türkiye bölünsün" başlıklı bildiriler dağıtmak suç değildir. (böyle bir planınız varsa beni de çağırın, yardım ederim).

konudan bağımsız not: hukukun çeşitli zamana veya mekana göre şekillendiğine inanan ve bu konuda ellerinden gelmeyeceğini düşünen pasifistlere hiçbir zaman aldırmayın. aklınızdan geçenleri ne kadar radikal olursa olsun söylemekten yazmaktan imtina ettiğiniz anda köleden başka bir şey olmadığınız anlamına gelir.
0
lucky strike
(10.02.18)
İçişleri Bakanlığı internet sitesinden rastgele seçtiğim iki açıklama:

www.icisleri.gov.tr
"Terör örgütü propagandası yapan, bu örgütleri öven, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunu alenen beyan eden, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk eden, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunan, devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast eden, nefret söylemleri içeren 809 sosyal medya hesabı ile ilgili çalışma yapılmış, tespit edilen 358 kişi hakkında yasal işlem yapılmıştır."

www.icisleri.gov.tr
"Terör örgütü propagandası yapan, bu örgütleri öven, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunu alenen beyan eden, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk eden, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunan, devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast eden, nefret söylemleri içeren 922 sosyal medya hesabı ile ilgili çalışma yapılmış, tespit edilen 227 kişi hakkında yasal işlem yapılmıştır."
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.02.18)
@hayat aklini konusacak bir filozof uret, içişlerinin inisiyatif alıp inceleme yapması ve sonra yine yasal işlem yapıyor olması "terör örgütü övmenin" suç olduğunu göstermez.
iç işleri bir yargı organı değildir.
0
lucky strike
(10.02.18)
birisi @lucky strike'ın üstüne "suçu ve suçluyu övme" suçu atsın.
0
herhaltibiliyoring
(10.02.18)
ortaya söylüyorum, siz anlayın: o kadar iyi biliyorsanız, çıkın deneyin bakalım.

ülkeyi bölmek istemek şu zamanlar dile getirilmesi o kadar tehlikeli bir şey değil zaten, merak etmeyin.

siz dinden girin olaya. yazın bir şeyler bakalım twitterdan. bakalım ne oluyor.

size şöyle söyleyeyim, artık geçti gitti ama ben ekşi sözlük davasında (baransu) dava edilen 12 kişi içinde üstü yeşil markörle çizilmiş iki kişiden biriyim.

isteyince rencide olacak adamı konyadan bile buldurdu baransu efendi. hani e muhtıra gerçekleşseydi ilgili bütün askerleri arabalarında evlerinde bombalar bekliyordu diyen jurnalci baransu.

olan şu: daha dava bile görülmeden "suç tekrar ederse 5-6 yıl hapis yemek" durumunda olduğum bir bildiri geldi savcılıktan.

oldu mu. "suç" diyor anlatabildim mi? isterse suçlusun.

ve şu dönem ülkeyi bölecek bir şey yaparsan suçlanmazsın, bölmek istediğini açıktan söylersen ama bu mallığı yaptığın için bölücüler senden kurtulmaya bakar.

duygusallık zart zurt diye saçmalamadan evvel ülkeye zaten bir bakarsanız soruyu sormanıza gerek kalmazdı. "üstünlerin hukuku vs hukukun üstünlüğü" muhabbeti boşuna yok.

TCK'da "rencide edici" gibi muğlak ifadeler istendiğinde esnetilmek veya daraltırmak için varlar. emsal davalar olursa düzgün bir ülkede artık kimi eylemler suç olmaktan kalkar.

diğer şaşırdığım şey ise ülkeyi bölmenin anayasal suç olduğunu bilmeni burada herkes bekler zaten. bunu ifade etmenin suç olup olmadığı ise bir değil birkaç maddeye, ifade şekline ve niyete bakılacağı için yoruma açık olacağından her bir durum ayrı bir vaka gibi değerlendirilecektir tahminim. emsaller kullanılsın istemezler o yüzden bu yorum özelliği youtube'daki replay butonunun kaderine mahkum. açık bir istismar var.

yani bunun örneklerini görmek sürekli mümkün. sorduğunuz soru sonrası cevaplara verdiğiniz yanıttaki istihzayı dönüp biraz bu soruyu sorabilişinizi sorgulamak adına kullanmış olsaydınız veya basit bir google amca deneyimi yaşasaydınız belki bunların hiçbiri olmayacaktı siz de bu "duygusal" cevaplarla karşılaşmayacaktınız. dip not da düşeyim: duygusallıkla doğruluk elmayla armut gibi, beraber varlığı çelişki yaratan bir şey değil. yani birisi hem duygusal olabilir hem de size yine de doğru cevap verebilir. insanlara şekil vermeye gerek yok, sorunuzu saldırı gibi algılayan yok zira. çoğu insan yazmış geçmiş zaten.

ben bunu yazıyorum zira burada kızdığım, kendini nimetten saydığı aşikar olan birine ait başka bir cevap var ve yanlışlıkta sınır tanımıyor.
0
godoşu beklerken
(10.02.18)
(23)

dinlediğiniz en az bilinen şarkılar nelerdir?

Bruce
hani bazı şarkılar vardır; bi şekilde keşfetmişsinizdir, pek bilinmez, youtube'da 4-5 haneli sayılarda izlenmiştir, spotify'da yoktur, etrafınızda bilen yoktur...bu tarz şarkılarınıza talibim. tür çok önemli değil ama mümkünse sevdiğiniz parçalar olsun. yani ayda yılda bir dinlediğiniz çok undergrou
hani bazı şarkılar vardır; bi şekilde keşfetmişsinizdir, pek bilinmez, youtube'da 4-5 haneli sayılarda izlenmiştir, spotify'da yoktur, etrafınızda bilen yoktur...

bu tarz şarkılarınıza talibim. tür çok önemli değil ama mümkünse sevdiğiniz parçalar olsun. yani ayda yılda bir dinlediğiniz çok underground bişey değil de, bu şarkıyı birileri daha duymalı dedikleriniz...

www.youtube.com
0
Bruce
(16.01.18)
open.spotify.com

tabi burda bilinenleri de var ama ayırmaya üşendiğim için komple yolluyorum
0
clones
(16.01.18)
The beginning of the end - cause and effect grubu
0
EasyTiger
(16.01.18)
bodies of water - twist again albümünün tamamını seviyorum.
0
doxanikee
(16.01.18)
daha dün sözlüğe yazmıştım.

www.youtube.com
0
tepedeki psychedelic adam
(16.01.18)
lilium / sleeping inside
0
tumbaleyyo
(16.01.18)
youtu.be

Spotify'da da varmış! Lakin "<1000" sayılmaz her halde. -> open.spotify.com
0
olanlaolunmaz
(16.01.18)
bunu çok severim -ki satriani bu albümde aşık veysel'e iki şarkı adadığını söylemişti, birisi de buydu.

joe satriani - andalusia

www.youtube.com
0
rahip janick
(16.01.18)
the gadsdens - sailor song
soundcloud.com

joseph childress - footsteps
soundcloud.com
0
freebird5406_2
(17.01.18)
Su aralar devamli dinledigim
youtu.be
0
beriberi
(17.01.18)
where's the beach ‎- suakin
www.youtube.com spotify'da yokmuş.

london punkharmonic orchestra - teenage kicks
www.youtube.com 2 bin dinlenmeli spotify'da.

movietone - the blossom filled streets
www.youtube.com spotify'da yokmuş.

pigbros - hedonist hat
www.youtube.com spotify'da 1900 dinlenmeli.

bunlar da çok az bilindik gruplar/müzisyenler değil ama izlenme sayıları düşük kalmış:

richard dawson - the ghost of a tree
www.youtube.com spotify'da 7 bin dinlenme.

lowlife - gallery of shame
www.youtube.com spotify'da 5 bin dinlenme.
0
misterturist
(17.01.18)
Lighthouse Family - Run
www.youtube.com
0
aychovsky
(17.01.18)
freetakilir
(17.01.18)
Erkut Taçkın bilmiyordum ben mesela. Dinleyince neler varmış dedim. Sonra Gülhan diye bir kişi vardı. Hatta dokun bana diye şarkısı vardı. İki albümden sonra gözükmedi.
Yonca Evcimik - Vurula vurula
Sibel Gürsoy var birde aklıma gelen.
0
ceyhan prensi adana
(17.01.18)
regardless of what they say
(17.01.18)
www.youtube.com - asıl versiyonunu bir türlü bulamadım ama bu yakın ve temiz sesli. (benim kastettiğim parça "city" yani ilk parça)
www.youtube.com (ablanın saçı modadan çok öncesi)
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

ben kıyı köşe fazla bilmem ama bunları az kişi biliyor sanırım, yazayım dedim. ama bunlarla ya şansa karşılaşırsınız ya da özellikle dinliyorsunuzdur. lamb, james vs bilinmeyen gruplar değiller ne de olsa.
0
godoşu beklerken
(17.01.18)
Porcupine Tree - Small Fish
0
yirmisantim
(17.01.18)
www.youtube.com
türkiyede az biliniyor
0
eksimeksi
(17.01.18)
serdar ortaç ~ iki kalp
0
since1907
(17.01.18)
Bayan A. A. - İki Gözüm www.youtube.com
0
kaset
(17.01.18)
dear and headlights
www.youtube.com

cody chesnutt
www.youtube.com

colder
www.youtube.com

hael
www.youtube.com
0
feykalade
(17.01.18)
ya ne güzel bissürü çok güzel şeyler paylaşmışsınız, herkese tek tek mesaj atmaktansa böyle yazıyım dedim; hepiniz kıralsınız kıraliçesiniz!

biraz daha gelsin o zaman şerefinize!
www.youtube.com
www.youtube.com
0
🌸Bruce
(17.01.18)
Kime dinletsem ilk defa duydum dediği bir şarkı var beğenerek dinlediğim. İlk söyleyen Esther Ofarim sonrasında da ofra haza ve mor Karbasi farklı bir yorum getirmişler. (git: ) youtu.be bu esther Ofarim yorumu

Ofra haza yorumu youtu.be

Mor Karbasi yorumu youtu.be
0
gazmaskesi
(18.01.18)
(6)

-de leri ayırmaktan artık hep ayrı yazıyorum mi'lerde sorun yok

binder dandet
Öğle bir toplum baskısı oluştu ki artık de eklerinin hepsini ayrı yazıyorum.Mi lerde problem yok ama.Nasıl toplucaz de'leri?
Öğle bir toplum baskısı oluştu ki artık de eklerinin hepsini ayrı yazıyorum.

Mi lerde problem yok ama.

Nasıl toplucaz de'leri?
0
binder dandet
(14.01.18)
Ek olduğunu biliyorsan birleştir. Ek olan de'ler kelimeye "bulunma" anlamı verir. "O iş bende" gibi "bakmıyor ki nerede olduğunu bilsin" gibi " kucakta gezmeyi çok seviyor" gibi...

Bağlaç olan de'ler kelimeye değil cümleye anlam katarlar, kattıkları anlam ise "+1" anlamıdır. "Sen de gel" gibi "o işi ben de yaparım ebem de yapar" gibi, "ola da bilir" çok yanlış bir kullanımdır, onun yerine sertab'dan geliyor "olabilir de" gibi...
0
yaren
(14.01.18)
türkçe öğrenerek.
0
elorelia
(14.01.18)
bazen ben de aynı sorunu yaşıyorum. ilgi eki ki ile bağlaç ki içeren cümleleri ayırırken dalgınlık ediyorum daha çok.

toplum baskısı gibi gelmiyor bana. yani sizi bilmiyorum ancak ben bazen, özellikle böyle yerlerde, öyle düzensiz, özensiz ve hatalı yazıyorum ki behsettiğiniz sorun arada kayboluyor.

özen göstermeye kalkarsam, o arada aklıma bir şeyler daha geliyor ve yazıyı uzatıyorum falan (zaten uzun yazarken daha da uzatmaktan bahsediyorum). yazıp gönderiyor, sonra beni çok rahatsız eden hataları -o da fark etmişsem- edit ediyorum.

bence bu hataları tersine takmamaktan yapıyoruz. bana öyle geliyor. özensizliğe gittikçe alışmak, sonra buna alıştığımı fark edip rahatsız olmak gibi bir döngüm var şahsen. yabancı sözcükleri araya sokuşturup geldiği gibi yazmak, argonun suyunu çıkarmak vs... hepsi benim için aynı özensizliğin farklı tezahürleri. argoyu 12 yaşımdan beri ama az ama çok kullandım, fakat hep kullandım, hatta küfür de ettim. ancak yabancı sözcük kullanmamaya dikkat etmek benim için önemliydi. düzgün cümleler kurmak ise hem önemliydi, hem de zaten otomatikleşmişti. endişelenmeme gerek kalmıyordu.

belki o zaman bunları önemseme nedenlerim arasında tek başına olmasa da insanların dil ile ilgili beklentileri de vardı. şimdi ise aksine rahatsız eden bir rahatlık var ve işin kötüsü, hakikaten bazı yazdıklarıma dönüp baktığımda "nasılsa bağlamdan anlaşılıyor" rahatlığının hata olduğunu, anlam karmaşasının kolaylıkla oluşabileceği kimi yerler olduğunu görüyorum.

ben o yüzden paramı özensizliğe, alışmaya yatırıyorum. arada sanırım "e herkes böyle yaparsa ben de yaparım" gibi işime gelen bahaneler buluyorum kendime. kendini kandırmak bu. gittikçe bozuyorsun aslında dilini.
0
godoşu beklerken
(14.01.18)
tek yolu de'yi cümleden çıkarıp cümleyi bir de öyle okumak. anlamda bozulma varsa ektir ayrı yazamayız; anlam bozulmuyor ama daralıyorsa bağlaçtır:

"sokaklarda kimsecikler yok."
(anlam bozuluyor, ek)

"sokaklar da çok sakin."
(anlam sadece daralıyor, bağlaç)

örneklerindeki gibi.

bağlaç olan de/da her zaman +1 anlamı vermez:
" bakıyorum da çok mutlusun." gibi.

düzeltmeniz gereken bir şey daha var: "öğle" yerine "öyle" yazmalısınız.
0
unlem
(14.01.18)
@dieis
olayı kavrayamayana "bulunma anlamı taşıyanlar bitişik, diğerleri ayrı yazılır" diyerek kestirip atamayız.
de'yi cümleden çıkarıp anlam durumuna bakmaları gerektiğini söylemek lazım.

çünkü grameri zayıf insanlar zarf fiil ekini (-dığında) bağlaç zannedip ayrı yazabiliyorlar:

"sinirlendiğim de çekilmez olurum."

bu cümlede bulunma anlamı yok ayrı yazmak lazım, diye düşünüyorlar.
0
unlem
(15.01.18)
"Öğle"?

troll sorusu, degil mi?
0
e haliyle
(15.01.18)
(20)

Kürt veya başka etnik kökenden olduğunuz için ırkçılık ve ayrımcılığa

tahin pekmez yoğurt
uğradığınız mı? Ne zaman ve nerede? Bu sizi üzdü mü? Nasıl tepki verdiniz? Etnik kökeninizi belirtirseniz daha aydınlatıcı olur.Teşekkür ederim.
uğradığınız mı? Ne zaman ve nerede? Bu sizi üzdü mü? Nasıl tepki verdiniz? Etnik kökeninizi belirtirseniz daha aydınlatıcı olur.

Teşekkür ederim.
0
tahin pekmez yoğurt
(09.01.18)
Turk oldugum icin ayrimciliga ugradim. 9 sene once, kiralik ev bakarken. Avusturya'da.
Tepki vermedim.
0
kuehles blondes
(09.01.18)
kürt olduğu için sevdiği kızın ailesinden ret yiyen bir arkadaşım vardı. severek ayrılmak zorunda kaldılar.
0
biravekahve
(09.01.18)
türk ve sünni olmama karşin kürt ve alevi sanıldığım için staj yerim kabul etmemişti.
0
paudi
(09.01.18)
Anadoluluyuz ama kürtlere dükkan kiraladığımız için dükkanlarımız yakıldı.

Ailenin erkekleri otobüs kaldırıp o şehre gitti nöbet tuttu. Bir sorun mu var diye esnafları gezdiler. Kalabalık görünce kedi gibi oluyorlar.
0
jazzabel
(09.01.18)
avrupaya çıktığımızda bir ayrımcılığa uğruyoruz ama fiil olmuyor. eşim kumral ben siyah saçlıyım genelde portekizlimisiniz diye sorduklarında Türk deyince suratlar düşüyor ve muabbet kesiliyor.
0
mikahakkinen
(09.01.18)
Soruya tam cevap olmayacak ama, geçenlerde başıma geldi bu, çok şaşırdım hayatımda ilk defa oluyor diye.
Benim etnik kökenim falan öyle değişik değil. Türkiye zamanında göçmüş ama kimsenin hatırlamadığı bir aile, Türküz, beyazız vs.

Geçenlerde yabancı arkadaşlarımla olan bir grupla sohbet ederken, beni "öteki"lerin olduğu gruba dahil ederek, "white people" hakkında konuştular. Benim "middle eastern" olduğumla ilgili bir değerlendirme oldu. Burada doğruluk, yanlışlık, katılıp katılmamaktan bağımsız olarak yorum yapıyorum, kastettiğim o değil çünkü. Fakat ilk defa kendimi "sopiro vs. white people" gibi bir karşıtlık bağlamında buldum ve ırkçılığa, ayrımcılığa maruz kalmış insanların ne hissettiğini anladım deme aşırılığını gösteremeyecek olsam da, ufak bir "ayrımcılığa giriş" tadında bir tecrübe yaşadım.
0
sopiro
(09.01.18)
Yunanistan'da uğramıştım. Üniversite öğrencisi ufku açık olması beklenecek insanlardan böyle tavırlar gördüğüm için üzülmüştüm. Güruhun hepsi Yunan değildi.
İşin komiği, Çerkes'im.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(09.01.18)
evet, lisede. bir kere de biri etnik kökenim **gürcüyüm** için ' o ne kürt gibi bir şey mi ? ' dedi. suratı 5 karıştı tabi. aşırı milliyetçi biriydi.
0
cabiday
(09.01.18)
evet.
ardahanlıyım, azeri annem, babam da bildiğin türk. ama ardahanlı olduğumu duyunca "siz kürtler şöyle, böyle...." diye başlayan çok oldu. hiç bozmadım, tartıştım, cevap verdim.

insanlar nasıl bu denli saçma düşüncelere sahip oluyor, kürt olmadığım halde beni kürt düşünüp bile nasıl sert biçimde yargılıyorlar. bunu görmek çok üzdü beni.
0
mojiziku
(09.01.18)
Ev kiralarken ev sahibi memleketimi sordu evi normalden yüksek fiyata söyledi bende gıcıklık olsun diye kabul ettim sonra çark etti hemen bu akşam başkası bakacak tanıdık olmazsa ararsın dedi. ( Ev sahibi doğulu )

Almanya'da yaşadığım olaylar çok sıradan.
0
Fritz-X
(09.01.18)
Tipten belli biraz doğulu olduğum, uzun boylu, esmer, hafif kıllı bi adamım. Her iş görüşmesinde nereli olduğum soruldu eksiksiz(ülkenin en iyi okullarından birinin prestijli bölümlerinden birinden mezunum). Dersim'li olduğumdan kürtlükten mi alevililikten mi elendim bilmiyorum oralarda, en sonunda başka bi dersimlinin yanında iş buldum(ki o işi kabul ettiğimde artık asgari ücretle garsonluğa falan bakmaya başlamıştım).
0
noluyo yaa
(09.01.18)
ben kökenimde kürtlük de var olmasına rağmen ulusalcıyım diye aynen acemi'nin tarif ettiği gibi 5-6 şirketli, taraf okuyan ve özlük haklarından bahseden (özlük haklarını kimlikle karıştırıyordu), hem türkiye'deki varlıklarını korumak isteyen, "ezildiği", dilini konuşamadığı türkiye'de kalmak isteyen, hem de istanbul'un nezih semtlerinden birinde yaşamaya devam ederken hiç gitmeyeceğini söylediği kürdistan için çarpışan bir kürt arkadaştan "kendi insanına nasıl ihanet edersin, faşistlerle nasıl birlik olursun, ne farkın var onlardan, sizin gibiler..." tarzı bir zılgıt yemiştim. bunları söylerkenki vıcık vıcık kıllı romantizm ve ajitasyonun derecesini anlatamam.

o vakit yumruğumu o zamanlar dünyayı kurtardığımız yer olan üniversite kantin masasına vurdum ve kendi şovenizmini bana yansıtma, türkiye'de yokluğunu hisseden pek çok sol parti var, işçiler falan var, hazır duygusallaşmışken bir boka yaramaya başlarsan sonra gelip bana neden bir sürü etnik kökenden fazla ayrıcalık sahibi olmanız gerektiğini şu etnik geyiğini solculuk sosuna bulamaya kalkışmadan anlatabilirsin babında bir şey söyledim. tabii böyle uzun bir cümleyi tek hamlede kuramadım. sürekli böldüğünden parça parça bunu söyledim.

kendi insanımı aşağılarsam nobel alır mıyım, filmlerime ödül verirler mi, entellektüel bir kimlik ilan edilip ihya edilir miyim adamlarının oynattığı vitrin farelerinden boş kalan zamanlarda kimi tc'li, kendisine türk diyen, çeşitli etnik kökene sahip arkadaştan da kürtlüğüme değinen naneler duydum. kötü şeyler de vardı, anlayışla karşıladığım şeyler de. şu ülkede sosyal devlet olma tartışmasını, insanca yaşam (iş, ekonomi, bağımsızlıki, eğitim, sağlık), tartışmasını bunun kadar öteleyen, unutturan, gündemi meşgul tutan, (bir politika olarak başkalarınca)* ihraç edilmiş başka bir kimlik problemi duymadım. bende gürcülük falan da var ama onların bundan ekmek çıkarma girişimiyle en azından politize olmuş şekilde hiç karşılaşmadım.

işin komiği tunceli'den göçmüş olan bir tarafım da kendilerini kürt sananlardan oluşuyor. en son öğrendiler ki kökleri iran türklerine dayanıyor. bunlar aleviliği de kürtlükle harmanlayarak yarattıkları edebiyatta kendi kendilerini boğmuş durumdalar. alevilikteki semahın, sazın nereden geldiğini sanıyorlardı bunlar, kürtlerden mi? o da ayrı bir olay. aslında köken anlamında daha ziyade anadolu insanı olsam da orta asya türklerine acımaya başladım. bunların başına gelen haltı anlıyorum artık. bunlar hiç intikam tarihi yazmamışlar. kölemenlik zamanında bile. kavimler göçünü bir tür kahramanlık hikayesi gibi anlatıyorlar ama, benim anladığım, olay aslında yurttan kovulmak. (bugün uygurların çin'i karıştırmaya çalışması gibi etnikçilikleri dışarıda bırakarak, geçmişe dair söylüyorum bunu. yoksa uygurlar da oligark kaması olmaya devam ediyor.)

sonra önüne gelen asıl seni asimile ediyor. pagan dininden vazgeçiyorsun, içinde olduğun her devletin ordusuna sokuluyorsun iyi savaşçı olduğun için, sana devlet kurduruyorlar ama hiçbir şeyden nemalanamıyorsun vs. sırf türklere değil medeniyetle buluşmak zorunda kalmış tüm barbar toplumlara acıyorum.

neyse, dolmuşum, konu nerelere geldi.

ayrıma başka yerlerde de uğradım. ama en gıcık olduğum, aynı ülkede yaşar ve hiç olmazsa bir dilde konuşup anlaşabilirken hangi kriterleri kaale alıp neden ülke birliğini savunduğumu kabul falan etmek değil, merak bile etmeyen gendaş?ımın savurduğu bu saçmasapan sözlerdi.


edit: dikkat ediyorum da son zamanlarda ithal yerine ihraç diyorum. fark ettim ki ihraç eden ülkeye odaklanmak gerektiğini düşündüğüm için bunu yapıyorum ama aceleyle, dikkatsiz yazdığımdan "başkalarınca bize ihraç edilen" demediğimden, anlam karmaşası oluyor. sonradan dönüp bakarsa diye soruyu soran için, dikkat derecem hakkında not düşmek adına kendim için bu açıklamayı ekledim.
0
godoşu beklerken
(09.01.18)
Türk olduğum için güneydoğu illerine gitmeyi göze bile alamıyorum.
0
catch the arrow
(09.01.18)
uğramadım ama avrupa'da hissettim direk söylemeseler de o küçümseyen tavırlarını.

türkiye'de yaşayan bir türk olarak zaten ayrıcalıklı gruba dahilim. onun dışında farklı ırklar/dinler için de ayrımcı olan insanlarla takılmam, birebir karşılaşırsam da sert şekilde aşağılıyorum. onlar da benle takılmaktan kaçınıyorlar o yüzden :)
0
otonomo
(14.05.18)
Türküm.
Türkmenim de ayrıca daha 1960lara kadar yarı göçermiş bizimkiler.

Ama gel gelelim ben tip olarak kürt-arap-hint arası bir şeyim. Ne olduğum belirsiz.

Bununla ilgili Türkiye'de olsun yurtdışında olsun milyon tane hikayem var.Hiç aşağılamak dışlamak olarak görmedim hep çok eğlendim ben bu durumla- hep anlatırım dost meclislerine. Ha tam faşist olup aşağılık pislik bakışları atan nazi abiler de vardı ama fiili bir şey olmadı.
0
niye ama
(14.05.18)
ben limonlu bir kekim. hep kakaolu alıyolar. starbucksta. made in türkiye. spesifik olarak hatça teyzenin ellerinden çıktım.
0
godoşu beklerken
(07.09.18)
TUrk oldugum icin irkciliga ugradim bir fransiz tarafindan. Sadece 1 kez basima geldi yurtdisinda. Uzmedi. Fransizlara kil oluyorum zaten.
0
stavro
(07.09.18)
şöyle bir iddia öne sürüyorum.

bu ülkede kürt olup ırkçılığa ve ayrımcılığa uğramayan tek bir insan evladı olmamıştır çünkü ırkçılık cahilllik göstergesidir ve bizim ülkede cahillik oranı çok yüksek.
aynı şekilde türk olupta avrupa'da yaşayan insanlarda aynı şeye maruz kalıyorlar ama orada cahil olmayan oran daha yüksek olduğu için daha az yaşanıyor.
0
hopp
(07.09.18)
türk'üm ve doğudaki bir şehirde 3 sene korkarak yaşadım.
şehir merkezinin dışına çıkmadım.
istanbul'a dönerken de kendi arabamla gelmek yerine arabamı kamyona koyup gönderdim. ben de uçakla havadan döndüm.

sırf türk olduğum için öldürülmeyi ve kaçırılmayı göze alamam.
0
işimdeyim gücümdeyim
(07.09.18)
tek başıma bayan olarak doğunun en ücra köylerinde bile gezdim, çekim yaptım, çocuklarla ve köylülerle vakit geçirdim.
kız kardeşlerimle dağa tırmandım, üstelik yemeklerimi ısmarladılar, bazı şeylerden para almadılar, evlerinden ekmek, peynir, çorap hediye ettiler.

yani türk olduğum için öldürülecektim cümlesine gülmek isterim 3 yaşında bir kız çocuğu değilse yazan.
0
hopp
(09.09.18)
(19)

ateistler ve inançlılar hiç şüpheye düştüğünüz oluyor mu?

for day to break
nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
0
for day to break
(08.01.18)
Emin degilim. Hic emin olamadim. Emin olamayacagim.
0
allah yazdiysa bozsun
(08.01.18)
Emin degilim. Sadece umrumda degil.

Edit: Emin olmamak demek varligini ya da yoklugunu ispatlayamam demek. Haliyle, biri bana "Tanri var, ispatla" dese ya da "Tanri yok, ispatla" dese bir sey diyemem. Inanc zaten kanitlar olmadiginda devreye giren bir sey, dolayisiyla inanmiyorum. Elimde bilgi olmadigi icin olasiligindan da bahsedemem. Daha cok "Sen inaniyorsan vardir, inanmiyorsan yoktur" diye dusunuyorum. Dolayisiyla, omrum boyunca kanitlayamayacagim bir sey icin ugrasasim yok, cok da umrumda degil. "Aksam en pisirsem" daha buyuk sorun bence.
0
aychovsky
(08.01.18)
Zaman zaman anlık olarak şüpheye düşsem de inançlı halime çabuk bir geri dönüş yapıyorum.
0
simderun
(08.01.18)
umrunda olmayanlar, emin değilse nasıl umurlarında olmuyor ki? emin değilsen tanrının varlığına ihtimal veriyorsun demektir. e bu nasıl umrunda olmaz? ufak tefek bir hayat sorunu değil ki bu.
0
ya ben lan neyse
(08.01.18)
ben de inançlıyım ama şüpheye düşüyorum ve her düştüğüm şüphede estağfirullah çekiyorum. kural gereği. bu yaşam daha güvenli geliyor bana.
0
🌸for day to break
(08.01.18)
Bulundugun toplumun dininin, o dinin kutsal kitabinin farkli yorumlarindan birinin, o yorumu takip eden mezheplerden de birisinin dogru din olma ihtimali milli piyango kazanmak gibi bir sey.

4000 din var. Ulkemizdeki insanlar daha hangi hocayi, sunnet kitabini, hangi kuran cevirisini okumasi gerektigini bile bilemiyor.

Ayrica, malum dinde onlarca celiski var.

Bilimle celismeyen din de yok.


Bir tanrinin 80 yillik sinavla sonsuz odul/ceza vermesi de sacma. Anne, babalarin cocuklarini terviye etmek icin uydurdugu Korku dolu masallardan bir farki yok.


Tanri var diyelim, bizi ustun kildigi yonumuz aklimiz/zekamiz .

Tanri, oteki tarafta sana "onlarca celiskisini gormene ragmen, bu korku dolu, kendinden olmayana ofke ve ceza sacan masallari inkar etmeye cesaret edemedin. Benim verdigim.en buyuk nimet olan zekayi kullanamayan birisini neden cennete aliyim?"

Diyerek seni cehenneme yollarsa ne yapacaksin?
0
midilli35
(08.01.18)
@midilli35, birinci şart olarak inancı arıyor. birinci şart olarak zekanızı kullanın demiyor tikkat ettiysen eğer.
0
🌸for day to break
(08.01.18)
Nereden biliyorsun oyle dedigini? Bu onkosuldan eminsen zaten, sorgulamanin anlami yok. Zaten bir dini secmissin demektir.
0
midilli35
(08.01.18)
tanrının olup olmadıgından emin degilim,muhtemelen de yoktur.
Ama dinlerin saçmalık oldugundan eminim.
0
herhaltibiliyoring
(08.01.18)
birinci şart şehadet etmek deniliyor ya ben ondan şeyettim. aslında ben insanların yaşamlarının bir dönemlerinde de olsa acaba deyip demediklerini merak ediyorum.
0
🌸for day to break
(08.01.18)
Ayrica, 2-3 yil kullanacagi 1500tl lik cep telefonunu almak icin haftalarca arastirma yapan insanlarin, butun hayatini ve tercihlerini belirleyen bir olgu olan dini hic sorgulamadan kabul etmesi bana absurt geliyor.

Babanin kullandigi telefonu, arabayi, televizyonu filan kullan. Bunlar dinden cok mu onemli ki, bunlari arastirip, dinleri arastirmiyorsun?
0
midilli35
(08.01.18)
Ben islami biraktiktan sonra asla "acaba" dedigimk hatirlamiyorum. Hatta aksine " ben nasil 20 yasima kadar musluman kalmisim" diye sasiyorum. Tabi, bu kisinin islami birakma sebepleriyle de alakali. Eger islamin hak din olmadigini kendisine ispat edebiliyor ise, "acaba" demez. Daha duygusal bir sebepten ise "acaba" diyebilir.
0
midilli35
(08.01.18)
sonsuzluk fikri çok çekici geliyor, tanrı ya da benzer evren fikirlerinin insan düşüncesinin ürünü olabileceği ve orada bir belirsizlik bırakıp, bizim olana odaklanmamız beni motive ediyor. insan aklının olmadığı yerde boşluk yaslandığım nokta, onun yine insan eliyle doldurulması değil.
0
kaset
(08.01.18)
bence yanlış düşünülüyor. bir dinin yanlış olduğunu ispat etmek zorunda değiliz.
(binlerce din var tek tek hepsini çürütecek miyiz?)
aksine din ya da o dine inananlar, o dinin doğru oldugunu ispat etmek zorunda.
0
herhaltibiliyoring
(08.01.18)
emin olmak ne demek ki? tabii ki emin değilim ben de, nasıl emin olayım? "tanrı olmadığını biliyorum!" demek olmaz mı bu? bilimsel anlamda bu şekilde konuşan birisi çıktığında da devir değişmiş olur zaten. varlığı da yokluğu da kanıtlanabilir olmayan bir şey üzerine fazla da söz söylemeye gerek duymuyorum açıkçası.

ancak diğer yandan şüpheye ise düşmüyorum. daha doğrusu tanrı yokmuşcasına yaşıyorum. olsa dahi günümüz dinlerinden herhangi birisiyle alakası olamayacağını düşünüyorum, o konuda eminim işte. dinleri tanrı karakterinin zekasına hakaret olarak görüyorum.
0
soso
(08.01.18)
sana yokluğunu kanıtlayamayacağın kaç tanrı tasavvuru yapabileceklerinin farkında değil misin? dünyada kaç din olduğunun?

kanıtlanamayacak bir şeyi öne sürmekteki hırtlığa baktığımda emimin ki bu insanın halt yemesi.

yani mesela gidip göremeyeceğime göre bir başka galaksinin tekinde kanadını açmış dodo kuşu şeklindeki bir asteroid, bir çarpışma sonucu uzayda i lav yu godo şeklinde arklar çize çize ilerliyor desem bana naapçan? hadi kanıtla olmadığını...

yani bunu kanıtlamaya çalışmak bile dünyanın en boş işi olduğundan umursamak da hakikaten mümkün olmuyor. şahsen dert ettiğim şey umursamayışımın devlet kademesinde kurumsal olarak umursanması.

umursamamak da şu: bir şeyi bilebilmek için eldeki şeyler yetmiyorsa, daha fazla bilgi birikip de yöntemler gelişene kadar bir şeye ya inanabilirim, ya inanmayabilirim. ateistlerin önemli bir kısmı inancı reddeder. inanç "eminlik" sağlayacak hiçbir bilginin kaynağı olamayacağı için. yani bilmek söz konusu olduğunda inanç dış kapının dış mandalı. içeriğine bakarak, ne kadar da saçma olduğunu göz ardı ederek onu umursarsam, bir o kadar inancı daha umurasamam falan gerekir. bir de ayak üstü kanıtlanamayacak bir şey öne süren herkesi umursamam gerekir. ama bunlar öyle saçma şeyler oluyorlar ki iş oraya gelemiyor zaten.
0
godoşu beklerken
(08.01.18)
Emin olmadigim icin inancsizim zaten. Koskoca yaratici bu kadar karambolde birakmazdi diye dusunuyorum. Koskoca yaratici o kadar insan, hayvan ve diger canlilar arasindan sadece 1 kisi secip, digerleriyle olan iletisimini o 1 kisi uzerinden yapmazdi diye dusunuyorum.
Ya da belki de yapardi. Emin degilim. Velakin beni adam yerine koymayana kulluk etmek bana biraz ters geldiginden varsa bile yokmus gibi davranmayi tercih ederim.
0
gormemisin oglu
(09.01.18)
dinlerin insanlığa verdiği zarar konusunda şüphem yok.
0
babilbaligi
(09.01.18)
Simülasyon teorisi biraz kafamı kurcaladı, çok boş vaktim olduğu zaman uzun süre düşünmeyi planlıyorum
0
owaki
(09.01.18)
(12)

Ateistler cenaze namazına gidiyor musunuz

all girls dream
Yakının vefatında falan?
Yakının vefatında falan?
0
all girls dream
(08.01.18)
Geçen hafta yakin bir arkadaşımın dedesinin cenazesindeydim.

iki yıl önce de aynı arkadaşımın abisinin cenazesindeydim.

Dört yıl önce de aynı ark... Şaka şaka.

Evet yakinimsa gidiyorum. Çünkü benim için bir şey ifade etmiyor o namaza katılmak fakat arkadasim icin bir şey ifade ediyor olma ihtimali için bile değer.
0
rahip janick
(08.01.18)
kardeşim danimarkada mıyız heralde gidiyoruz soruya bak
0
docrivers
(08.01.18)
geçen bir cenazeye gittim, "ben ateistim, bu namazı durdurun" deyince eşşek sudan gelene kadar dayak yed... şaka şaka. gidiyoruz tabi ki. amaç "aman dur hele, bi namaz kılayım sevaba gireyim" değil sonuçta. cenazesi olanın yanında durmak olmak için gidiyorum. öylesi bir ortamda da çıkıntılık yapacak değilim.

ayrıca imkan varsa namaza katılmadan direkt taziye aşamasında ortama girmeyi tercih ediyorum.
0
antipodes
(08.01.18)
bu dini bir olaydan çok vefat eden kişiye uğurlama töreni. hangi inanca mensup olduğumuzun bir önemi yok.
0
mehmed resad
(08.01.18)
gidiyoruz, namaz kılıp dua okumuyoruz belki ama cenazelerde olay sadece bundan ibaret olmuyor zaten.
0
evde liyakat kalmamis
(08.01.18)
tabii ki gidiyoruz. namaz niyetine değil, uğurlama ve son görev niyetine gidiyorum ben. gitmemek ayıp olur ve kendimi de eksik hissederim. ama bu konu masaya yatırılsa başka şekilde bir uğurlama töreni olmasını isterdim.
0
tukenmez adam
(08.01.18)
gitmiyorum, gitsem de saf tutmuyorum. gitmeyi normal bulan bence cumaları da kaçırmasın, sevabı var.
0
doxanikee
(08.01.18)
Gittim ama namazı kılmadım, manasızca durdum geride
0
neysene
(08.01.18)
Neyse akliselim cevaplar geliyor çok.sukur
0
🌸all girls dream
(08.01.18)
evet, tabii ki gittim. gömülen yakın akrabam da ateistti bu arada. iki çocuğundan biri de ateistti. iki tanesi hariç tüm yeğenleri de ateistti.


hepsi dindar olsun yine giderim.

bizim umrumuzda değil bunlar. ölmüş bir kişi var, sevenleri toplanmış ve "hoşçakal" demeye çalışıyor. bundan ibaret.

ha, özellikle ölen kişi açısından baktığımda, bu ülkenin bunları düşünmenin lüks kaçmayacağı bir ülke olmasını dilerdim, o ayrı.
0
godoşu beklerken
(08.01.18)
Gidiyorum. Uğurlama, uğurlayanların yanında olma+1
Gittiğim kişi yakınımsa sonrasında tespih çekme faslına katkıda bulunurum, mevlidine, okumasına katılırım.

Anne ve babamın ardından dualarını da ettim, okumalarını yaptım - yaptırdım, dini anma töreni düzenledim (mevlid). Kendi ateist vefat eden annesi müslüman olan bi arkadaşım da aynını yaptı. Çünkü vefat edenlerin böyle bi talepleri, beklentileri vardı, biz de yerine getirdik.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(08.01.18)
Elbette gidiyorum. Namazda saf tutmuyorum belki ama cenazede bulunuyorum. Hristiyan ya da musevi arkadaşlarımız da geliyor müslüman cenazesine, biz de onlarınkine gidiyoruz.

Cenazeler, geride kalanlar içindir. Hepimiz, kendimizce uğurluyoruz geride kalanlar olarak gidenleri.

Bir ateist olarak eskiden, öldüğümde müslüman adetlerine göre gömülmeyi red ederdim. Ama dedim ya, cenazeler geride kalanlar içindir. Ben öldükten sonra, kim nasıl istiyorsa, nasıl rahat ediyorsa öyle gömebilir, uğurlayabilir beni. Hepsi şimdiden kabulüm.
0
sarap dumani
(08.01.18)
(5)

görseldeki kimdi?

cthy
https://www.youtube.com/watch?v=M57Fi19vcSI 0.52 1.39 ve 4.48 de görülüyorteşekkürler.edit: William Fichtner olabilir mi?
www.youtube.com 0.52 1.39 ve 4.48 de görülüyor
teşekkürler.

edit: William Fichtner olabilir mi?
0
cthy
(08.01.18)
erkek john malkovich gibi duruyor ama emin olamadım
0
cedex
(08.01.18)
ed harris diyecem de tam emin değilim
0
mr.brown
(08.01.18)
paul bettany gibi geldi.
0
godoşu beklerken
(08.01.18)
paul bettany +1
0
ladyinblack
(08.01.18)
william'ın burnu biraz kemerli yalnız. gözler de biraz aşağı doğru. bettany'ninki de çekik.

ne bileyim, ben de bu ikisi arasında kaldım ama bettany diyesim geldi. bukalemun gibi adam zaten. kilo değişimiyle yüzü de çok değişiyor. bir diğer fotosu mesela:

starschanges.com

üçüncü bir aktör vardı ama belki iskandinav bir aktördü, aklıma gelmiyor. lars mikkelsen gibi ama daha derin göz çukurlu falan.

edit: william'a baktım şimdi. alın da farklı adamda.
0
godoşu beklerken
(08.01.18)
(24)

bu abur cubur firmaları neden bu kadar şerefsiz?!

mehmed resad
çok sinirliyim ya piyasada ne kadar güzel bisküvi, gofret, çikolata varsa kaldırdı bu şerefsizler.. eskiden efsane olan ne kadar şey varsa şimdi çoğu piyasada ya yok ya da var olanların tatları bok gibi..evet!! bi de bu var.. bundan bi 10 yıl önce hepsi insanın canını çektiren cinsten şeylerdi.. şim
çok sinirliyim

ya piyasada ne kadar güzel bisküvi, gofret, çikolata varsa kaldırdı bu şerefsizler.. eskiden efsane olan ne kadar şey varsa şimdi çoğu piyasada ya yok ya da var olanların tatları bok gibi..

evet!! bi de bu var.. bundan bi 10 yıl önce hepsi insanın canını çektiren cinsten şeylerdi.. şimdi ne gofrette, ne bisküvide tat falan kalmadı ya?! neden hepsi bok gibi oldu bunların? neden tatlarıyla oynadılar?! tamam, enflasyon bilmem ne geliyor, 1 lira olmasın 2 lira olsun ama tadı güzel olsun, aynı kalsaydı ya.

hayır bi de yetmezmiş gibi zaga gibi aptal aptal ürünler sürüyorlar piyasaya. tuzlu mısırla çikolata karıştırmak nedir ya?!

allah hepsinin belasını versin sözlük.

edit: ayrıca tadı hala aynı dediğiniz şeyler varsa ve yazarsanız çok mutlu olurum. benim tadı hala aynı gibi dediğim vişneli brownie.

en çok özlediğim de eti sticks nane şekerli. allahın belası şerefsizler bundan ne istedi acaba çok merak ediyorum.
0
mehmed resad
(07.01.18)
Doğal şeker yerine rafine şeker kullanıyorlar. Kinder Bueno alıyorum. O da 2,75 TL. Bisküvi almıyorum artık. Güzel değil hiçbiri. Kremalı bisküvi yok piyasada. Kurabiye gibi bisküvi üretiyorlar. Kuru kuru yenmiyor. Olala sufle kek alıyorum bir de. Başka da bir şey yok.
0
dissendium
(07.01.18)
sanırım şu mısır şurubu denen şey epey etkiledi tadını. tüm abur cuburlar deli gibi şekerli.
0
jamiro
(07.01.18)
eti cin, çokomel ve eti puff, bunların dışında sevdiğim bişey kalmadı ne yazık ki

ha bir de 40 yılda bir canımın çektiği negro var.

düşün bak bu kadar monosogdyum glutamat basmalarına rağmen hala beğenmiyorsak kim bilir nasıl rezil şeyler aslında.
0
killerbee
(07.01.18)
geçen gün sorulmuştu benzeri bir soru. tatmin edici yanıtlar vardı. arayabilirsiniz.

yağ çok önemli. kalitesiz yağ kullanıyorlar. o kadar ki, katkı maddeleri ve yapay tatlandırıcılar koymasalar o yağla yapılan -şey- yenmeyecek kadar kötü gelecek damak tadımıza.

ekonomik sebepler ve kalitesiz malzeme kullanımı bu sonucu doğurdu.
0
dahinnotha
(07.01.18)
Cappuccino aromalı brownie vardı kaldırılalı yıllar oldu. Oysa çok da lezzetliydi yar etmediler bize.
0
burka
(07.01.18)
Eski ürünlerin kaybolması bir yana, mevcut ürünler de anormal bozuldu. Tadını net bildiğim ürünler dahi artık rezil edilmiş durumda. Her şeye aşırı derecede şeker basıyorlar artık. Şekeri seven insanı bile tiksindirecek boyutta. Çikolata alıyorsun, şeker ısırıyormuşcasına tada sahip.

Yine bir diğer taraftan bu ürünlerin boyutlarını da küçültüyorlar çaktırmadan. Bu da demek ki olay büyük ölçüde ekonomik bir sıkıntıdan kaynaklı.
0
skooma
(07.01.18)
açıkçası çok da iyi yaptılar çok da güzel yaptılar. tatları mahvolmasaydı hala aklım kayacaktı bu tarz ürünlere. ben olumlu yanından bakmaya çalışıyorum. geçen rulokat özlemiyle yanıp tutuştum, aldığım paketi bitiremeden çöpe attım resmen.

gerçi bunların kötüleşmesiyle ters orantılı olarak mahalle pastanelerinde falan bile baya yenilebilir tatlı ürünleri yapılmaya başlandı ve tatlı çeşitleri inanılmaz arttı. eskiden bi tavuk göğsü bi profiterol yallah idi durum, şimdi öyle mi ya. /: pastanelere dadanıyorum ben artık bu durumda. sen de boşver bisküvi falan, dark side'a geç.
0
treamorg
(07.01.18)
@burka, aynısı mıdır bilmiyorum ama kahveli brownie intense var 10lu pakette.
0
🌸mehmed resad
(07.01.18)
şu kurabiye kalktı gitti piyasadan, daha bunda nasıl iyi niyet aranır.

aytaslarmesrubat.com.tr

böyle leziz bir kurabiyenin tutulmaması ihtimali var mı? daha ucuza getirmeyi deneyip aynı tadı elde edemeyince piyasadan çekiyorlar, başka ihtimali yok. aynı tadı geçtim "meeh yerler ya bunu" bile diyemiyorlar düşün artık. kalanlar da bu meeh'ler işte.
0
kaichi
(07.01.18)
Müsadenle duyuruna ortakçı çıkacağım. Eski lezzetler yok gerçekten. Piknik diye bir bisküvi vardı 25 kuruş falandı o bile acayip lezzetliydi. Yok artık.
Uzun süredir snickers yemiyordum belki 3 sene olmuştur. Geçen canım çekti bir tane aldım. Leş gibi şekerli geldi tadı. Ben yemeye yemeye bana mı ağır geldi yoksa değşti mi tadı?
0
ismira007
(07.01.18)
bi öneride bulunayım o zaman.

'bolçi' bulursanız bi yerde, dinlenme tesislerinde oluyormuş, müthiş bi şey. ben markette fıstıklı çikolata istesem damak alıyorum mecburen ama bolçi varken damak'ın çok da adı geçmez gibi.. 10 lira falan bi kare çikolatası ama tadı muhteşem.

@ismira007, snickers da gerçekten değişmiş. geçen ben de twix aldım gerçekten, abartısız yiyemedim. bu kadar iğrenç olabilir. albeni bile daha güzel.
0
🌸mehmed resad
(07.01.18)
Doğal şeker diye bir şey yok. Yani var da hiçbir zaman abur cuburlarda tatlandırıcı olarak meyve ya da bal falan kullanılmadı. Şeker pancarından elde edilen şeker de rafine şeker.

Eti Burçak Sütlü Kremalı ve Eti Brownie'nin tadı hâlâ gayet güzel bence.
0
i was made for you
(07.01.18)
Şölen ve tadelle markalı ürünler hala güzel bence.
0
mahmut29
(07.01.18)
ulker peki ve eti turti'yi ozluyorum ya.
0
000000
(08.01.18)
Torku No.1 gayet guzel, eskinin guzel gofretleri gibi.
0
grobet
(08.01.18)
3 kutu rulokat faciasından sonra gerçekten artık herşeyi batırdıklarına inanıyorum. Neyse ki çokonat, eti cin, eti puf ve çokomel, negro aynı gibi, bir de Ülker çubuk kraker. Arkadaş yazmış da içi krema dolgulu doğru düzgün bir bisküvi yok.
0
mslny
(08.01.18)
ben de şunu merak ediyorum:
satışları nasıl?

sadece buraya yazanlar değil, çevremde de çok kişi bu şekilde düşünen. markete girdiğimizde bisküvü çikolatanın olduğu reyona hiç uğramayız bile.

eskisi gibi satmıyordur herhalde markalar. bir bilginiz var mı?
0
dahinnotha
(08.01.18)
ben bu yüzden üşenmeyip nestle'ye mail attım kısa ve öz niyetimi belli eden amacım da piyasaya ürünü yeniden sokmaları falan değil böyle duygu sömürüsü yaptım pirinç patlaklı gevrekleri çok severdim çocukken hep nestleciydik biz dededen falan neyse adamlar dönüş yaptılar 1 hafta sonra kadar, o ürün sizin pazarda satılmıyor biz sizi yerel sağlayıcılara yönlendirelim dediler sadece. insan bi adres yolla 2 paket yollayalım der falan. öyle yani. artık nestle düşmanıyım.

şaka bi yana bu konuyu bi ara araştırıcam çok merak ettim.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(08.01.18)
di mi!

glikoz + fruktoz şurubu. o değil pastaneler falan bile kullanmaya başlamış sanki. yıllar evvel şekerpare almayı bıraktım. bu tarz şerbetli tatlılarda çok belli oluyor içine ne bok kattıkları. zehir gibi bir şey.

eti takılıyorum ben de. üzeri hitit güneşli kakaolu bisküvisi ve burçak'ın klasik versiyonunda pek tat farkı algılamıyorum. cin'de de. bunlar dışında bir şey almıyorum genelde.

yalnız etiketlerinde çatır çatır yazıyor şurup olduğu. sadece dozajını daha iyi ayarlamışlar belki, diyebilirim. ya da başkasının algıladığını ben algılamıyorum.

ülker'i zaten boykot edeli yıllar oluyor. nadiren dayanamayıp albeni alıyorum. birkaç ay evvel almıştım, o da kötü değildi sanki ama ondan emin değilim.

kurabiye ve kekler bundan en muzdarip olan grup sanki. ya da onlarda ne leş olduğu daha belli oluyor.

torku'ya hiç bakmadım ama en azından toz şekerleri düzgün. direkt pancardan üretilme diye biliyorum. adamlar şeker üreticisi sonuçta. ürünlerinde kendi şekerlerini kullanıyorlarsa belki denemek lazım.

özellikle paketlenmiş ürünlerde seçim şansı bırakmadılar. aslında imza kampanyası, sürekli protesto vs yapılsaydı iyi olurdu. seçme şansı cidden yok.
sigaranın alkolün sağlığa zararlarını anlatırken, kamu spotları vs ile, glikoz şurubunu, gluteni coşmuş ürünleri, gdo'yu pompalıyorlar maaşallah piyasaya.

keşke yasaklatabilsek bazı katkı maddelerini. sağlıklı şey yemek lüks oldu. ekmekler rezalet, şeker rezalet, abur cubur zaten rezillikte zirve yaptı, sebzeler anormal parlak, kalın, susuz ve çekirdeksiz mutant yaratıklar gibi vs. biz bunların hepsini de üretiyorduk ayrıca.

keyfimizin de içine ettiler artık en son. ben sigara içiyorum hala, sigaralar bile leşleşti.
0
godoşu beklerken
(08.01.18)
bu arada : #22164700

asıl olay budur. tahkimci eşş... liboş şerefsizlik olunca bir nanenin altında, savaşması böyle zor oluyor işte. elin dobermanı. git hallet diyorlar böyle tiplere, bunlar da gelip hallediyor.

bunu yapmak için vatanı, insanı falan sevmemek gerek cidden.

hani küfür eder misiniz falan filan diye soruyorlar ya, alın işte, buraya nadide küfürler sıralamak elzem aslında, hatta görev. entryde bahsi geçen bu adam(!) gibileri "benim oyum cahille bir olamaz" dediğinde işte o can alıcı soru beliriyor: "sen bizi sevmiyorsan oyun bırak eşit olmayı, keşke olmasa zaten. keşke sen var olmasaydın." aynı sebeple: liyakat önemli diyoruz, peki liyakat tek başına yeter mi?
0
godoşu beklerken
(08.01.18)
Şeker pancarı üreten çiftçiye zararını falan bilmem, doğrudur ama vücudunuz hangi şekeri yediğinizi anlamıyor emin olun. Yani şeker pancarından üretilmiş şekerden yapılan abur cubur yiyorum, günde beş çorba kaşığı bal yiyorum kafam raad diyen varsa demesin, hepsi aynı halt.

Sucrose, HFCS, invert sugar, honey, and many fruits and juices deliver the same sugars in the same ratios to the same tissues within the same time frame to the same metabolic pathways. Thus, if one accepts the proposition that a given product will be sweetened with one of the fructose-containing nutritive sweeteners, it makes essentially no metabolic difference which one is used.

Aşağıdaki linkten detaylıca okuyabilirsiniz şeker ve şuruplar nedir ne değildir.

ajcn.nutrition.org

İdeal olan kaynağından bağımsız olarak tatlı şeyleri çok minimal düzeyde tüketmek.
0
i was made for you
(08.01.18)
Doğru, gerçekten çok çok kötü şu anki aburcuburlar. Acı bir tat kalıyor ağızda, tatlı değil sanki.
0
roket adam
(08.01.18)
@godoşu beklerken
Yazdıklarına katılıyorum.
Bildiğim kadarıyla o kanun cargill denen firma için çıkarılmıştı. Adamlar bir ülkede kanunları kendilerine göre değiştirtip öyle işletme kuruyor.
0
ismira007
(08.01.18)
yukarıda alıntılanan makale bilgisinin biraz yanıltıcı olabileceğini düşünüyorum. konu şeker başlığındaki her şeyin monomerinin şeker oluşu değil sadece. olay iki şeker arasındaki yapısal farkın sindirim ve emilim gibi metabolize olma süreçlerindeki fark ve bunun etkisi (artı içine katıldıkları şeyi daha stabil hale getirdiği söylenen şurupları, şurup haline getiren kimyasal reaksiyonlar dizisinin başka maddeler oluşturup oluştuurmaduğının sorgulanması):

*linkini verdiğiniz makalenin yazarı John S White, ufak bir arama sonucu, anlaşılıyor ki Atlanta'da "White Technical Research" adlı "danışmanlık" hizmeti de veren bir fimanın sahibi. Bu adamlar bize danışmanlık yapmıyor, şirketlere yapıyor. Küçüğünden (pastane zinciri olsun), büyüğüne (monsanto, cargill, vs.)

conflict of interest'i bağımsız çalışır gibi göründüğü için yok. kötüye kullanmak isterseniz güzel bir yöntem.

* ben de size açıktan conflict of interest'i olan bir makalenin commentary linkini vereyim.
www.jci.org ki aynı article bu şurupların tüketici algısında yarattığı olumsuz etki yüzünden ürünlerinin reklamını hfcs free diye yapmaya başladıklarını da söylüyor.

(mısır şurubuna alternatif şekilde metabolize olan şeker pazarlamaya çalışıyorsanız mesela burada olası bir bias sahibi olmanızın bir anlamı olabilir. yoksa tüm bias'in mısır şurubu kullanan dev firmalar lehinde olması gerekiyor, diyerekten burada belirtilen conflict of interesti çok ciddiye almadım.)
buna göre makalede fruktozun glikoza göre farklı metabolize olmasından bahsediliyor. yani bunlar elbette monomer hallerinde "şeker" ama bunların insan vücudunda değişik miktarlarda alımı ile oluşan değişim de başka.

bakın bu makalede fructose'un insulin sensitivity'si üzerine etkisi yüzünden diabet yaratma riskine (bahdesilen insulin sensitivity düşmesinde şüphesi edilen olayla ilgili makale abstraktı: www.ncbi.nlm.nih.gov ve früktozla ilgi makale olmayan bir yazı da burada www.medpagetoday.com )

karaciğere dişe daha fazla zarar verdiğinden de bahsedilmiş.

artan adiposity (adipose tissue yağdan oluşan dokuydu bildiğim kadarıyla, obezite faktörü yani bu, zaten makalede öyle bir kısım olacaktı)
yani çalışmada aynı sürede glikoza kıyasla aynı miktarda fruktoz tüketenler belirgin şekilde fazla kilo almış.

belirtildiği gibi bu çalışmadaki eksiği değerlendirmeciden aynen alıntılıyorum ki: "the study stops short of showing whether fructose consumption would decrease insulin sensitivity to the same degree in the absence of visceral fat gain. Statistical analysis of the available descriptive data appears to suggest that the changes of body fat and insulin sensitivity are not necessarily codependent. "

ama bence bu tam anahtar nokta: aynen dediğiniz gibi sağlıksız şeyleri fazla tüketen, şeker ve yağ içeriğine yönelen kimseler dün kiloluyken bugün morbid obezlerse sebebi bu olmasın?

yani aşırı miktarda glikoz tüketen insan vs aşırı miktarda früktoz ve türevlerini tüketen insan diye düşünürseniz fark ortaya çıkıyor. visceral fat'iniz olması için obez olmanız gerekiyor zaten. e olduktan sonra fruktoz ciddi zarar verecek demek oluyor:

bu arada meyvedeki fruktozla sofradakinin farkı neyle beraber tüketildikleri demiş bir doktor:

www.diabetesdaily.com

yani şimdi bu doktor da işine geleni söylüyor olabilir. ama dünyaya baktığınızda, artan obeziteye baktığınızda adamın söylediklerinde bir mantık görüyorsunuz. bu bok aynı bok olsa da, bir meyvede bunun metabolize olması ve absorpsiyon süreçlerini yumuşatan ve yavaşlatan etkenler var diyor. (glikoz mu fruktoz mu geyiği bir yana)




daha kapsamlı bir makale buldum, belirtilmiş bir conflict of interest de yok daha doğrusu araştırmacı olmadığuı beyanında bulunmuş, hepsini şu an okumam maça ister, bir kısmını okuyup bir kısmında göz gezdirdim diyeyim, ilk bakışta diğerlerinden daha iyi gibi geliyor: www.ncbi.nlm.nih.gov

Bu makaleye göre iki yanda da çoğu iddia aslında inconclusive, bu sonuçları çıkaracak long-term study'ler henüz mevcut değil.

HFCS'e olumsuz bakanlara eleştirisi ise abartılı şekilde yüksek doz alımlarında yapılan çalışmalarının sonuçlarını değerlendirmiş olmaları. Zİra o da şöyle diyor: "The issue of dietary fructose and health is linked to the quantity consumed, which is the same issue for any macro- or micro nutrients. "

Fakat o noktada aklıma morbid obezler ve genelde obezite geliyor. Tamam obezite fruktoz hatta HFCS arasında doğrudan anlamlı korelasyon kurmaya kalkmasınlar, eleştirildiği gibi, ancak o zaman bu çarpıcı paralel artışın sadece tesadüfi olduğunu gösteren kanıtları sergilemeleri gerekiyor. Dolaylı ilişkinin tam nerede dolaylandığını da göstermek lazım. "Henüz çalışmalar yok" demek "ilişki yok" demek değil.

Conclusion'ın baş kısmına bakarsınız diğer önceki makale değerlendirmesinde bahsettiğim faktörler yarı yarıya olumlanmış. Yani hem doğrulanmış hem sorgulanmış. Bir göz gezdirirseniz anlarsınız.

Ancak şunu da aklınızda bulundurursanız güzel olur: Inconclusive olan ne? "It appears that fructose does cause..." mealinde cümlelerde hangi çalışmalar eleştirilerle beraber doğrulanmış? Peki bu dietary sugar tipi hakkında olumlu bir şey söylenmiş mi?
0
godoşu beklerken
(08.01.18)
(7)

Cisim hangi renk gözükür?

divanyayi
Mavi renkli bir cisme, kırmızı renkte bir ışık tutulur ve araya da yeşil renkli bir filtre konulursa cisim hangi renk gözükür?
Mavi renkli bir cisme, kırmızı renkte bir ışık tutulur ve araya da yeşil renkli bir filtre konulursa cisim hangi renk gözükür?
0
divanyayi
(05.01.18)
Gözükmez demek istiyorum emin değilim.
0
bos gezenin bos ustasi
(05.01.18)
Nereden baktığımıza göre değişir. Filtrenin arkasından mı bakıcaz yoksa tamamen alakasız ve filtrenin olmadığı bir noktadan mı bakıcaz cisme?
0
yaren
(05.01.18)
kirmizi yesil-> sarı
sari mavi-> beyaz
uuu beybi, kaynak: google
0
her giriste sifresini unutan adam
(05.01.18)
fenokulu.net
şuraya göre beyaz ama kesin bi bokluk var. bu sorularda hep kafam karışırdı ama kolay soruyorlardı da yanlış yapmıyordum.
0
bass solo take one
(05.01.18)
saf mavi ışık kaynağı ile saf kırmızı renkte bir objeyi aydınlatırsanız obje siyah görünür. yeşil filtre üzerinden bakınca mavi ile aydınlatılmış obje ve ortam ne olursa olsun tamamen siyah görünecektir.

çünkü kırmızı obje aslında üzerine gelen ışığın kırmızı dalgaboyunu yansıtır. diğer dalga boylarını emer.

ancak gerçek hayatta o kadar saf mavi ışık kaynağı yoktur. özel filtreler ile fizik deneyleri için vs %99 oranında elde edilebilir. gene saf kırmızı obje gündelik hayatta nerdeyse yok ama kimyasal boyalarla gene yüksek oranda elde edilebilir.
0
orpheus
(05.01.18)
orpheus +1

filtresiz durumda:

cisim sadece kırmızıyı yansıtıyor yani görünür tayftaki diğer renklere(spesiifik frekansa ve dolayısıyla dalgaboyuna sahip) denk gelen her ışığı emiyor, mavi buna dahil. maviyi emdiği için siz buna ışık tutmamış gibi oluyorsunuz. yani hiçbir renk yansıtmıyor, varolan ışığı emiyor, yani ışık yansımıyor cisimden. dolayısıyla siyah.

siz kırmızı ışık gönderseydiniz veya beyaz ışık veya kırmızı+ bir diğer ana renk, cisim sadece ve sadece kırmızıyı yansıtacaktı ve diğer tüm ışıkları yine emecekti.

işin içine filtre de girince:

yeşil renkli filtre ise yeşilden başka her renkteki ışık dalgaboyunu emdiğinden yeşil ışığı geçirecek sadece. kırmızıyı emecek. yani kırmızı ışık daha filtrede emilecek, cisme ulaşmayacak bile.
0
godoşu beklerken
(05.01.18)
tamamen siyah.

renkler ideal alındıysa.
0
babilbaligi
(05.01.18)
(7)

Ukrayna Lviv'de ne yapilir?

300worms
Bu sabah geldim sehrin meydanini gezdikten sonra yemek yiyip otelimize gectik. Hava soguk su saate burda ne yapilir burayi taniyanlardan oneri bekliyorum.
Bu sabah geldim sehrin meydanini gezdikten sonra yemek yiyip otelimize gectik. Hava soguk su saate burda ne yapilir burayi taniyanlardan oneri bekliyorum.
0
300worms
(04.01.18)
Pijalnia ve arsenalna diye iki tane bar var orada takılabilirsiniz. Opera binası var şuan bile belki bir tane vardır, bu akşam bir tane izleyebilirsiniz.

Onun dışında yarın Kuleye çıkabilirsiniz, savaş müzesi falan var gezilecek.
yarın akşam da herhangi bir klube gidebilirsiniz. Bir tane tepe vardı adını unuttum yarın oraya çıkabilirsiniz.
0
zaxurani
(04.01.18)
:D do it man.
0
brad pitt
(04.01.18)
krivka'da yemek yiyip, beer theatre'da bira içebilirsiniz.
0
axl
(04.01.18)
ismini unuttum ama kahve fabrikası vardı meydanda, alt katına inin kafanıza kasket veriyorlar. spesyal kahvelerinden isteyin, ilginç bir şey.

Buldum, burası: www.tripadvisor.com.tr
0
duyond
(04.01.18)
El yapımı çikolata satan bir yer var. Mutlaka tadın.
Krivka zaten olmazsa olmaz.

(Sabaha Baczewski de sabah piyano eşliğinde kahvaltı yapabilirsiniz, en iyi kahvaltı mekanıdır.)
0
apolitikherif
(04.01.18)
Cevaplar icin tesekkurler. 5 burda kalacagim onerilere devam.
0
🌸300worms
(04.01.18)
ben bunu der meister'a da sormanızı önermeye geldim. gezinir görürse, sanıyorum ki yazar zaten.
0
godoşu beklerken
(04.01.18)
(16)

Cumhuriyet gazetesini desteklemek teröristliktir!!! diyen insanlar.

mikahakkinen
Kendini vatansever gösteren bir ortamda Cumhuriyetin başlığına kızıp 'bakan suç işlemeyi destekliyor' Cumhuriyet gazetesini destekleyen teröristtir diyorlar. Yıllardır okurum fetö ve herhangi bir cemaate en karşı kitle Cumhuriyet gazetesiydi. Hükümeti eleştirenin terörist olduğu bir ortamda benimde
Kendini vatansever gösteren bir ortamda Cumhuriyetin başlığına kızıp 'bakan suç işlemeyi destekliyor' Cumhuriyet gazetesini destekleyen teröristtir diyorlar. Yıllardır okurum fetö ve herhangi bir cemaate en karşı kitle Cumhuriyet gazetesiydi. Hükümeti eleştirenin terörist olduğu bir ortamda benimde okuduğum bu gazeteye laf edilince ağırıma gitti ve kızdım.
Cumhuriyet gazetesini desteklemek gerçekten teröristlik mi?
0
mikahakkinen
(04.01.18)
değil.
0
zgrydn
(04.01.18)
Dünün Zaman okuyucuları bugün gelmiş Cumhuriyeti, Sözcüyü okuyanlara hain diyor, gel gülme :)
0
siyah giyen adam
(04.01.18)
Devletin sırları orada ortaya dökülüyorise bir sorun var demektir.
Başka hiç bir ülkede bir örneği yoktur istihbarat birimlerinin işlerinin gazete tarafından ortaya konulması. O ileri medeniyet, insan hakları(!) (suriyelilere neler yaptıkları belli) sözde basın özgürlüğünü savunan ülkelerde bile buna müsamaha gösterilmez. O haberi yapan malum almanya'da şimdi. Devletin de kendi kişisel alanı vardır öyle her isteyen dokunamaz.
Bir de kandildekiler yerlere sigara izmariti bile atmıyorlar diye haber yaptılar. Kandilde yerlere sigara atmayan askerimize mermi atıyor ama..

Yine uğur mumcu nun ağabeyinin bu gazete hakkındaki açıklamalarını youTube daki bir çok videoda görebilirsiniz. Kararı siz verin artık..
0
1adam
(04.01.18)
Boşver abi ülkede sığır çok. Bir vatan haini arayacaksak gerçeğin üstünün ortulmesine "devlet sırrı" diyenlere bakmak lazım.
0
doxanikee
(04.01.18)
onlar önce kendi partilerinin sırasında oturan ve fetullah denen iti ziyaret etmek için on bin kilometre yol giden terörist sürüsünü temizlesin. terör örgütüne ne istediyse veren tiplerin sizi yargılamasına izin vermeyin, vurun suçlarını yüzlerine, acımayın.

gerçek teröristlik terör örgütü liderini "gökten ne yağar da yer kabul etmez" demek. gerçek teröristlik "ne istediler de vermedik" demek, yıllarca ne istediyse vermek. gerçek teröristlik referandumda omuz omuza oy istemek, terör örgütü mensuplarını devlete yerleştirmek, kol kola ergenekon yalanını yaymak.

daha 2017'de terör örgütüne meclis çatısı altında "cemaat" diyen tiplere acımayın, itin götüne sokun.

p.s. o silahların türkmenlere gitmediğine yemin billah eden ak parti hükümetinin sayın başbakan yardımcısı. bir diyeceğiniz varsa gidin kendisine söyleyin.
0
babilbaligi
(04.01.18)
askere gitmemek = hainlik?

askerliğimi antalya'da emekli ve muvazzaf subay astsubay ve yakınlarına hoş geldiniz, deyip kayıtlarını girerek geçirdim. vatana hizmet böyle olur işte!

hükümetlerin işi budur, düşman yaratmak. her dönem düşmanları vardır, her dönem birileri onların işlerini bozuyordur, her dönem birileri hainlik ediyordur. düşman yaratır ki arkasındaki desteği sağlam tutsun ve genişletsin.

hiçkimseyi bulamazsa "dış mihraklar" deyip geçiyor adam.

bu insanlarla mantıklı bir şekilde tartışmak da mümkün değildir.

"devletin sırları ortaya dökülüyorsa"ymış. dikkat etsin kardeşim? açığa çıkarmasın? aslolan insandır, ne devlet ne hükümet. hükümetle devlet arasında seçim yapılacaksa da devlet seçilir, hükümet değil.

sen insanının anasını ağlat, salak saçma politikalar yürüt, "aman karşıda düşman var" deyip herkes ne olursa olsun arkanda dursun? oldu.
0
rahip janick
(04.01.18)
@ rahip janick
durum bunlardan ibaret değil. Bak üstte de belirttim - yazamadım- diye.
0
1adam
(04.01.18)
Değil Cumhuriyet herhangi bir gazeteyi ya da kitabı ya da yazıyı desteklemek teröristlik değildir. Bir terör örgütünü desteklemen de seni terörist yapmaz, sadece terör örgütü destekleyen biri yapar bilfiil örgüte katılmadığın sürece.
0
i was made for you
(04.01.18)
gazeteciler devlet görevlisi değildir. işleri haber yapmaktır. bilgi sızıyorsa haberi yapan değil bilgiyi sızdıran devlet görevlisi yargılanır. devlet suç işlerse "devlet sırrı" kavramı geçersiz kalır. bilinen yandaşlardan mehmet barlas'ın söylediğini dikkate alırsak (adamın gol diyor) türkiye suriye'deki bazı terör gruplarına destek vermiştir.

bazı vatandaşların "devlet sırrını açık ediyürler" şeklinde tepkilerini gözlemek mümkünken yine aynı kişilerin devletin terör örgütlerine silah sağladığı iddiasını görmezden gelmeleri vatan sevgisiyle değil ancak haysiyetsizlikle açıklanabilir.
0
zgrydn
(04.01.18)
@ abdnin de gönderdiği silahlar için de benzeri şeyler düşünüyorsundur umarım.
Görmezden gelmek?..
Sınırı tehdit edilen abd mi Türkiye mi?
Devlet suç işlerse, bırakın da bundan mağdur olanlar konuşsun. Mağdur değilseniz kimin avukatlığı oluyor bu?..
0
1adam
(04.01.18)
@1adam, tabi ki düşünüyorum ancak abd'ye vergi vermiyorum. vergi vermekle mükellef olduğum, içinde yaşadığım devlet üzerinde de fikir belirtme hakkım vardır herhalde? devletimin suç işlemesini de istemiyorum, işleyenin de yargılanmasını istiyorum kardeşim. suriye'deki şiddet olayları bu kadar pompalanmasaydı sınırımız da tehlikeye girmeyecekti. bu salaklığı ve haysiyetsizliği örtmeye vatan - millet edebiyatı yetmiyor. aksini düşünen gidip kumda oynasın.
0
zgrydn
(04.01.18)
Gazeteye devletin en gizli istihbarat bilgilerini kaptıran sığırlar hain değil. bunu haber yapan gazeteci hain niye çünkü öyle işte onlar öyle diyorlar gerisi ne fark eder. Onlar ne diyorsa doğru olan o değil diyorsan hainsin işte Abdullah Gül'ü bile hain ilan ettiler garibanin anasını bile sorarlar değil cumhuriyet gazetesi
0
denklemci
(04.01.18)
Ben vergi vermek gibi maddi konularla bağdaştırmayı yanlış buluyorum. Biz de bundan muaf değiliz. Devlet parti kurumlar da insanlardan teşekkül sonuçta yanlışlar oluyor ama suriyedeki olan biten her şeyden Türkiye sorumlu tutulamaz. Ve türkiyenin de buna tepkisiz kalması düşünmek hata. Bu iş karı koca arasına karışılamaz meselesi gibi bir mesele değil.
0
1adam
(04.01.18)
insanız yanlışlar olur ancak yanlışı yapan bir devlet görevlisiyse görevden alınır/ istifa eder. devlet yönetiyorlar orada, yanlış kaldıracak bir kurum değil.

benim ödediğim vergiyle devlet komşumuzda ki savaştan bir veya birden çok tarafa silah, mühimmat desteği sağlıyorsa bunu bilmek ve sorgulamak hakkım. kaldı ki burada konu uluslararası bir suç ve bahsettiğimiz kişiler bu suçu bizim vergilerimzle işliyorlar.

komşunda sıkıntı varsa sessiz kalmazsın elbet ancak tepkini taraflardan birine kumar oynayıp bölgede çıkar sağlamaya çalışarak göstermezsin.

''Devlet suç işlerse, bırakın da bundan mağdur olanlar konuşsun. Mağdur değilseniz kimin avukatlığı oluyor bu?.. ''

ne tarz bir düşünce sistemin var çözmek mümkün değil ancak devlet suç işlerse bu sorumluluğu altında ki tüm halkı ilgilendirir. o kişileri oraya getiren halk, vergiyi ödeyen halk. onlar değil, halk onların efendisidir. eğer devlet uluslararası bir suç işlerse de bunun faturası tüm halka kesilir. yarın bir gün ülkeye ambargo uygulanırsa bundan zararlı kim çıkacak onun hesabını yap.
0
air
(04.01.18)
Ben sadece şunları söylemek istiyorum; eğer bunlara cevap verilir ve gerçekten tatmin olursam bu durumu kabullenicem.

Cumhuriyet gazetesinin illaki yanlış taraflı yazıları olabilir. bu her yayın kuruluşu için geçerlidir. Yani kimse konuşmasın, muhalefet yapmasın mı? Herkes taraflı mı olmalı? Yıllarca ortalığı yıkarcasına fetö vb örgütlere karşı çıkan kesimin temsilcisi Cumhuriyet gazetesiydi. Nasıl terörist olunur bu durumda şaşırtıcı?

Devletin çoğu kurumuna torpille girip, milletin hakkını yiyen kişiler veyahut vergi kaçıran kişiler daha mı vatansever?

Vatansever görünüp uyuşturucu içip millete saldıranlar mı vatansever? kendilerini kesip vatansever ocaklara gidenler mi vatansever?

asıl sorun ne biliyormusunuz? tahammülsüzlük..... ben diyor muyum atv izleyen teröristtir diye .
yalakalık yapan, torpille iş yaptıran, rüşvet veren, işten kaçan, devletini dolandıran teröristtir desem olur mu? benden olmayan her kesim teröristtir desem?

Tahammüllü ve eleştiriye açık olmak bence ana nokta. Cumhuriyet gazetesini ben de eleştiriyorum. ulusalcı, tek taraflı, abartı haberler yapıyor. ama en azından duruşu var arkadaşlar bunu kabul edin.
0
🌸mikahakkinen
(04.01.18)
bu çok uç bir söylem de cumhuriyet gazetesinin taraf'tan falan farkı çok az. cumhuriyet'in eski zamanlarından kalma birkaç değerli insan dışında gazeteye politika çizdiren bir grup var.

cumhuriyet gazetesini destekleyen, mesela 6 cumhuriyet prensibini de destekliyorsa, safın önde gideni benim için. laf anlatmaya artık kalkışmadığım insan bu. cumhuriyet'in kalesine girdiklerini söylemek benim de ağırıma gidiyor ama ben bunu o insana anlatamıyorum.

denenlerin ne zaman dendiğini bilen, "bunu şimdi eleştiren şu zaman da bunu neden eleştiremedi, şunu neden parmakla gösterdi" falan gibi soruların zaten cevabını bilen ve cumhuriyet gazetesini destekleyen adam ise benim akıllı düşmanımdır.

terör karmaşa ve korku yaratıp karmaşadan yanlış kararları çabucak aldırarak istifade etmeyi hedefleyen bir stratejiye sahip. insanların ölmesi gerekmiyor. şöyle diyebilirim: cumhuriyet algı manipülasyonu yapan mental bir terörist görevi görüyor çoğu zaman, evet. içindeki her yazar buna dahil değil ama gazete başındaki insanlar sayesinde bu istikamete sahip. chp gibi o açıdan. hani karşısında durduğun siyasi anlayışın suç işlemiş liderini hapisten çıkarmak, temsil ettiğin partinin ilkelerini çiğnemek ve bunu sorgulayanları partiden atmak, tekkeci zaviyeciyi, şeriatçıyı etnikçiyi söylemlerine devam edecekleri şekilde partiye doldurmak* ve o sırada verdiğin çarşaf liste sözünü çiğneyerek blok liste yapmak ve sonra siyasi partiler yasasının demokrasi yoksunluğundan yararlanarak durumunu sürdürmek, anayasanın çiğnenedurduğu bir sürü karar tasarısına imzayı atmak, sadece spotlardan kaçmak...

yani korumaya and içtiğin şeylerin hepsini tek tek çiğnerken ülke değeri olmuş isimleri (chp, cumhuriyet) işgal etmek. chp'yi desteklemiyorsanız karşısına bir parti kurarsınız değil mi. git kur partini, destekleyen de desteklesin, bana ne. bunlar onun yerine ilkelerinin karşısında oldukları partinin içine sızıyorlar. yani ben chp'yi destekleme zorunluluğundan bahsetmiyorum. başka posta girip insan aldatmaktan bahsediyorum.

chp'de olan değişimle cumhuriyet'teki paralel gelişti. üstten darbeyle ele geçirildiler ve bunun turnusolu çoksa da tartışmasız göstergelerini ilk ergenekon ve balyoz operasyonlarında takındıkları tavrın taraf'tan farksız oluşuyla, bu tavra olan ve zaten küçük kalan muhalefetin zamanla parti veya gazeteden çıkarılmasıyla gördük.

istediklerini yazsınlar. ama cumhuriyet ismini kullanamazlar. kullanırlarsa ben onlara zihin teröristi derim.

edit: nrmnm'yi yanlış anlamışsınız galiba. o sizinle aynı fikirde. o kadar tik arasında onunkini neden esgeçmişsinız anlayamadım. cevabını atlamadıysanız bence fikir duymaya öyle hazır değilsiniz ki öfkeli halinizden ne dediğini fark etmemişsiniz. bu kadar öfkelendiğinizde biraz dinip soruyu öyle sormanız işinize daha çok yarar.
0
godoşu beklerken
(04.01.18)
(10)

Kedi ifşası

fatih terim akti
İlk ifşa olayım. Nasıl oluyor bu işler tam bilemedim. Benim kız bu işte.
İlk ifşa olayım. Nasıl oluyor bu işler tam bilemedim. Benim kız bu işte.
0
fatih terim akti
(03.01.18)
valla uyuyamamaktaydım, bu foto sayesinde youtube'da kedi izlemek anca geldi aklıma. çok çok güzel bir kediniz var. o hafif asık, mağrur ifadeyi yesinler, kulakları ısırsınlar, bıyıkları parlatsınlar ne diyeyim, çok tatlı bir kızmış bu.
0
godoşu beklerken
(03.01.18)
Oyyy, yerim, saldırırım! Onu böyle karıştırıp mıncıklayınca ne de hızlı salon kadınlığından mahalle karılığına geçiyordur kimbilir. Adı ne?
0
aychovsky
(03.01.18)
@sycu bende aynı düşüncedeyim.

@godoşu beklerken çok teşekkürler.

@aychovsky aynen tarif ettiğiniz gibi. Bianka ismi.
0
🌸fatih terim akti
(03.01.18)
bu nası poz lan

tanınması gerektiği halde tanınmadığından sineye çekemeyen dükkan müdavimi gibi

patronu tanıyor gibi duruyor
0
regardless of what they say
(03.01.18)
Pamuk şeker gibi.
0
nick konusunda kararsizim
(03.01.18)
huyu nasil?

cok opulesi. allah bagislasin.
0
e haliyle
(03.01.18)
çok asil duruyo, maşallah <3
0
elorelia
(03.01.18)
@regardless of what they say : ahahaha. harika yorum.

@nick konusunda kararsizim, @elorelia, @kaptan maydanoz çok teşekkürler :)

@e haliyle : bayağı bir uysal, utangaçtır kendileri, olmayacak yerlerde uyumaya bayılır. normalde fotoğraf çektirmeyi sevmez ama geldi kendi oturdu benim fotoğrafımı çek der gibi.
0
🌸fatih terim akti
(03.01.18)
sizin kız çok güzelmiş ya, tablo gibi kedi maşallah.
0
evde liyakat kalmamis
(03.01.18)
çok asil bir duruşu var.
0
for day to break
(03.01.18)
(15)

çapsız vizyonsuz muyum?

nigeo
oturdum o ses türkiye acun yılbaşı programını izliyorum şimdi.bir de geçen altın kelebek ödüllerini falan arıyordum internette.çapsız mıyım vizyonsuz muyum mal mıyım ben?
oturdum o ses türkiye acun yılbaşı programını izliyorum şimdi.

bir de geçen altın kelebek ödüllerini falan arıyordum internette.

çapsız mıyım vizyonsuz muyum mal mıyım ben?
0
nigeo
(03.01.18)
Bi vizyonsuzluk var ama farkindalikta var gibi
0
all girls dream
(03.01.18)
yoo? size ne iyi geliyorsa onu yapın. sadece arada kendinizi kollamaya gayret edin ki istemli zombileşmenin istemsizleştiği, kontrolünüzden çıktığı bir an gelmesin. her zaman sadece ve sadece bunları izleyince insan kendini çapsızlığa demeyeyim de bitik bir hale itiyor sanırım. günü idare ettirmekten ötesine yaramayan şeyler siz fark etmeden alışkanlık haline gelince sorun oluyor.

(not: bunu değil çok daha tırt şeyleri izliyorum ve tüketim toplumu kavramıyla 20+ sene evvel iggy pop'ın tv screen parçasıyla tanıştım, kişisel almaktan değil, dediklerimi bunun farkında olarak ve buna rağmen diyorum, bunu vurgulamak için. bunu düşünmeyen insan gelip buraya bu soruyu sormaz zaten. siz bunların hiçbirisi değilsiniz dolayısıyla, sadece kötü alışkanlıklar edinme riski taşıyorsunuz. yani yeni başlayan -belki de tek seferlik- bir şeymiş gibi anlaşılıyor sorunuzdan. video oyunlarından sistemsiz, başıboş internet gezinmelerine kadar bir sürü şeye kötü bir şekilde zaman vermiş biri olarak insanın sağlığa zararlı olduğunu bilip de yine de yaptığı şeyler olduğunu hatırlatıp bu durumda da aynı tehlike var, diyorum)
0
godoşu beklerken
(03.01.18)
gecenin bu saatinde izliyorsan çapsız ya da vizyonsuz değilsin. gündüz açıp izlesen tamam da. farketmeden kafa boşaltmaya, çapsız davranmaya ihtiyacın olmuş olabilir.
0
mobydick
(03.01.18)
Bu programları internetten izlemek tvden izlemekten daha iyi bence. Reklam bitsin kaygısı yok ve istediğin zaman istediğin yere sardırabilirsin.
Çapsız değilsin en azından bu programların gereksizliğini anlamışsın. Bu nedenle sana çapsızsın demek istemiyorum. Yine de izlememeye gayret et.(bunları diyorum sana ama ben de youtubedan çıkmayan bir insanım asdfhhjkgdds)
Meyal +1
Bu arada o ses türkiye neden benim ilgimi hiç çekmiyor acaba?
0
uyusam iyi olur
(03.01.18)
hadi acun neyse, neysee.

ancak altın kelebek ödüllerine açıp baktıysan ölmekte olan medyaya önem veriyorsun demektir.yakıştıramadım.

gerçi niye yakıştıramıyorsam :D

çapsız değilsin "bön" sün
aç kitap oku amk cahili
0
regardless of what they say
(03.01.18)
Kankacim kendide seyredenler kibar davranmislar ama alakam olmadigindan 3 sikka birden evet diyorum.sisteme lazim olan adamsin.mac seyret,magaIn oku,dizi seyret bunada kafa dagitma de.surekli su mesaji aliyorsun,bes para etmezsin.bak topa vuruyor,parayi koyuyor,kizlar,araba sana bak kabak cekirdegi yiyip ekrana bak,sarki soyluyor parayi koyuyor evler,arabalar,mucevherler sana bak cips,ayran a101e ovgu.siradanlasiyorsun iste.benden ne olur ki kismina geliyorsun orda birileri cikiyor oy ver,hakkini koru,demokrasi senin oyuna bagli.oy verip kahraman oluyorsun.odul olrak diI seyrediyorsun.
0
duptıs
(03.01.18)
İzlenmez değil takılma. Sürekli yapma da.
0
freetakilir
(03.01.18)
Bence vizyonsuz olmak izlemek değil de bu programları haddinden fazla ciddeye almak demek.

Kaçırınca üzülmek
Üzerine uzun uzun muhabbet etmek
Katılan herkesin hayatını vs en ufak detayına kadar biliyorsan vizyonsuzsun demektir.

Yılbaşı gecesi evde oturan bir sürü insan var ailesiyle tek başına vs tv izlemeyip ne yapacaklar ki çokta bir seçenek yok açıkcası, özellikle aile yanındaysa mutlaka biri tvyi açmak istiyor onlardan ayrı geçirmemek için mecburen izler insan zaten.
0
powerpufgirl
(03.01.18)
bence insan hayattan nasıl zevk alıyorsa onu yapmalı.

o yüzden sorun yok
0
cedex
(03.01.18)
Bana gore sarki yarismasi, altin kelebek odulleri falan izleyen bos adamdir:)
Arada kendi de izleyenler kibar davranmis +1
0
stavro
(03.01.18)
evet
0
çınarım
(03.01.18)
kendi onaylamadığımız programları izlemiş olmamız ve benzer soruları zamanında kendimize sormuş olmamız burada kibarlık tabir edilen benimse empati kurmak dediğim durumun oluşmasına yetiyor açıkçası. aynı şeyi izlemek gerekmiyor yani "kibarlık" için... ilim kendin bilmektir diye bir laf var, ilim sahibi bu kişi, kendini sorguluyor. varsayımda bulunurken akıllarına bu sorular üşüşmeyenler düşünsün.
0
godoşu beklerken
(03.01.18)
Ilim sahibi kisi kendine kendine hic de kibar davranmadan kendini objektif sorgulamis. Biz de kibarlik kaygisi gutmeden objektif sorguladik kendisini. Biz de kendimize bile kibar degildik ki ilim sahibine sakinalim.
0
stavro
(04.01.18)
yahu, demeye çalıştığım şey bu insanın kendi öznel koşullarına göre anlayabileceği bir şey: soruda bilgisi verilmeyen durumların varsayımını yapmak hatalı oluyor. bir de, kendi durumunu sorgulayan insan zaten bahsettiğiniz sakıncaları bir nebze de olsa fark ediyordur. korkusu eskiden yapmadığı şeyi bugün neden yaptığı ile daha çok alakalı gibi görünmüyor mu size de?

soranın sadece kendini durduk yere küçümseyecek yönde etiket arama gibi bir çabası olmadığını düşünerek cevap veriyoruz. kendimize göre bir mantıkla. siz başkalarının sizin gibi değil de başka cevap verişinin altında yatan nedene dair yorum yaparken o başkalarının söylediklerini çerçeve dışında bıraktığınzda söylenen o başka şeylerin içeriğini durduk yere geçersizleştirmeye çalışır gibi duruyorsunuz. ama bu çok net cevabı olan bilimsel bir soru değil. bu sorularda böyle yaptığınız zaman dediğinizin ne kadar yarar veya hasar verdiği sorucunun geçirgenliğine bağlı. yani tüketim toplumuna dair söylenecek her türlü şeyi duymuş, okumuş bir insanım ve daha bile kötüsünü izledim dediğimde benim amacım bilerek yararsız işler yapan insanın derdinin kökünün mallıkta değil başka şeyde yattığını anlatmaya çalışmak. ya da adına mallık diyebilirsiniz ama odak başka yerde. yani insanlar çok başka sebeplerle aynı eylemi yaparlarken hepsine aynı teşhiste bulunup aynı reçeteyi vermek saçma olur. budur yani.
0
godoşu beklerken
(04.01.18)
altın kelebek ödülleri ne

sanırım ben daha vizyonsuzum
0
Rudy Baylor
(04.01.18)
(21)

En çok neyi merak ediyorsunuz

sorunvar
Hayatta en mereak ettiğiniz şey nedir ?
Hayatta en mereak ettiğiniz şey nedir ?
0
sorunvar
(03.01.18)
bir pipetin iki deliği mi vardır? tek deliği mi?
edit : tik atmamış sen biliyon mu bir delik mi var iki delik mi var?
0
dedim dedim de kime dedim
(03.01.18)
atomlar belli paternlerle hareket ederken gerçekten hür iradeden bahsedilebilir mi?
0
olkol
(03.01.18)
Nasıl ölecem
0
kaderdeki bekir
(03.01.18)
Ne istediğimi
0
Meninasplash
(03.01.18)
Evren, evren hakkındaki herşey.
Uzay/zaman/kara delikler/gezegenler/yıldızlar.

Beyin. Beynin işleyişi. Yapısı.
Çalışma şekli. İşleyişi.

Ölüm. Hissettirdikleri. Ölümden sonrası.

Kadınlar ne ister?

İlk üçü hakkında az çok fikrim var.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(03.01.18)
şu düğmeye basınca ne oluyo?!
0
FeykIM
(03.01.18)
rakınrolun sonu ne olacak acaba benim için bunu merak ediyorum. ya da olacak mı...
0
vedatchilipeppers
(03.01.18)
Şans oyunları sonuçlarını, hadi bir tanesi olsun, çekilmeden önce rakamlara ulaşmanın bir yolu var mı? Evet kısa yoldan... aynen...
0
[GODDARD]
(03.01.18)
şu dünyayı belirli grupların yönettiği geyiği gerçek mi?
0
golgi aygıtı
(03.01.18)
insanların doğrudan ağa bağlandığını görebilecek miyim? telefon da, tv de, bilgisayar da sensin. 3d, vr, hologram hepsi hikaye, insanları ağın içine soktuklarında olay çözülecek. sen de matrix, ben diyeyim Kôkaku Kidôtai.
0
late viper
(03.01.18)
İnsanın algı sınırlarının dışında neler olup bittiğini çok merak ediyorum ulan ! Duyu organlarımızın kapasitesi belirli. Ayrıca bazı şeyleri algılayacak organlarımız, becerilerimiz de yok. Belki algı yetenlerimizi geliştirecek cihazlar yapabiliriz ama şimdi düşündüm de peki ya hiç farkında bile olmadığımız etkenleri nasıl bileceğiz. Varlığını aklımıza bile getiremediğimiz... Lan ya...
0
burka
(03.01.18)
ruhlarımız birbirlerini nasıl bu kadar iyi tanıyor?
nasıl oluyor da suratını ilk kez gördüğümüz bir insanla daha önce de karşılaşmışız gibi oluyoruz

en çok bunu merak ediyorum

vesselam
0
regardless of what they say
(03.01.18)
öhöm... oturduğum yerde, totom da uyuşmuşken, yeterince direnirsem, ne bileyim... 30 küsur yıl sonra... acaba bir kez daha altıma işer miyim? nostalji olur...

büdüt... bu soruya bakıp bakıp durdum. işin aslı şu aralar bencilce merak ettiğim tek şey bunamadan kuş gibi hafiflemenin yolu olup olmadığı. moralimi bozmayayım, geyik yapayım dedim olmadı. buraya yazmayınca düşünceyi aklımdan itmiş olmuyorum.

onun dışında beynin işleyişini ben de merak ediyorum. ninja kaplumbağalarda shredder'ın efendisi olan sıvıdaki beyne benzer şekilde evya matrix'teki gibi bir ortama bağlanarak içinde durduğu kabı algılamadığı o zaman gerçekten gelecek mi, düşündüğüm kadar kötü bir şey olur muydu bu... bunları düşünüyorum. kusursuz ve late viper+1
hayvanların düşünce balonları... ne düşünürler, kendilerinin ne kadar farkındalar, onların gözünden dünya ve yaşam nasıl? hatıra, hafıza, duyulardan gelen veriler nasıl?
nedensellik-determinizm-rastlantısallık konuları.
algı ve gerçeklik tartışmasından solipsistleri çıkaracak nihai noktanın ilan olacağı ve agnostiklerin de inanç vs inançsızlık tartışmasından çıkarılacağı günü, çağı merak ediyorum.
rüyaları yönetebilir miyiz, daha işlevsel kullanabilir miyiz, öğrenmeyi beynin bugün yaptığından da hızlı gerçekleştirmek için rüya ve derin uyku safhalarını kullanabilir miyiz?
psikopatoloji canlılarda ne kadar yaygın? epigenetik çalışmalar ne kadar ileride? genlerin tetiklenmesi veya atıl durması nelere bağlı? dünya nüfusunu fmri'a bağlasak antisosyal spektrumda nerelerde yığın oluşur, hata aralığı ne olur, ölçülen değişkenler neler olur, buna göre tanımdaki değişiklikler ne olur, darwinism, sosyal darwinizm, yönetim sistemleri açısından bu ne anlama gelir...

uzar gider. merak ettiğim şey çok. ama ben kuş gibi hafiflemek isterken kuşbeyinli olmaktan korkmakla meşgulum.
0
godoşu beklerken
(03.01.18)
akıcı 3-5yabancı dil konuşabilecek miyim?
akademisyen olacak mıyım?
dünyayı gezebilecek miyim?
ha bi de
kilo vercem mi? :D
0
antik depresan
(03.01.18)
uzayın ötesinde ne var onu merak ediyorum. uzaydaki başka akıllı yaşam formlarını merak ediyorum. evren neden oluştu onu merak ediyorum. başka evrenler var mı onu merak ediyorum.

yemişim dünyayı yöneten ahmakları.
0
bohr atom modeli
(03.01.18)
@bohr +1

Bunu demeye gelmiştim.
0
freetakilir
(03.01.18)
Geleceğim. Film gibi.
0
powerpufgirl
(03.01.18)
tool gerçekten yeni bir albüm çıkaracak mı?
0
rahip janick
(03.01.18)
1- biyografimi ve sonunu tabiki
2- oteki dunya denilen sacmaligin olmadigini biliyorum ama milyarlarca insan degil de ben yaniliyorsam ve varsa ahiret denen sey, bu dunya da tiksindigim zalimlerin ote tarafta nasil acilar cektigini zevkle izleyebilecek miyim?
0
alttaraf
(03.01.18)
geleceğimi
0
kablelvuku
(03.01.18)
Ikinci dunya savasi. Basindan sonuna tum cepheler, tum karargahlar, kaleler,her sey ve her yer. Zamanda yolculuk yapabilecek olsam gidecegim yer direkt ww2.
0
stavro
(03.01.18)
(6)

Okuma aliskanligimi kaybettim

lionel andres
Nasil geri kazanabilirim? Okumak istiyorum ama o motivasyonu bulamiyorum kendimde. Aklimda birkac kitap var fakat 3-5 sayfa okuyup yazik etmek istemiyorum guzelim eserlere.
Nasil geri kazanabilirim? Okumak istiyorum ama o motivasyonu bulamiyorum kendimde. Aklimda birkac kitap var fakat 3-5 sayfa okuyup yazik etmek istemiyorum guzelim eserlere.
0
lionel andres
(03.01.18)
Toplu tasimaya biniyorsan orada oku ya da kendine okuma kosesi yap. Kahveni yap oraya gecip oku. Yari yatar pozisyonda olursan belki daha dinlendirici olur.
0
Traveller
(03.01.18)
sürükleyici ve hoşuna gidecek roman tarzı türlerle yeniden kazanabilirsin.

biz küçükken türkçe öğretmenimiz fantastik roman türlerini gereksiz bulmasına ve onaylamamasına rağmen alışkanlık kazandıracak sürükleyiciliğe sahip olduğu için okuturdu. onaylamaması çok saçma, ama faydasını yadsımıyordu en azından.
0
haykorsamdunyaya
(03.01.18)
ben de eski haline getiremedim ama iyileştirme yoluna koydum ve benim işime yarayan yöntem son derece basit kitaplarla yeniden başlamak oldu.

saran dedektiflik kitaplarıyla başladım yani. stres birikmesi, bıkkınlık, anlatılan şeyin zaten düşünmek istemediğin, kaçtığın şey olması gibi faktörlerin söz konusu olduğunu fark ettiğimde böyle bir yönelimde bulundum.

demin mesela der meister belirli bir roman tarifi yapmış. ben o tür romanların hastası idim, şimdi bazılarını yeniden okumaya kalksam ruhum kaldırmayabilir. o zaman x kadar hissediyorken ve daha fazla hissedemeyeceğimi sanırken bugün bu hissin on katı bir hale geldiğini gördüğümde "bebek adımları at sen" dedim kendime. psikolojik bunaltı okuyamama durumunuzda bir etken ise sürükleyici çerez kitaplar iyi gidiyor.
0
godoşu beklerken
(03.01.18)
Kitapçıya git ve raflardaki tüm kitapların özetlerini oku. İlgini çeken bir kitabı al. Tavsiyeyle kitap okumuyorum ben. Kalite kontrolünü kendim yapıyorum her zaman. Kitaplar bu hayattaki en öznel nesneler bana kalırsa. En uygununu sadece sen keşfedebilirsin ve okumaya başlayabilirsin. Önce merak.
0
dissendium
(03.01.18)
cep telefonu ve internette geçirdiğin zamanı kısıtlamaya çalış. kitap okumaya zaman ayır, kendini şartla.
0
stanley weber
(03.01.18)
Her gün aynı saatte 10 sayfa oku. Daha önce okuduğun kitap da olabilir. Hafif bir şey de olabilir. O 10 dk.da kitap okuyamıyorsan başka hiçbir şey yapma o sürede. Günde 10 dk dişini sıkarsan 2 hafta içinde alışmaya başlarsın.

Önemli bir nokta kendini yargılama ve sıkıştırma. Yoksa okumak nefret edilesi gelir.

Elindekileri heba olur diye okumak istemiyorsun, haklısın. Eğer başka kitap bulmakta zorlanıyorsan beğendiğin kitapları msj atarsan bir şeyler önermeye çalışırım.
0
EasyTiger
(03.01.18)
(5)

besleme, homeless gibi yakıştırmalarla ilgili edepsiz olmayan soru

godoşu beklerken
bir sevgi pıtırcığıydım ve moderasyon dayanamadı öptü. jet gibi öpüldük, biraz daha cevap alsam bir daha sormazdım. bir daha sorayım: başlıkta geçen ifadeleri kullanırken ne kadar düşünüyorsunuz?bir ifadeyi kullanırken etik sınırlamalarınız yok mudur? başka tanımlar kullanmayı neden düşünmüyorsunuz?
bir sevgi pıtırcığıydım ve moderasyon dayanamadı öptü. jet gibi öpüldük, biraz daha cevap alsam bir daha sormazdım.

bir daha sorayım: başlıkta geçen ifadeleri kullanırken ne kadar düşünüyorsunuz?

bir ifadeyi kullanırken etik sınırlamalarınız yok mudur? başka tanımlar kullanmayı neden düşünmüyorsunuz?

(besleme ve homeless gibi kelimeleri insanın dış görünüşünü tasvir ederken kullanabilip tekrar sansür yememek için burada yer veremeyeceğim küfürümden** alınabilenlerin terbiyeleri kadar bilinçleri olsaydı veya genel insana saygı anlayışı, bu soruyu da sormamış olurdum zaten. iyi birşey yapmadım ama tamamen bilerek yaptım, beyan ederim. )
0
godoşu beklerken
(03.01.18)
Eski bir evsiz olarak homeless lafını hakaret olarak kullanamam, geldiğim yer belli sonuçta. Ama parmak ucu kesilmiş eldivene hala homeless gloves diyorum. Seksist değilim ama kolsuz atlete de wifebeater diyorum mesela.
0
bos gezenin bos ustasi
(03.01.18)
homeless hakaret değil ama besleme kullanıldığı yere göre küçümseyici bir aşağılama ifadesi olabilir.
0
pinkpeony
(03.01.18)
hiç düşünmüyorum açıkçası, hakaret içerdiğini de düşünmüyorum. homelesslık kadar beslemelik de bir gerçek, başka sözcük pekala seçebilirim fakat kolayıma bunlar geliyor. kimse için homeless dememişimdir ama besleme saç stili demişimdir, hatta dün dedim bir duyuruya cevaben. sorun görmüyorum, bariz bir aşağılama ibaresi yoksa rahat rahat konuşsun insanlar ya. her şeye bu kadar dikkat etmeyelim bence.
0
evde liyakat kalmamis
(03.01.18)
pek çok kelime konunun içeriğine bağlı olarak hakaret yada övgü olabiliyor.

Besleme biraz daha hizmet için bakılan, yerine ikame kişileri ifade eden, kölelik döneminden gelen bir kelime olduğundan kullanmam, ben bu kelimeyi ilk defa birisi için duyduğumda şaşırmıştım, bu gün kullanan biri olsa yine şaşırır öyle deme derim.

evsiz yada homeless ise yukarıdaki konudan bağımsız bir şey, kişinin sabit bir yerinin olmamasını ifade eden kelimeler, hakaret yada aşağılama değil durum bildiriyor sadece.

Tabii ki hakaret amaçlı kullanım farklı bir şey.
0
selam
(03.01.18)
@liyakat: login etmeden geziniyordum, tam cevabınızı görünce damladım. tahmin edersiniz nedenini, hani kaçırmayayım dedim:

sorum aslında kelimelerin temsil ettiği kavramları kullanmak üzerine.

yani tam da boş gezenin boş ustasının anladığı gibi soruyorum. evsizler ve "besleme" diye tabir edilen insanlar adına soruyorum yani. besleme zaten nasıl bir lafsa, halkımız sağolsun...

ne bileyim dazlak görünce de lösemi hastalarına benziyorsun falan demek gibi bence bu. bu insanların somut durumlarını birinin halini beğenmediğinizi anlatmak için kullanıyorsunuz. canlı bu insanlar. hayatları var. başlarından geçen şeyler var.

rahat konuşmanız rahatsızlık veriyor. bu kelimeleri kullandığınız bağlamda doğrudan pejoratif bir içeriğe bürünmelerinde bir sakatlık yok mu, rahatsız olmayalım mı bundan. özgürlük, rahatlık bu mudur yani?

yani hitap ettiğiniz kişiyi geçtim, hitabet içeriğinden bahsediyorum ben artık. bakımsız görünüyorsun, pespaye vs bir sürü sıfat var, şart mıdır bu?


@selam: bir insanın dış görünüşünden onun seyyah veya seyyah ruhlu olduğunu anlamak mümkün olsaydı dediğinizi anlayacaktım. yani ben böyle bir örnek gördükten sonra bu soruyu yazdım. boş gezen'in söylediği de o açıdan pek geçerli olmuyor, konsept olarak düşünülse zaten çok genel bir kalıp var bunun için: sokak modası. ek olarak evsizlik çoğu zaman mecbur kalınan bir hal. wifebeaterlık örneği ise mecbur kalınan bir hal değil.
0
🌸godoşu beklerken
(03.01.18)
(19)

Otobüste bir şeyler okurken mideniz bulanıyor mu?

m e b
Ya da ters koltukta otururken mideniz bulanıyor mu? İstanbul trafiğinde o kadar vakit geçiyor, kitap okuyarak, telefondan bir şeyler okuyarak değerlendirmek istiyorum ama gelin görün ki midem bulanıyor. Ya da yer yok diye ters koltuğa oturuyorum, midem bulanıyor. İlla hiçbir şey yapmadan put gibi ca
Ya da ters koltukta otururken mideniz bulanıyor mu? İstanbul trafiğinde o kadar vakit geçiyor, kitap okuyarak, telefondan bir şeyler okuyarak değerlendirmek istiyorum ama gelin görün ki midem bulanıyor. Ya da yer yok diye ters koltuğa oturuyorum, midem bulanıyor. İlla hiçbir şey yapmadan put gibi camdan bakarak oturacağım.

Farkındayım, soru saçma sapan duruyor da size de oluyor mu, merak ettim.
0
m e b
(02.01.18)
oluyor dusunmemeye calissam da bunu hic aklimda yokken bulaniyor, indigim bile oldu hava almak icin
0
tiredpanda
(02.01.18)
Ters oturmak etkilemiyor pek ama uzun sure bi sey okuyamiyorum. Ara verip disari bakma ihtiyaci duyuyorum. Ama ilginc bir sekilde bu durum degisiyor. Bazen otobuste kitap yarıladigim olurken bazen mesaj bile yazamiyorum.
0
aquarium
(02.01.18)
şimdi düşününce bile midem bulandı.

bu konuda ne yaptıysam olmadı. çözümü en son sesli kitap dinlemede buldum
0
yemrem
(02.01.18)
çoğu insan yaşar bu durumu. sebebi ise beynimizin midemize gönderdiği sinyal. dışarıya bakarsanız düzelir, özellikle ufuk çizgisine bakarsanız düzelir. yapacak bir şey yok uzun süre maruz kalırsanız alışabilirsiniz bu duruma. denizciler bir süre sonra alışır.
0
jangbogo
(02.01.18)
K E S İ N L İ K L E!

Tıpatıp aynısı bana da oluyor, bir şeye odaklanınca mideme bulantı giriyor. Ne kitap okuyabiliyorum ne oyun oynayabiliyorum. Neyseki müzik dinlememe izin veriyor saygıdeğer beynimiz! Onda bile beden uyardığı oluyor ama neyse. Yüzde 90 cama bakarak geçiyor, camdan dışarı bakınca nasıl mide bulanmıyor da okuyunca bulanıyor ona çok şaşırıyorum halbuki tam tersi olması lazım. Vücut oturuyor ama yollar caddeler sürekli hareket ediyor, beyin error vermesi lazım oturduğum yerden nasıl gidiyorum diye. Ama o ne yapıyor, kalkıyor bunu doğal karşılıyor, gözüm camda olmayınca midemi bulandırıyor.
0
siyah giyen adam
(02.01.18)
sanırım %10'un falan midesi bulanmıyor. bir tanesi benim.
0
EasyTiger
(02.01.18)
sebebi şu, otobüs hareket ettikçe iç kulak sarsıntı sinyali gönderir beyne, kitaba odaklanmış gözler ise ''bize öyle bir bilgi gelmedi'' der. bu uyumsuzluktan ötürü mide bulanır.
0
jangbogo
(02.01.18)
@siyah giyen adam: Ben de aynısını düşünüyorum. Halbuki sabit bir şeye bakınca bulanmaması daha doğal sanki.

@EasyTiger: %10'luk çok az olmuş. Zira milletin çoğu telefona gözünü dikmiş ya oyun oynuyor, ya sürekli mesajlaşıyor ya da bir şeyler okuyor.
0
🌸m e b
(02.01.18)
ilk başlarda devamlı bulanırdı.Servisde gidip geldiğim süreyi kitap okuyarak değerlendirmek istedim ve uzun süre bulantıyla uğraştım.Bulandığında uzağa baktım ve geçti,devam ettim.Uzun süre sonra geçti,şimdi çok uzun süreli şehirler arası seyahatlerde en ufak bir sıkıntı yaşamıyorum
0
izmirlimuh
(02.01.18)
jangbogo + 1 : istanbul.baskenthastaneleri.com

aynen aquarium'ın dediği gibi oluyor bana. değişiyor. hız, sarsıntı, eskiden olmasa da ters koltuk artık azdırıcı faktörler benim için. yılankavi yollar, izmir'den istanbul'a otobüsle gidiyorsam, korkulu rüyam oldu.(bkz: menderes) sularını bilemeyeceğim de yolları kıvrımlı hakikaten, iyi isim koymuşlar.

ayakta okuyup midemin bulanmadığı zamanlar da vardı, belki ben hassaslaştım. ivmenin zamana göre türevine türkçede ne deniyor bilmiyorum, jerk olduğu zaman fena oluyor. itki mi desem, ne desem. emedur'du, metpamid'di...
0
godoşu beklerken
(02.01.18)
evet oluyor. ters koltukta nadir.
0
ya ben lan neyse
(02.01.18)
bir şeyler okumayı bırak spotify'da şarkı seçene kadar kusma durumuna geliyorum ben.
0
king lizard
(02.01.18)
hayır ..okuyabiliyorum ..sehir içi sehir dısı yolda farketmez okuyorum.hatta ters yönde otururken bile..ama tren dersen yapamıyorum ..sanırım camdan (yandan akan görüntü ne kadar yakın olursa o kadar olumsuz etkili oluyor)
0
bhdrydn
(02.01.18)
@meb kitap okuyup midesi bulanan adam, msj yazabiliyor çoğunlukla. bunun açıklamasını bilmiyorum. konsantrasyonla ilgili olabilir mi acaba ?

ben ancak deniz otobüsü çok sallanınca okuyamıyorum. ki zaten kitabı sabit tutmak mümkün değil. mesela abimin de bulanmaz. o zaman genetik de olabilir.

edit : trende yahut seyir esnasında ters de okuyabiliyorum.
0
EasyTiger
(02.01.18)
Okumayı geçtim, instagram'dan fotoğraflara bile bakamıyorum. Sadece müzik dinleyerek camdan bakıyorum, onda da playlisti önceden hazırlıyorum. Şarkı değiştirmek için telefona biraz uzun süre baktığımda da bulanıyor çünkü.

Eskiden bu kadar değildi, şehirler arası yolculuklarda kitap okumuşluğum da vardır. Sonradan ne olduysa böyle saçma sapan bir şey oldu.
0
cezzar dede
(02.01.18)
Olmaz mı, hatta konu ile ilgili şöyle bile derim:
“İnsanların güvenini kaybedeceğime, para kaybetmeyi tercih ederim” Robert Bosh
“Otobüste ters gideceğime, hem insanların güvenini hem de parayı kaybetmeyi tercih ederim” aycho
Yolda uzun süre mesajlaşamam mesela.

Gavurlar motion sickness diyorlar buna. İç kulakta otolit denen denge taşları ile gözden gelen sinyallerin çelişmesinden oluyor. Sen kitap okuorsun diyelim; sabit bir yere gittiğin için beynine “Hmm, şu an sabitiz biz” mesajı geliyor gözden ama otolit taşları da otobüste hareket ettiğini algılıyor ve o da beyne “Biz hareket halindeyiz” msajı gönderiyor. Beyin de bu iki mesaj arasında kalıp “Gözlerime mi inanayım, kulaklarıma mı” diyerek şamşırıyor ve mideyi bulandırarak “Bu işletim sistemi geçersiz bir işlem yürüttü” mesajı veriyor.

Neden bazı insanlarda olup, bazılarında olmadığının hala net cevabı yok ama geçen sene genlere ve hatta ırklara bağlı olduğu ortaya çıkmıştı. Örneğin, Çinliler arabadan daha az ama trenden daha çok etkileniyorlarmış.
0
aychovsky
(02.01.18)
Hayır.
0
i m cool with that
(02.01.18)
Bunu görünce aklıma geldi. Küçükken otobüslerde o kadar çok midem bulanır kusardım ki otobüse binmeye korkar olmuştum. Denemediğimiz yöntem kalmamıştı. Mazot bile kokladığım oldu ya da ağızda çalkaladığım tam hatırlamıyorum. Bi keresinde öyle kusmuşum ki adam beni arabadan atıp dışarda annemle birlikte hortumları yıkadı. Ama şimdi otobüste hayatta midem bulanmaz. Ters oturmayı geçtim amuda bile.kalksam bulanmayacak seviyeye çıktım.Nasıl başardım bunu derseniz ben de bilmiyorum. Galiba kusabileceğim her şeyi 10 15 yaşına kadar kustum :))
0
valarmurgulis
(02.01.18)
hayır.
0
wilhelmwasmuss
(02.01.18)
(66)

kim hakli?su durumu analiz eder misiniz?

all girls dream
yılbası gecesini kız arkadasımla birlikte besiktasta gecirdik. gece 02:45 e kadar birlikteydik. kız tarafı pendikte oturuyor ben de hadımkoyde yani metrobüs ile beylikdüzünden sonra otobüse binicem vs.kız arkadasımı 02:45 te kadıkoy dolmusuna bindirdim ve dolmus dolup kalkana kadar bekledim. bu sır
yılbası gecesini kız arkadasımla birlikte besiktasta gecirdik. gece 02:45 e kadar birlikteydik. kız tarafı pendikte oturuyor ben de hadımkoyde yani metrobüs ile beylikdüzünden sonra otobüse binicem vs.

kız arkadasımı 02:45 te kadıkoy dolmusuna bindirdim ve dolmus dolup kalkana kadar bekledim. bu sırada hem netten kadıkoy pendik otobüs saatlerine baktım sabaha kadar var oldugunu ögrendik. ayrıca dolmus söförüde kadıkoyde pendik minibüsleri kalkıyor dedi.

onun kadıkoyden pendige gitmesi 2 saat civari benimde besiktastan eve gelme sürem 2 saat. 2de ayrıldık 4 te evde oldum. pendige kadar birakıp dönsem düsünün artık evde kacta olurum.

kız beni bırakmayıldın tek basıma, kadın basıma o saatte gittim vs dedi. ablası bi dünya soylenmiş.
bir arkadası bosanma sebebi. vs demiş. yaslar 35 ve 30

dolmusta arkadasın yanına tek basına bir kadın daha binmişti bu arada onu da belirtttim.

yorum sizlerin
0
all girls dream
(02.01.18)
analiz edecek bir şey yok, 30 yaşında tek başına bir yerden bir yere gidemiyorsa çıkmasın dışarı. el insaf, gecenin 2'sinde istanbul'un iki ucuna gitmeye ne gerek var? normalde sen teklif etsen bile reddetmesi lazım.

edit: ahahaha dark side'ı seçmişim... :/
0
rahip janick
(02.01.18)
o güne özel götürmeliydin. yılbaşı gecesi riskli biraz.
0
paudi
(02.01.18)
Aydılmak için kötü bir saat olmuş.

Canım ülkemde yaşanan olayları göz önünde bulundurunca haksız diyemiyorum. Sizin de kendinize göre haklı olduğunuz aşikar.
0
EasyTiger
(02.01.18)
sevgilin haklı sen haksızsın. yılbaşı gecesi dönüşü nasıl yapacağınızı konuşmalıydınız gerçi en başta bence.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(02.01.18)
@paudi bende yılbası kalabalık diye rahattım biraz. baska zaman olsa neyse diyecegim. kalabalaık bişi olmaz diye düsündüm
0
🌸all girls dream
(02.01.18)
kızın o saatte tek başına eve gitmesi hoş değil. ama senin dolmuşla ordan oraya gitmen de eziyet. Yılbaşı gibi yoğun bir gecede dışarı çıkıyorsanız gidiş dönüş işlerini araba, taksi vs artık neyse en güvenli şekilde ayarlamalıydınız. O sana güvenerek hata etmiş, sen de onu yalnız bırakarak.
0
aquarium
(02.01.18)
Kız haklı. Hem yıl başı hem İstanbul hem gece 02.45'te ayrıl hem de dolmuşla... ya daha erken bitirecektiniz ya sabaha kadar beraber takılacaktınız ya da onu bırakıp evine dönecektin evet. Hiç güvenilir bir davranış değil bu.
0
yaren
(02.01.18)
ben böyle durumlarda hep gerek yok, saçmalama vs diyorum ama karşımdaki flörtümse bırakmasını bekliyorum ki benim bırakma dediğim de metro ile iki durak :D ha sevgilimse eğer kesin beklerim. kıyamam yine gerek yok derim ama adam bırakmazsa da gider lafını ederim.
0
elorelia
(02.01.18)
önceden konuşup ayarlamalıydınız, nasıl bir aile ne kadar yakınsınız bilemiyorum ama bana göre en uygun senaryo şu olurdu, sen kız arkadaşına evine kadar eşlik ederdin ve özel bir gece olduğu için ailesi de seni ağırlayabilirdi. en azından birkaç saat uyuyup sabah eve dönerdin. hem kızları eve dönerken içleri rahat olurdu hem de sana çok zorluk olmazdı.
0
lily briscoe
(02.01.18)
gece saatinde a noktasından b noktasına tek başına gitmeyi göze alamıyorsan o a noktasına hiç gitmeyeceksin, kıçını kırıp b noktasında oturacaksın.

hanım kızımız 30 yıldır kendi işini kendisi görmeyi öğrenseymiş keşke. ayrıca tek başına gitmiş de nolmuş? başına bişey mi gelmiş, tecavüz mü etmişler, laf mı atmışlar? yooo.

şöyle kadınların şöyle huylarına prim vermeyin de şu pirenses havalarını bıraksınlar ya.

yüzde yüz sana hak veriyorum. üstelik senin nerede oturduğunun bir önemi yok bence.

not. bir kadın
0
istanbul kanatlarimin altinda
(02.01.18)
saati yanlıs yazdım 01 45 olacak
ayrıca donus toplu tasiıma ile olacak denilmişti.
0
🌸all girls dream
(02.01.18)
haklı yok haksız da yok saçma bir durum olmuş. yılbaşı gecesinin o saatlerde sonlanıp eve dönüş derdinin olacağı sürpriz bir durum değil. çekincesi varsa önceden söylemeliydi ve daha da önceden planı ona göre oluşturmalıydınız. hiç dışarı çıkmamak bile daha mantıklı bir eylem olurdu. tamam kadın başına olmak büyük riskler barındırıyor ama o saatte araba yoksa beşiktaş'tan pendik'e insan bırakıp sonra hadımköy'e dönmek diye bir olay olmaz olamaz, mantıklı değil.
0
nrmnm
(02.01.18)
İstanbul'un hiçbir yeri güvenli değil o saatlerde. Başına bir şeyin gelmemesi şansınıza olmuş. Kız ve ablası, ailesi sonuna kadar haklı. Düşüncesizlik etmişsin. O günlüğüne araba kiralayabilirdin, bir arkadaşından veya tanıdığından araba alabilirdin, ehliyetin yoksa bir tanıdığından kızı bırakmasını rica edebilirdin, daha erken bir saatte eğlenceden çıkıp kızı bırakıp sonra tekrar evine geri dönebilirdin, uber kullanılabilirdi vs vs.. Çözüm kolay bunun için.
0
iwasbornonamountainside
(02.01.18)
ya, 30 yaşında kadın için yukarıda yazılanları bu adam mı düşünecek? OTUZ YAŞINDA OTUZ!
0
rahip janick
(02.01.18)
kadıköy rıhtım, beyoğlu'nun bir kısmı kadıköy'e taşınmaya çalışmadan önce 11'den sonra in-cin top oynuyor denecek türden bir tenhalığa ulaşırdı. artık böyle mi bilemiyorum. kaldı ki yılbaşından bahsediyorsunuz. (daha kalabalık olsa da yılbaşı yüzünden tehlike artmış halde)

ama 02:45 geç bir saat, pendik de anasının dini(bindirmeniz iyi olmuş da pendik'e varış da haliyle geç oluyor, diyorum, bir de birlikte binenleri ve sevgilinizin tek kaldığını görenleri akla getiriyorum). pendik'in içini bilemiyorum ama kurtköy civarı falan, bir iki avm, starbucks vs olsa bile yine epey tenha bir yer. özel araba yoksa toplu taşımadan inip eve gidene kadar 3.5 atmak işten değil.

istanbul zaten acayip bir yer olmuş. suriyelisinden, nijeryalısına veya korelisine bir sürü insan var. iyi güzel de, bazı yerler new york ghettolarından film karelerine benzemiş. 3.5'tan 4 ediyor.

önceden planlasaymışsınız, keşke diyorum ben de. bunun koca insan olmakla alakası yok. adam da şişlenir, kadın da saldırıya uğrar o saatte. evinin önünde tecavüze uğrayan o kızcağızın haberi geldi aklıma.

saat işi kötüleştiriyor da sorun tenha ve karanlık yerlerden geçmekle, yakınınızda size yardım edecek bir insan olmaması ile alakalı.

sevgiliniz ya geceyi sizde geçirseymiş ya da güvenilir bir durak taksisine binseymiş (beşiktaş'tan* çok yazabilir ama kendi civarının durak taksileri illa vardır telefonunda ve dolmuştan inmeden 5 dk evvel arayabilirmiş) veya olmadı siz götürseymişsiniz daha iyiymiş.

boşanma sebebi falan değil. düşüncesizlik. öğrenilmeyecek bir şey değil, siz de öğrenmek istediğiniz için sormuşsunuz zaten. kişisel düşüncem bu. tabii ki herkes özgürce dolaşsın isteriz ama idealden uzak pratik durumlarla bireysel olarak savaşmak riskli ve anlamsız.
0
godoşu beklerken
(02.01.18)
kötü bir durum olmuş. yılbaşı gecesi herkes daha çok çıldırabiliyor, tek başına göndermek biraz riskli, evet.

ama ikinizde de hata var bence. dönüş işini baştan düşünmeliydiniz. kız arkadaşında sırf sen yanındasın diye sadece sana güvenmemeli. işte bu nokta "prenseslik" diye eleştirdikleri nokta oluyor. o da gecenin geri kalanında ne yapacağınızı düşünmeli. bir arkadaşınızda kalabilirdiniz veya birlikte onların evine gidip seni misafir etmelerini konuşabilirdiniz. ya da sizde kalabilirdiniz. bu şekilde pek olmamış.

ha bu sebepten ayrılınır mı? hayır tabii ki. karşılıklı konuşup hatalarınızla yüzleşmek isabetli olur.
0
frankie
(02.01.18)
@acemi evet
önce dolmusla kadıkoye gececem onrdan otobüs ile pendige gececem. sonra 4 saat yol don diyorlar
0
🌸all girls dream
(02.01.18)
Milletin gazina gelmis senin kiz arkadas. Öyle buyutecek bir şey yok. Ustelik bunu ertesi gun soylemesi çok gereksiz. Basina bi sey gelse kizmakta hakli Ama Bana gereksiz bi trip geldi.



Ama sunu da dusunuyorum: insan sevdigiyle birkaç saat fazla gorusmek için o yolu gitmez mi?
0
yarey
(02.01.18)
saçmalık bence kusura bakmayın da. eve dönebileceği bir saatte ayrılsaymış binseymiş o zaman dolmuşa. ya da taksi tutsaymış öyle gitseymiş. über kullansaymış ya da. araba kiralasaymış. ne bileyim...
0
veritaslibertas
(02.01.18)
Kız haklı. Yaştan şehirden bapımsız olarak haklı.

Ek olarak, Abi araban yoksa hadimköyde oturup pendikteki kızla da birlikte olmayın ama
0
shenergy
(02.01.18)
Ben 20 yaşındayım neredeyse sizden 10 yaş küçüğüm.

Ben herhangi bir günün herhangi bir saatinde dışarı çıktıysam bu tamamen kendime güvendiğim için haptığım bir harekettir.
Kendime güvenmiyorsam o saate kadar ne işim var dışarıda. Kocam dahi olsa beni eve bırakmak zorunda değil. 30 yaşına gelmiş hala kendi sorumluluğunu alamıyorsa ben olsam daha olgun bir insanla hayatımı paylaşırım.

Bu tarz insanlar genelde cebinde parası olmadan da dışarı çıkar başkalarına parayı kitler. Bence koşarak uzaklaşmalısın.
0
powerpufgirl
(02.01.18)
Bırakmalıydın.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(02.01.18)
Ben bir kadın olarak bırakılmak istemem, bugüne kadar da kimse beni herhangi bir saatte evime bırakmamıştır. Önceden bu şekilde planladıysanız kızın sonradan su koyvermesi saçma olmuş. Önceden planlamadıysanız haklı olabilir.

Ben herkesin kendinden mesul olduğunu düşünmüşümdür her zaman, o yüzden bence haksız değilsiniz ancak daha iyi planlanabilirdi belki önceden.
0
inawen
(02.01.18)
bırakmalıydın, yılbaşı gecesi alkolün olduğu bir gece, kız pendike gidiyor bide gece 4 de. ne olacak 4 yerine 6 da evde olurdun 7 de olurdun.
0
habula
(02.01.18)
Kız haklı. Gecenin bir yarısı kız tek başına bırakılmaz. Özgecan Aslan mininüste öldürüldü. Yanına kadın oturmuş oturmamış bir önemi yok. Zarar verecek insan ona bakmaz. Zaten sabaha kadar ayakta kalmışsınız. Fazladan iki saat yolculuk seni çok etkilemezdi.
0
dissendium
(02.01.18)
otel ayarlayacaktın gece kalmalık, bu da sana ders olsun.
0
nuisance
(02.01.18)
Bu sorunun cevabı yok. Sevgiyle alakalı bir durum. Sevgiliniz varsa katlanacaksınız. Artılarını tadarken eksilerini görmezden gelmemek lazım.
0
cok iyi yol
(02.01.18)
Buluşmadan önce bunların ayarlanması ve konuşulması lazım. Ben kartalda oturuyorum varabileceğim saatte yola çıkıyorum, araba varsa biri bırakıyor, yoksa uber ya da otel seçeneği var. O saatte çıkmış da tecavüz mü edilmiş laf mı atmışlar ne olmuş diyen arkadaş, bunun şakası ya da muhabbeti olmamalı. Moda da oturan arkadaşım dahi böyle bir şeyin kıyısından döndü. Kaldı ki pendiğe gidiyor.

Tepkisi abartı ama haklı ya da haksız yok bence. Önceden ayarlanması lazım bu tarz şeylerin ki kafa rahat olsun.
0
jazzabel
(02.01.18)
Türkiye, İstanbul, yılbaşı, bir kadın, gecenin bir yarısı... Hala soruyor musun bırakmalı mıydım diye?

“Brkmamalsn yha snçta 30 ksr yşnda kdn yanii .s.s.s” diyen arkadaşlar Norveç’te yaşıyor sanırım.
0
i m cool with that
(02.01.18)
Özgecan aslan örneği gelmiş bir de. Her kadının yanına bir koruma tutulsun o zaman? Otuz yaşında kadın da eğer bu kadar endiseleniyorsa çıkmasın dışarı. Kaldı ki geri dönüş şekli de konusulmus yukarıda yazılana göre.

Her ihtimal göz önünde bulundurulup ona göre davranilacaksa kadınlar asla (evde, okulda, işte) tek başına birakilmasin, müzede saklansin madem.
0
rahip janick
(02.01.18)
Bence sen haklısın ama bunu kıza anlatamazsın. Yaştan bağımsız haklısın bu arada. Kız başta demeliydi ben nası dönücem aq yerinde diye.
0
brad pitt
(02.01.18)
Bana imkansız aşk nedir diye sorsalar, Pendik'te oturup Beylikduzu'nden biriyle çıkmak derim :D :D
0
reca ederim bu bahsi kapatalim
(02.01.18)
aquarium +1 diyorum. tamam senin gerekçen de geçerli ancak karşı tarafa da haksız diyemiyorum. bir de ablası laf etmiş bir dünya, otomatik olarak senin yüzünden laf yemiş oldu ayrıca.
0
air
(02.01.18)
ya yapmayın sanki 15 yaşında. 30 yaşında insan prenseslik triplerine girmesin artık.
0
pinkpeony
(02.01.18)
Her iki tarafın da haklı olduğu noktalar var. Bu konuya yorum yapmayacağım. Benim takıldığım kısım 30 yaşında bir kadının başına bir şey gelemeyeceği algısı. Sapıklar, hırsızlar, tecavüzcüler 'bu abla 30 yaşında, yol verin geçsin' diyor herhalde.
0
bego
(02.01.18)
evet türk kadınları olarak gece 2 olduğu için yanımızda erkeğimiz olmadan dışarı çıkmayalım. hem gece 2'de dışarıda ne işimiz var değil mi? aynı mantık.

şu erkeksiz olmaz tiplerine nasıl uyuz oluyorum anlatamam. evet her kadın bir erkeğe ihtiyaç duyar, erkeksiz yapamaz. delinin biri gelirse ve tecavüz etmeye kalkarsa erkeğimiz bizi kurtarır kahraman olur.
0
pinkpeony
(02.01.18)
Yılbaşı gecesi alkol tüketimi büyük boyutta oluyor. İçmesini bilmeyen insanlar olabileceğini göz önüne alıp, düzgün bölgede bile otursanız huzursuzluk yaşanma olasılığı düşünülüp, yılbaşı gecesi kızın tek başına eve gönderilmemesi lazım.

Sizde olduğu gibi mesafe kaynaklı sıkıntı olduğunda duruma göre ya dolmuştan ineceği saatte duraktan babası, erkek kardeşi vs. alır veya ilişki ciddi boyuta girmişse arkadaşı da eve gelir, salonda uyur. Herkesin salonda bi koltuğu vardır nitekim:)

Siz planlamayı hatalı yapmışsınız. Bu ikinizin hatası.
Kız bırakılmak istememiş, veya senin kararına karşı çıkmamakla kararını onaylamış. Bu bence kararı birlikte vermişsiniz demek. Onun birlikte verdiğiniz kararı veya o anda karşı çıkmadığı bir kararı sonradan ve/ya başkalarının sözüne bakarak eleştirmesi hatalı. Yetişkin iki insansınız. Kararların sorumluluğunu taşıyacak yaşlardasınız. İlişki birliktelik demek, kararların sorumluluğunu birinin omuzlarına yüklemek demek değil. Yerinde olsam bunu arkadaşımla konuşup bi sonuca bağlarım. Şimdiden yaparsanız ilerde daha sağlıklı bi ilişkiniz olur.

not: oturduğunuz bölgeler, dolmuş güzergahı dolmuş çalışanlarının yapısı hakkında fikrim yok. Dolmuş sıkıntılı bölgelerden geçiyorsa baba alma durumu da pek düşünülmemeli veya baba alacaksa telefon açık konuşarak gidilebilir.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.01.18)
@powerpufgirl'ün sorumluluk hakkında söylediklerine %100 katılıyorum.

Olay hakkında da anladığım kadarıyla kadın sonradan fikir değiştirmiş; ablasının ayıplamasından etkilenmiş. Bir nevi pişman olmuş.

Böyle bir konuyu önemsiyorsan önceden belirtirsin ona göre ayarlanır. Sonradan fikir değiştirmek de nedir?

Böyle insanlar bana itici geliyor. Bence de kadının yaptığı senin açından ayrılma sebebidir. Şu yaşta kendi fikri olmaz mı bir insanın? Bu noktada senin tek suçunun bunlara katlanmak olduğunu görüyorum.

edit:

'Ek olarak, Abi araban yoksa hadimköyde oturup pendikteki kızla da birlikte olmayın ama'

Ek olarak, Abi hadımköy'de oturup pendik'te oturan arabasız kadınlarla çıkma madem.
0
idexo
(02.01.18)
yani araban yoksa çok elzem değil, iki tarafta haklı olur. ama araban varsa o güne özel bırakabilirdin aynen. ama ayrılma sebebi değil tabi bu. bunu okuyunca hani şu ohaaaa kızııım diyenler var ya öyle kekolar belirdi gözümün önünde.
0
freetakilir
(03.01.18)
ablasindan bize ne? arkadasindan bize ne? baska seye sikiliyordur o, boyle seyler bence gercek meseleler olmuyor.
0
e haliyle
(03.01.18)
arabam varsa bırakırdım
arabam yoksa başka bir program yapardım
0
superb
(03.01.18)
"Haklisin, cok haklisin da alacagin yok."
0
lamira
(03.01.18)
Eğer daha önce toplu taşıma kullanımı konusunda hemfikir olunmuş ise kız gereksiz tribe girmiş. Eğer konuşulmadıysa kızın ulaşımı için alternatif geliştirmen incelik olurdu fakat asıl sorumluluk kızın kendisinde. Bu kadar tedirgin olacaktı ise önceden kendini garantiye almalıydı.
0
logic
(03.01.18)
nuisance +1

bir geceliğine ortak bi yerde kalınabilinirdi bence. bu kadar uzatmaya da lüzum kalmazdı.
0
dedim ben sana
(03.01.18)
ay ben sok!

bazi sorularin cevaplarina gercekten cok sasiriyorum. hah dedim simdi gomecekler kizi kezban diye derken seni oldurmusler.

ben de kadinim. daha boyle bir talebim olmadi. birakilsam hosuma giderdi. daha guvende olacagim icin degil o ozenilmeyi hissedecigim icin. ama cok da huzursuz olurdum karsi tarafa cektirecegim o eziyet icin.

ama iste insanlar cesit cesit, deger yargilari da, beklentiler de. kizin profili bana gore su; simarik, bencil, dusuncesiz, kaba, premses, ozguvensiz ve gerikafali. bir de milletin gazina geliyor falan. bir de boyle sonradan atilan triplere ayri gicik olurum. bir derdin, talebin varsa o sirada soylersin. sonradan cirlamak sinir bozucu.

sistem boyle ama galiba. kadin erkek komik oyunlar oynuyor. kiz essek gibi biliyor eve sorunsuz gidebilecegini. ama ayy ben koykuyoyum cok askitom noluy beni biyakma diyor. erkek de askim sacmalama, yaninda ben varken sana birsey olmaz deyip sepet gibi dolaniyor kadinin yaninda. boylece bir ise yaradigini dusunuyor.
0
jimicik
(03.01.18)
Nuisance bence de haklı. Ayrıca ben de ennn kötü ihtimal taksiye bindirirdim kızı, dolmuşa bindirip sabahın dördünde pendikte yürütmezdim herhalde. Biraz haklı bence arkadaşın.
0
roket adam
(03.01.18)
sopiro+1
O saatte hiçbir yer güvenli değil. Gayet 3. sayfa haberi olma ihtimali var. Normal zamanda saat 9 gibi ayrılsanız zaten bırakmayın ama hem yılbaşı hem de o saat kız sizden bir jest beklemiş. Yapmamışsınız, sizin yüzünüzden ablasından da azar işitmiş. Muhtemelen bu zorlukları öncesinde görmüştür ama siz onu bırakmazsınız diye umut etmiştir. Yaştan bağımsız davranıyoruz burada. Olmamış yaptığınız.
0
SiyamkedisiZorro
(03.01.18)
çok biliyosa az yesin de kendine şoför tutsun amk, o ne tripler öyle ya hiç gelemem valla. ben olsaydım zaten o dolmuşun kalkmasını da beklemeden gitmiştim sen yine iyi dayanmışsın :)

yılbaşı günü pendik'e gitmeyi beceremiyorsa zaten yaşamasın bu şehirde ya da hiç dışarı çıkmasın bir daha.
0
hosein
(03.01.18)
Normal zamanlarda bile o saatler tehlikeli bu şehir için, kaldı ki yılbaşı günü ve alkolün ağızla içilmediği bir gün.

Sevgilin olmasına gerek yok, normal bir arkadaşın bile olsa o saatte yalnız gitmesine müsade etmemeliydin.

Hanımın yaşından bahsedilmiş ama bunun yaş ile veya cinsiyet ile alakası yok, bu pozisyon tek başına bir erkek için bile riskli ya hu!
0
John Bloor
(03.01.18)
yazdım ama dayanamadım tekrar yazacağım. ben de pendik'te oturuyorum. pendik çok büyük bir ilçe ve en merkezi yerlerine bile gece 12'den sonra toplu taşıma ile ulaşabilmek büyük sıkıntı. kaldı ki ilçenin büyük kısmı merkezi yerlerden uzak kuytu mahallelerden oluşuyor. o yüzden pendik'te yaşayan biri için akşam eve dönüş her zaman, yapılan her planda akılda olan bir sorundur. allahtan havalimanı var da e-10 büyük kısmını dolaşıyor yoksa daha da büyük sıkıntı olurdu. her neyse pendik burada sembol zaten, sultanbeyli olur tuzla olur -avrupa yakasının uzak kısmını pek bilmiyorum ama- büyükçekmece olur esenyurt olur aşağı yukarı hepsinde aynı sorunlar yaşanıyordur.

burada 30 yaşı vurgulayanların o yaşta birinin başına bir şey gelmeyeceğini düşündüklerini sanmıyorum. vurgulanan nokta o yaşta birinin gecenin sonunda eve nasıl döneceğini de düşünecek sorumluluğa sahip olması gerektiği. 18 yaşında belki ilk kez dışarıda yılbaşı geçirecek biri o heyecanla eve dönüşü düşünmeyebilir ama pendik'te yaşayan, erkek arkadaşı olup dışarıda yılbaşı kutlayan 30 yaşında bir kadın profili bu durumla ilk defa karşılaşmıyordur. kendi başına dönmeye gayet haklı olarak korkuyor da olabilir. kendi düşün(e)mese bile plan yaparken erkek arkadaşından kendisini eve bırakmasını ya da başka bir formül bulmasını ister olay biter. ona rağmen böyle tek gitmiş olsa adamı burada hep beraber gömelim ama eve dönülmüş olay bitmiş abla ve arkadaş gazıyla sonradan trip atılıyor. burada haklı bir kısım yok. üstelik bu güvenlik sorunu yaş ve cinsiyetten bağımsız herkes için geçerli. bu adam pendik'ten hadımköy'e dönerken başına bir iş gelse ne olacak? onun ailesi ve arkadaşları bunu "boşanma sebebi"(ne alakaysa, kim niye eşini yılbaşı kutladıktan sonra o saatte toplu taşıma ile baba evine göndersin?? ) olarak görmezler mi asfdgfjgk

über ve taksi önerilerini zaten hiç anlamadım. taksicileri hepimiz aynı malum sıfat ile anmıyor muyuz? über için de geçen sözlükte başlık vardı kadının birini kaçırmaya yeltenmişlerdi falan. ha dolmuş ha taksi bir farkı yok hatta dolmuş/otobüs/minibüsün kalabalık olma ihtimali var taksi falan tam kör bıçak. üstelik bir şey yapacak adam yanında erkek arkadaşı varken ikisine birden de yapabilir zaten. araba kiralama, otelde veya yakında bir arkadaşta kalma dışındaki önerilerin de bir mantığı yok. eleştirilecek tek nokta her iki kişinin de bunları düşünmemiş olması. aynı şartlarda bu ilişkiye devam edilecekse sadece yılbaşı değil dışarıda yapılan her programda bu sıkıntı yaşanacak zaten.

velhasıl kelam bu adamı size yedirmeyeceğiz piremsesler adsfdgfhjhkjl

bilmeyenler için de vurgulayalım söz konusu yerlerden biri kocaeli diğeri edirne sınırı.
0
nrmnm
(03.01.18)
bir ilave de benden;

bu bosanma sebebi diyenler, seni asiri derecede haksiz bulanlar bana biraz samimiyetsiz geliyor acikcasi. yani bu kisiler gercekten icten bir sekilde endiseleniyorsalar aksam 10'dan sonra butun sevgilileri, arkadaslari icin de ayni endiseyi duyuyor olmamlilar. kadikoy'de eglendikten sonra arabasi olan kadinlar hadimkoy'de oturmalarina ragmen pendik'e arkadaslarini birakip evlerine donuyor olmamlilar mesela. ha yok olay cinim eve gidince yaz vatsaptan merak etmiyim'den ibaretse iste bos bos atip tutulmusluk, iste samimiyetsiz bir dusuncelilik.

ciddi ciddi gece kadinin yolda tek basina yurumesi bir insani o kadar endiselendiriyor olsa, bu kadar tedirginlikle bu insanlarin hic biri bu sehirde yasamazdi. ya da gittikleri her yere arabalarinin icinde gidiyor, polis korumasiyla toplu tasimaya taksiye falan biniyorlar.

nerden baksan samimiyetsizlik + gosteris.
0
jimicik
(03.01.18)
cevaplara bakınca merak ettim de;
aranızdan kaç kişinin kızı/kızkardeşi veya kendisi erkek arkadaşıyla dışarı çıkıp ailesine "biz otelde kalacağız" diyebiliyor?

dolmuş taksiden daha güvenlidir +1 en azından bi göze emanet etmiyorsun. nitekim o dolmuşa yalnız başına bir kadın daha binmiş.

araba kiralanabilirdi denmiş. o durumda ya alkol almayacaksın ya da şoförlü araba kiralayacaksın. bu sefer de gündeme bütçe, gecenin geneline damga vuran fahiş fiyat ve araba bulabilme olasılıkları geliyor. iki eğlenilecek diye bu kadar eziyete gerek yok bence.

kızlar burası size;
Olay anında "beni bırak" demiyorsunuz, "bıraksaydı hoşuma giderdi" veya "bırakmalıydı" diyorsunuz. hatta "boşanma sebebidir"e kadar gitmiş.
Bence artık bu durumu değiştirmek lazım. Erkeklere de yazık, aklımızı okumak için denklemler kurup bilinmeyeni bulmaya çalışıyorlar. Ve üstelik erkek aklı bizimki gibi ayrıntılara, dallara budaklara bakarak değil düz satıhta çalışır genel olarak.
Hem onlara hem bize yazık. Biz de üzülüyoruz sonuçta. Güzel güzel konuşup anlaşmak varken can sıkmaya ne gerek var?
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(03.01.18)
olayda haklı haksız yok uyum sorunu var.

sevdiğim bir kız arkadaşımın(adı ilknur olsun) sevgilisi vardı hiç anlaşamadığım(bu da erol olsun). erol pazar poşetini, market arabasını geç ilknurun çantasını bile kendi taşırdı. telefonuna spy uygulama yüklemişti. aşkından arabeske bağlıyım kapının önünde yatmıştı, ilknurun arkadaşlarıyla görüşmesini istemiyordu vs. hatta geçenlerde ilknur bize gelecekti yanımızda sevgilimin ev arkadaşı var diye 'erol kızar' diyip geri döndü ajdsgkhjl. eh işte iyi taraftan bakarsan ama erol ev işlerini yapıyor, güzel sürprizler hazırlıyor. böylece ilknur sağa sola hava atarak anlatabiliyor. ama birey olarak yok ilknur. arkadaş bile olamayacağım tip derken bu adamdan çocuk bekliyor şimdi. zaten erol hiç hesap ödetmezdi şimdi de ilknur işi bırakacak, bunları iyi mi kötü mü kategoriye koysam bilemedim.

bizim ilişki ise bambaşka bunlardan. eve bırakmayı vs geç 'varınca çaldır'ın en fazla geyiğini yaparız. herkes kendi eşyasını taşır. 500 kilo da olsa valizim ben yardım istemediğim sürece yardım etmez. aman sen otur ben evin işini yapayım demez. romantizm hak getire zaten. isteyen istediği arkadaşıyla görüşür, izin almak vs geç gerekli olmadıkça haber vermek bile baya uzak kelimeler. bütçe kimin parası varsa.

başlarda noluyor lan desem de aslında herkes kendi tercihini yaşıyor. ilknur üç-beş kıskançlığı çekmeye razı gelip erolu uşağı gibi kullanabiliyor. e benim için de özgürlük daha önemli, kendi başımın çaresine bakmak zor değil. her şeyden haberim olmasa da olur.

yani sevgilin ilknur olmak istiyorsa erolünü beklesin. ya da yaptığı tercihlerin sorumluğunu alıp üçüncü şahısların gazına gelmesin. her ilişkinin dinamiği farklı. benim için taksim-pendik-hadımköy yolunu çekmek boşanma sebebidir. öyle bir adamı çocuğuma baba yapmam. ilknur gibiler ise 3. remlerine girerken hala erollerin soğukta trafikte olmasıyla tatmin olabilir ablalarına 'çok iyi çocuk ya beni eve kadar bıraktı 5239865 saat yol gitti bi de' diye anlatabilirler.

siz de karar verin ama. erol değilseniz ilknurların önünü tıkamayın. biliyorsunuz eroller ilknurların eski sevgililerini kafaya çok takarlar.
0
cikolata selalesi
(03.01.18)
olaylar norveçte veya japonyada yaşanıyor olsaydı belki size birazzcık hak verebilirdim lakin burası ortadoğu her gece bir sürü sapıkça olay geliyor kadınların başına..çok çok ters bir saat. dolmuşta başka bir kadın olması neyi garantiler ki? o saatte adamın biri takip etse dolmuşçunun kendisi niyeti bozsa (ki yaşanmamış şeyler değil) sonuç olarak kız arkadaşınız haklı bana göre de lakin siz bunu o an düşünemediyseniz bu saatten sonra yapacak bir şey yok yarın bi gün başka bir durumda da benzer şeyler yaşayabilirsiniz.
0
iwillsee
(03.01.18)
Aman canım Moda Hilton'da oda tutup sabaha kadar partiye devamdı yani olay hepten yanlış.
0
i was made for you
(03.01.18)
bir sürü laf yazılıp çizilmiş, yapılan yorumlarda kadının kadına yaptığı düşmanlık ve bir başka kadın üzerinden kendini değerli kılma çabası bambaşka bir sorun onun hakkında yazmak istemiyorum fakat dehşetle okuduğumu da belirtmeden geçemiyorum.

sadece bu durumdan hareketle, aranızda bir iletişimsizlik olmuş gibi görünüyor. kız belki bırakmanı istemiştir ama istanbul'un iki ayrı ucunda oturduğunuz için açıkça dile getirememiştir, özel bir durum olduğu için sizden böyle bir jest beklemiştir. göremeyince ipler gerilmiştir, ablasının da gazıyla böyle bir dışavurum yaşanmaştır. olay bundan ibarettir belki de yani.

siz kız arkadaşınızı evine kadar bırakmak zorunda değilsiniz, kız arkadaşınız da hele ki istanbul gibi bir şehirde, gecenin köründe yalnız başına saatlerce yol gitmek zorunda değil. erkeksizlikten başına bir şey gelir diye değil, bunu tercih etmek istemeyebilir diye söylüyorum. herkesin içinde bulunduğu ilişkiden beklentileri farklıdır ve herkes sevgilisine verdiği kıymeti farklı şekilde gösterir. haklı haksız yok, ikiniz de hem haklı hem haksızsınız. konuşun, nasıl bir daha böyle bir olay yaşamazsınız onu irdeleyin.
boşanma sebebiymiş, yok daha neler ya. insanlar ufak tefek sorunları büyütmeye, çözülmez hale getirmeye ne kadar meraklı.
0
evde liyakat kalmamis
(03.01.18)
3 ocak oldu hala millet kavga ediyor. görüldüğü üzere subjektif bi konu ve herkesin doğrusu farklı.

bence @all girls dream noktayı koysun.

naptınız hacı, aranızda konuşup halletmediniz mi?
0
elorelia
(03.01.18)
@ elorelia

Evet noktayı koyduk ayrıldık.
0
🌸all girls dream
(03.01.18)
haydaaaa, bu olay yüzünden mi?
0
elorelia
(03.01.18)
Aynen. Kendine, çevrene uygun birini bul sana ayak uyduramam vs vs dedi bende ccevap yazmadım
Bitti gitti
0
🌸all girls dream
(03.01.18)
mutlaka gerisinde bişeyler vardır bence. geçmiş olsun.

(bkz: welcome to the club)
0
elorelia
(03.01.18)
sen olmasan ne yapacakmış?

ben kızı haksız gördüm. bu ne ya. sen de erkek olarak tehlikedesin.

bir de benim bir kadın olarak bakış açım olarak şöyle birşey var; kafan atıp çat gideceğin yere kadar taksiye ödeyemeyeceksen o saatte de yanlız çıkmayacan. malesef böyle bakıyorum olaya. kendin kendine güvence veremiyorsan kimseden beklemeyecn.

bir de madem abla bukadar dertli biri, beşiktaşta yahut taksimde bir oda kiralasa idiniz airbnb den fln ya da hostelden vs, yahut bir şekilde sabaha kadar eğlense idiniz daha iyiymiş.

ha bir de; hayatta merak ettiğim bir şey var, cidden bu nasıl böyle oluyor çok merak ediyorum. böyle kızları bulup başınıza çıkarıyorsunuz, bizim gibileri de üzüyorsunuz. oh iyi oluyor siz erkeklere valla ne diyim.
0
mobydick
(03.01.18)
İkiniz de haksızmışsınız. Ben Hadımköyde otursam kız arkadaşım da Pendikte otursa ya otel tutardım ya da araba kiralardım.Yılbaşı gecesi ikinizin de ikişer saat yol yapması saçma olmuş
0
turkuaz
(04.01.18)
dönüşü toplu taşıma ile olacak diye konuşmuşsunuz daha ne? o kadar şeyse o saate kadar kalmasaymış. ben de bir kadınım, 31 yaşındayım. ayrıca hadımköy'e onu bırakıp öyle dönmeni beklemesi cidden fena bencillikmiş. keşke otelde filan kalsaymışsınız. ya o değil de, neden ayrılırken dememiş bunu sana, "beni bıraksan olmaz mı, çok geç oldu saat tedirgin oldum" filan dese başka bir çözüm de bulunabilirdi. iletişim önemli şey sonuçta.

bellllki, kadıköy'e kızla beraber gidip onu pendik dolmuşuna bindirip dönebilirdin, sana çok zaman kaybettirmezdi.

taksi, uber, scotty gibi seçenekleri de göz önünde bulundurabilirdiniz. yok çok pahalı olurdu gibi düşünceler varsa da öyle bir eğlence düşünmeyecektiniz.
0
dasher
(04.01.18)
kız tarafı abartmış. her şeyi abarttıkları gibi bunu da abartmışlar... kaldı ki yılbaşında her yerde polis var. normal bir geceden daha güvenli bence.
seneye ilişkiniz hala devam ediyor olursa yılbaşına kadıköy'de girersiniz, tek seferde gider evine.
0
humat
(06.01.18)
sana haksız demiştim ama önceden konuşmuşsunuz sorun etmemiş, sorun olmamış dönüşte falan sonra etrafının gazına gelip sana çemkirmiş. sen haklıymışsın aslında, iyi olmuş.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(07.01.18)
(9)

Çok içince yaptığınız salaklıklar

valarmurgulis
Hayatımın hiç bir zamanında çok fazla içtim denilmez. Dün malum yılbaşı herkes abartmış içmeyi. Ama biz arkadaşlarla elimizi bile sürmedik. Neyse 12 den sonra dışarda dolaşırken genç çocuğun birinin sarhoş sarhoş bağırdığını kendini yere attığını filan gördük. Normal abartılmış sarhoş hali işte. Yak
Hayatımın hiç bir zamanında çok fazla içtim denilmez. Dün malum yılbaşı herkes abartmış içmeyi. Ama biz arkadaşlarla elimizi bile sürmedik. Neyse 12 den sonra dışarda dolaşırken genç çocuğun birinin sarhoş sarhoş bağırdığını kendini yere attığını filan gördük. Normal abartılmış sarhoş hali işte. Yaklaştıkça ne söylediğini anlamaya çalıştık. Herhalde sevgilisinin adını söylüyor diye düşünüyordum ki küçük çaplı bir şok yaşadık. Antepspor diyordu. Emin olamadık bi kaç kez daha dinledik.Antepsporu kimse kapatamaz diyordu. Arkadaşlarıyla omuz omuza girdiler oley oley okey okey şampiyon antepspor diye bağırmaya başladılar. İçince bu kadar saçmalanabilir mi? Ya da bir insan neden içince aklına antep spor gelir agagssds
0
valarmurgulis
(01.01.18)
barış manço müzesine gidip doğukan in lan aşaaa diye bağırmışlığımız var bizim de oluyo öyle şlskfdşlksşlk
0
yuto
(01.01.18)
Ben sadece çok kahkaha atıyorum, böyle 10-15 dakikalık gülme krizlerine giriyorum. :) Her şey inanılmaz komik geliyor. Gülmekten cidden karnım ağrıyor, nefes alamıyorum.
0
yirmisantim
(01.01.18)
donla ramazan davulcusu kovalamışlığım var. nedenine dair en ufak bir fikrim de yok. asaadfadasf
0
keçeli-kalem
(01.01.18)
kendimi merdivenlerden atmaya çalışmışım eski sevgilim zor tutmuş sabah her yerim morarmıştı. asansöre yatıp burda uyuyacağım demiştim. genelde taşkınlık çıkarıyorum, bazen de olduğum yerde yatıp uyumak için ısrar ediyorum yol kenarı, masa nere olursa.
0
pushing up the daisies
(01.01.18)
bende geleneğe dönüştü diyebilirim, çok içmişsem rus veya sovyet milli marşını ya da katyusha'yı ayakta (elimi kalbime götürerek sjfjsfka) söyleyerek ağlıyorum. ilk kez sevgilimin yanında yapmıştım, niye bilmiyorum, çok sinirlenmişti. lan zilzurna sarhoşum, niye üzerime geliyosun. sovyetleri özledim diye ağlayıp sarılıyorum kıza (94'lüyüm bu arada ahagajsıakf), o "salak mısın sen, kendine gel" diyo. e salağım tabii, rahat bırak yau. şimdi rus dili ve edebiyatı okuduğum için zaten genelde sınıf arkadaşlarımla içiyorum, söylemeyeni dövüyoruz.

hatta katyuşa söylerken çekildiğimiz videonun internete düşmesi en büyük korkularımdan biridir, tamamen arkadaşın insafına kalmış durumdayız o konuda.
0
der meister
(01.01.18)
İçince neler oluyomuş. Sırf meraktan bir gün abartıcam içmeyi
0
🌸valarmurgulis
(02.01.18)
Arkadaşımın evinde LCD TV kırdım.
0
roket adam
(02.01.18)
Ben bar masasını çok beğenmişim kucaklayıp götürmeye çalışmışım. Başka bir gün arkadaş palmiyeye tırmanıp palmiyeyle sevişmişti :( o anda ben de içkiliydim sokakta yere yatıp hıçkıra hıçkıra gülmüşüm. Bir keresinde de birinden kaçarken merdivenlerden inmek yerine atladım. Bir hafta belim ağrıdı.

Hep başkalarının videoya çektiği benim genel olarak hatırlamadığım şeyler başıma geliyor. Baya da videom var böyle. Yarın öbür gün yanlışlıkla ünlü olursam bu videolar çıkar korkusuyla tekrar ünsüz olurum.
0
jazzabel
(02.01.18)
istiklalde bir barda az kişi varken arkadaşlar gerçek bazlı şişe çevirmece oynadık. arada eğlenmek için cesaret seçtiğimiz oldu. türkçe rock parçalarına tuvalet kağıdını mendil gibi sallayıp halay çekmeler, kafaya sandalyeyi ters oturtup ben bir eşşeğim deyip baş selamı verirken sağolun efenim diye gezmeler falan. birkaç kere gittik oraya, her defasında da en gece kalanlardandık, abi izin veriyordu bizimki oranın gediklisi olduğu için.
0
godoşu beklerken
(02.01.18)
(8)

En sevdiginiz Aerosmith parcalari

neumann
hangileri?
hangileri?
0
neumann
(31.12.17)
living on the edge diyerek başlıyorum
0
halihazir
(31.12.17)
nedense pink... tee kaç yaşındayken klibini izleyip bayılmıştım o klibe. şarkı hala playlistimde durur arada (sıklıkla) dinlerim.
0
Tears of Devil
(31.12.17)
Cryin’, Hole in my Soul
0
aychovsky
(31.12.17)
sweet emotion
0
rick drayen
(03.01.18)
aerosmith'in hitlerini biliyorum sadece. bunlardan dream on ve jaded en sevdiklerim.

pink ve hole in my soul+1 ayrıca.
0
godoşu beklerken
(03.01.18)
Birkaç tane birden yazmak zorundayım çünkü hepsini çok beğeniyorum:

Love in an elevator (özellikle klibiyle izlemek lazım)

Take me to the other side

Sweet emotion

Rag doll

Walk this way

Train kept a rolling (spesifik bir konser kaydı var, hangisi bilmiyorum ama özellikle o kayıttaki halini seviyorum)

Dream on

En sevdiklerim bunlar.
0
skooma
(03.01.18)
Dream on. Hic surprizli degilim :(
0
lamira
(03.01.18)
aerosmith sevmemekle birlikte (bedava konser verseler gitmeye üşenirim), dream on güzel şarkı.
0
rahip janick
(03.01.18)
(13)

Hallelujah cover yaptım nasıl olmuş?

hadi ya la
Yarınki finale çalışmamak için her türlü şeyi yapıyorum. Arkadaşıma göndermek için yaptım. Sonundaki fuck you ona, yanlış anlaşılmasın :DÇok yerde kayma var hiç düzeltemiyorum sesim belki böyle doğuştan. İyi geceler duyuru.https://clyp.it/pfeb2lxa
Yarınki finale çalışmamak için her türlü şeyi yapıyorum. Arkadaşıma göndermek için yaptım. Sonundaki fuck you ona, yanlış anlaşılmasın :D

Çok yerde kayma var hiç düzeltemiyorum sesim belki böyle doğuştan. İyi geceler duyuru.

clyp.it
0
hadi ya la
(27.12.17)
Sinem kim ki? :D

Bence iyi, hoş olmuş ama o gülme çok yapmacık durmuş yav :(
0
m e b
(27.12.17)
Sinem şarkıyı gönderdiğim arkadaşım. Oradaki iki ses de benim. Ayrı ayrı kaydedip birleştirdim :D şarkının sonunda iyice bozdum diye güldüm artık üzgünüm......
0
🌸hadi ya la
(27.12.17)
profesyonel değilim ancak iyi bir dinleyici olduğumu düşünüyorum. hiç amatör gelmedi gayet başarılı. ingilizce aksanın da iyi. sırıtmıyor.
0
format c
(28.12.17)
Çok iyi olmuş ya, şarkıyı dinlerken uyuyasım geldi.
0
curukturpkokusu
(28.12.17)
Gecd gece çok beğendim. Bi rahatlama geldi. Sonunda da böyle güleceğimi beklemezdim Bence çok başarılı. Youtuba da at. Keşfedilmeyi bekle
0
efruz
(28.12.17)
âlâ.
0
testis agrisi
(28.12.17)
dinlerken son 5 saniyeye kadar bayağı sevmiştim(normal söylediğin versiyonda ince bir sese sahip olmana rağmen) ancak son 5 saniye her şeyi sildi :S
0
narudocko
(28.12.17)
Çok beğendim. Sonu da çok samimi olmuş.

Kadın vokal sesi çok iyi diyecektim ki senin sesinmiş. Hatta çift ses çıkarıp çıkaramadığını soracaktım.:) Daha çok bekleriz böyle :)
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(28.12.17)
ya composing derken oraya jeff'i kattın mı, belli belirsiz jeff'i duydum gibi.

ve tabii dinleniyor ama neden jeff ya, ayıptır yani, hani bence thom da ayıptı ama o olmuştu :D.

leonard deme ayrıca jeff'ten bu. arkadaşa göndermelik olmuş ama.
0
godoşu beklerken
(28.12.17)
:O :O :O :O

ikinci dinleyişimde ayıldım. aonra kontrol ettim. orada jeff yok ikinci kişi yapıyor onu ve burada yazdığına göre o ikinci kişi sensin.

oha. ciddi bir jeff sevgisi ile gelen taklit yeteneği, yıllarca emek, başarı, falsetto becerisi duymaktayım. dinlediğin kişinin karakteristik yanını iyi kapıyorsun sanırım. ayrıca ikinci tekil şahsın hepsini aklında ikinci çoğula çevirebilirsin yani. hani edit etmeyeyim. çok ediyorum çünkü bu aralar.

:O :O :O :OOOOOOOOOOOOOOOO
0
godoşu beklerken
(28.12.17)
ben çok beğendim.
0
eksimeksi
(28.12.17)
Tebrikler! Cohen bir, siz iki ^^ Gercekten cok hos olmus.
0
lamira
(28.12.17)
Cok guzel
0
rusyalı kozmonot
(28.12.17)
(13)

Annemi kaybedeli bir ay oluyor

spina scapula
Zaten depresyondaydım bir süredir ama bu acı çok ağır geldi. Sabahları ağlayarak uyanıyorum. Günün geri kalanı ise yatakta geçiyor. Hayatımdaki herşeydi annem. 55 yaşında kalbi durdu aniden. Tek arayanım soranım oydu. İntiharı düşündüğüm dönemlerde bile annemi düşünüp vaz geçmiştim yıllar önce. Şimd
Zaten depresyondaydım bir süredir ama bu acı çok ağır geldi. Sabahları ağlayarak uyanıyorum. Günün geri kalanı ise yatakta geçiyor. Hayatımdaki herşeydi annem. 55 yaşında kalbi durdu aniden. Tek arayanım soranım oydu. İntiharı düşündüğüm dönemlerde bile annemi düşünüp vaz geçmiştim yıllar önce. Şimdi napıcam bilmiyorum. İşten arıyorlar. Ne zaman geleceksin diye soruyorlar. Yataktan çıkmak istemiyor canım. Her aldığım nefeste içim acıyor. Geçer mi bu acı? Düzelir mi her şey?

Anneniz babanız sigara içiyorsa bıraktırın hemen. İki sene önce sormuştum bunu. Bıraktırmadık içmeye devam etti ve malesef kaybettik annemi.
www.eksiduyuru.com
0
spina scapula
(27.12.17)
oncelikle basin sagolsun.
her aci bir zaman sonra azaliyor, asla tam olarak gecmiyor tabii ki ama bir sekilde savunma mekanizmasi gelistiriyoruz. 10 sene olmasina ragmen hala televizyonda babalar gunu ile alakali duygusal bir reklam gordugumde ya da film izlerken (babam ve oglum gibi) icim ciz eder, aglamamak icin zor tutarim kendimi.

ben babami 16-17 yaslarindayken kaybettim; hafizam normalde cok kuvvetli olmasina ragmen vefat ettigi seneyi, ayi vs. hatirlamiyorum komple silmisim beynimden. kendimi kardeslerim icin guclu olmam gerektigine inandirip boyle bir mekanizma gelistirmisim demek ki. yavas yavas sizin beyniniz de bir savunma stratejisi gelistirecektir.
0
ahoy kaptan
(27.12.17)
anneannemi kaybettiğimizde annem 44 yaşında idi. anneannemin ölümü bekleniyordu ama ona rağmen aylarca anne diye bağırarak uyandı, ağladı, gözü bizi bile görmüyordu. artık annem böyle olacak diye düşünürken toparlanmaya başladı. yani geçiyor evet ama önemli olan yas tutabilmek ve atlatabilmek. yas bir gereklilik, kabullenme yolu. o yüzden yaşadığınız durumu (üzüntü halini) kabullenin olması gerekenler bunlar zaten. başınız sağolsun.
0
who cares wins
(27.12.17)
başın sağolsun, sabırlar diliyorum. belki çok alelade gelebilir ama insan her şeyin üstesinden gelebilecek potansiyeli olan tuhaf bir canlı. fiziksel anlamda hayatını devam ettirebilmesi başka bir insana ihtiyacı yok. ama bir yandan aile, arkadaş, eş gibi duygusal bağlar kuruyoruz çevremizle ve maalesef yaşam döngümüzün bir parçası olarak bu insanları ya da bu bağları kaybediyoruz. ancak geride kalanlar için hayat devam ediyor, elbette belki yeri dolmayacak, tekrar birlikte yaşadığınız güzel şeyleri yaşayamayacaksın ama bunları ileride canını yakan şeyler olarak değil, ondan kalan güzel hatıralar olarak anımsayacaksın. belki kendi çocuklarınla, etrafındaki ailelerde çocuklar ve anneler arasında benzer bağlar kurulması için yardımcı olacaksın. sadece bu süreçte iyici içine kapanıp, dünya ile kendini soyutlama. işe git, hiç canın istemese de arkadaşlarınla vakit geçir, aklını meşgul edecek bir uğraş bul ve yapmak için kendini zorla. ama bir süre yalnız kalma. yalnız kaldıkça bu düşünceler aklına hücum edecek ve her şeyin düzelmesi için geçen süreyi uzatmış olacaksın.
0
teyzem teyfik
(27.12.17)
özel mesajla yollamıştım ama belki birgün bunuokuyan biri olur ve faydalanır diye burayada ekliyorum. inşallah silmezsin duyurunu.

başın saolsun öncelikle. öncelikle senden daha kötüler var. onları düşün de rahatla diye yazmıyorum bunları. senin durumunda işe yaramayacağı kesin çünkü.
2017nin şubatında anneme kanser teşhisi kondu. durumu kötüydü ve nisan ayının sonunda vefat etti. annemin vefatından 20 gün sonra da babamı kaybettim. ayrıca kendim romatizma hastasıyım ve romatizmadan dolayı engelliyim.

kendim hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra şunu söyleyeceğim. sürekli aklına gelecek. ama bir süre sonra alışacaksın. "bir sürenin" uzunluğu sana bağlı. çalışma arkadaşların varmış. onlarla birlikte ol. samimi olduğun arkadaşların da vardır muhakkak onlar gelsin seni ziyarete veya sen git. bende bunların hiç biri yoktu. sadeceinternetten görüştüğüm birkaç kişi haricinde arkadaşım yok mesela. işe ne zaman geleceğini oruyorlarsa işyerine git. kafanı dağıtman lazım. patronuna müdürüne her kimse onada söyle. geleyim ama biraz bana müsade edin kendimi toparlamaya çalışıyorum de. zaten işe gidersen orada boş boş oturmaktan canın sıkılır mecburen bir işin ucundan tutarsın. kafanı dağıtmaya bak. asıl kural bu. madem depresyondayım diyorsun madem öncesinde intihar düşüncelerin oldu, mutlaka psikiyatristle görüş. ben de gittim. bu durumla iyi başa çıkıyorsun ilaç vermeye vs. gerek yok deyip gönderdi. herhangi bir dini inancın var mı bilmiyorum ama dua et. beni genelde rahatlatan birşey mesela. zaman çok çok hızlı geçiyor. daha ardına bakmadan bir bakmışsın3 ay olmuş. bir bakmışsın 10 ay olmuş. hatta diyeceksin ki, yahu dün annemin ölüm günüydü. maalesef böyle oluyor. dediğim gibi unutmak mümkün değil. unutma zaten. o acının küllendiğini göreceksin. şu an için hiç küllenmez gibi duruyor ama külleniyor. bir bakmışsın gülmeye başlamışsın. akrabalarınla aran nasıl bilemiyorum ama iyi insanlarsa onlarda çok yardımcı olacaktır sana.
0
sutlu nescafe
(27.12.17)
Başın sağolsun kardeşim. Yasını tut, zaman sana yol gösterecektir.
0
Delay Fuze
(27.12.17)
çok üzüldüm. yaşadığınız şey benim geleceğe dair en büyük kişisel korkularımdan. bir tavsiyede bulunsam da işinize yarar mı bilmiyorum zira düşünüp vazgeçme kısmını ben aşmış değilim.

ama şu klasik gerçeği hepimiz biliyoruz: acı geçmese de yaşanıyor. herkesi savaşta kaybeden insanları düşünün demeyeceğim, zira aynı savaşta herkes önemli insanlarını kaybediyor. kayıpların paylaşılmasında yalnız olmuyor insanlar en azından.

ama dünyanın gerisi dönüyor gibiyken kendisi durakalan insanlar... onlar da yaşıyor. anladığım kadarıyla dedikleri, önerdikleri şeylerden biri kendinizi bir ortama zorlamanız: ölünüzü götürseniz bile o işe gitmek mesela. tek arayan soranınız siz intiharı arada düşünüp insanları kendinizden uzaklaştırdığınız için annenizdi. bunu da düşünün. bakın, "bıraktıramadık" diyorsunuz. siz hala yalnız değilsiniz. hayatınızdaki her şey olmaya devam edecek anneniz, sadece içinizde sürecek bu durum. ve birileri illa ki olacak.

çok zor. tahayyül edemiyorum. aklım şu an bu kadarına yetiyor. kendinizi yalnız bırakmamanız iyi olur. yalnız kaldığınızda dikkatinizi alan şeylere kendinizi maruz bırakmak işe yarayabilir. mesela yapma gerekliliği yüzünden ev işi, yapma gerekliliği olmadığı için hele ki bu durumda yapması çok zor olan spordan bu açıdan daha gerçekçi ve belki katarktik. belki bir iki ufak takıntı geliştirerek yansıtma yapabilirsiniz. sonradan takıntıyla uğraşmanız gerekse bile günü aşmanızı sağlayabilir.

iç açmanın ve deneyim anlatmanın amaç olduğu siteler var. buraya her ihtiyacınız olduğunda gelin ve bence oralarda da zaman geçirin. ne dediğinizi o an anlayan, bilen insanlarla konuşun. kendi kendinize mesela duygularınızı bir yere yazmanız ters tepebilir, çok sağlıksız olabilir. ancak dünyanın bir ucunda bile olsa dediğinizi anlayacak insanlara anlatmak başka oluyordur. geçici veya kalıcı bir amaç da verebilir size.

bir şeyin sorumluluğunu da alabilirsiniz. mesela yoksa bir hayvancağızı küçük bir aile ferdiniz haline getirebilirsiniz. küçük bir kedi alıp onunla konuşabilirsiniz veya bakması daha zor olduğu için köpek alabilirsiniz. dediğim gibi, aklım bu kadarına eriyor. kendinize minimum zarar vererek atlatmaya kararlı olmanızı umarım.
0
godoşu beklerken
(27.12.17)
herkesin bir hikayesi var, senin gibi, benim gibi, digerleri gibi..
ben babami sigara/efkar kaynakli akciger kanserinden kaybettigimde babam 42 yasindaydi, ben 16 yasindaydim..
yasadigim şok tarifaiz..
ilk zamanlar en zorlandigim sey "rahmetli" kelimesine alismak oldu..
"rahmetli ne lan!!!! oldu mu rahmetli diyosunuz..." modundaydim..
ama zaman....
zaman gercekten en onemli ilac..
yeterki zamana zaman ver..
gecer mi duzelir mi? demissin..
gecer de duzelir de..
seelzen in dedigi gibi, neler gecmedi ki..
yeter ki sen dayan..
insanlar canlarinin cani evlatlarini topraga atip uzerine toptak atiyorlar..
o aci geciyorsa , ortadan ikiye bolunsen bile gecer..
sabret yeter ki..
basin sagolsun
canin sagolsun..
0
alttaraf
(27.12.17)
başın sağolsun, çok üzüldüm yazdığını okuyunca. ne dense boş geliyor sana tahmin ediyorum ama lütfen kendini bırakma. zaman her şeyin ilacı, gidenlerin ardından önce korkunç bir acı, sonra büyük bir boşluk en sonunda da güzel anılar kalıyor biraz hüzünle beraber. dilerim ki anneciğin aklına düştüğünde gülümseyebildiğin zamanlar çok çabuk gelir.
0
evde liyakat kalmamis
(27.12.17)
Başın sağolsun spina.
Bu gün benim de annemin ölüm yıldönümü. 29 yıl olmuş. Ben o zaman 28 yaşındaydım. Şimdi 57 yaşında üç kızın annesiyim.

7 sene önce bana kanser teşhsi konmuştu. Teşhisi duyan herkes gibi ben de ölebileceğimi düşünmüştüm. Kızlarımın arkamdan üzülecek olmaları beni ölebilecek olmaktan çok çok daha fazla üzmüştü.

Anneler çocuklarının üzülmesini istemezler, annen de istemezdi biliyorsun. Sen de daha fazla üzme kendini. Acını yaşa ama bırakman gereken yerde bırakman lazım. Yas çok uzun sürmemeli. (3 günden sonra taziye dilemeyen toplumlar var.)

Senin şimdi işe başlamanın tam vaktidir. Yarın en geç yılbaşı sonrası yatağı yorganı topla işe gitmeye başla.
Hayvan edinmek veya başka yan uğraşlar çok iyi olur. Ben ameliyat sonrasında küçük kızımı düşünerek köpek sahiplenmiştim (öncesinde çok istiyordu) Bi yandan hastalıkla mücadele ederken bi yandan da köpeğimizin kakasını çişini temizledim, alıştırdım filan. Minicikti. Zor oldu, benim için zamanı değildi ama ufak için iyi karardı. Seviyorsan uğraşabileceksen tabii. Değilse hayvan sahiplenmemek gerek.

Acın geçecek. Geçiyor. Sonrasında özlem geliyor. Şimdiki gibi biteviye değil, zaman zaman.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(27.12.17)
başın sağolsun. babamı kaybedeli 2,5 yıl oldu. bu sürede babamı düşünmeden geçen bir günüm olmadı birbirimize çok düşkündük. ama emin ol acısı külleniyor. ben babam vefat etmeden önce düşüncesine bile delirirdim dayanamam derdim. ama inan dayanıyor insan zamanla. kendine biraz zaman ver ve emin ol acısı hafifleyecek. anılar aklına gelip güleceksin, hiç unutmayacaksın ki zaten unutmak istemez insan. ama acısı kesinlikle hafifleyecek emin olabilirsin
0
oscar
(27.12.17)
evet geçecek, yukarıda söylenenler gibi, daha kimler neler yaşadı da geçti. ama geçecek olması bir şey değiştirmiyor, insan geçeceğini bilse bile bu acıya dayanamaz. yani yapacak bir şeyin yok ne yazık ki, böyle acı bir gerçek var önünde. geçsin geçsin diye beklemekten ziyade acını yaşamalısın belki de, yok saymadan, için biraz soğuyana kadar bir şekilde idare edeceksin. idare etmek zorundasın çünkü, nereye kadar yatakta kalacaksın ki? başka şeylere konsantrasyon sağlamaya çalış, zorla en azından; kafan dağıldıkça daha kolaylaşır. bu yüzden işe de git, hem işinden olma, hem de kafanın dağılmasına yardımcı olur.

benzer durumdayım, annem ölse kafayı yerim ben de herhalde; çok büyük boşluk. yaşamayan bilemez, belki de mevcut halinle dediklerimiz havada süzülüyor sadece ama empati yapmaya çalıştım ve bu bile kendimi kötü hissettirmeye yetti, bişeyler söylemek istedim.
kendimden emin olarak tek diyebileceğim şey yalnızlıktan korkma, yalnız başıma naparım ben diye düşünme. orası kolay, sen acını atlat, onun çaresi bulunur.
0
Bruce
(27.12.17)
Öncelikle başın sağolsun. Tabi ki geçer, hemen bir pskiyatristten yardım al konuşmak çok iyi gelecektir.
0
snowman
(28.12.17)
başın sağolsun. bu tarz kayıplarda kardeşler ve teyze,amca,dayı gibi akrabalar çok destek oluyor psikolojik olarak. varsa onlar ile birlikte vakit geçirin. daha doğrusu sizi anlayacak acınızı paylaşacak kim varsa yakınlarınızda olsun.
0
iwillsee
(28.12.17)
(26)

Biri size "Efendim" dediğinde

rahip janick
Bu sizi rahatsız ediyor mu? Yanlış anlaşılmasın, "buyrun" anlamında değil, "Evet efendim." ya da "bilmem ne bilmem ne efendim." gibi. Biraz önce firmaya bir kurye geldi, her cümlesinin sonunda "efendim" diyordu ve çok rahatsız etti. Kimse kimsenin efendisi değil ki :/Cafelerde, restoranlarda ya da h
Bu sizi rahatsız ediyor mu?

Yanlış anlaşılmasın, "buyrun" anlamında değil, "Evet efendim." ya da "bilmem ne bilmem ne efendim." gibi.

Biraz önce firmaya bir kurye geldi, her cümlesinin sonunda "efendim" diyordu ve çok rahatsız etti.

Kimse kimsenin efendisi değil ki :/

Cafelerde, restoranlarda ya da herhangi bir yerde, size böyle hitap edilmesi rahatsız ediyor mu? Bu durumdan keyif alan var mıdır?
0
rahip janick
(27.12.17)
müşteri memnuniyetini yüksek tutmak adına bazı firmalar tarafından zorunlu tutulan bir uygulama bu bildiğim kadarıyla, kendi adıma gerçekten çok rahatsız olup üzülüyorum.
0
evde liyakat kalmamis
(27.12.17)
Yan masamda oturan amca (office asistanımız) öyle konuşuyor. "Tabi efendim hemen hazırlıyorum, anladım efendim" şeklinde her diyalogta bir kez geçer minimum. Rahatsız oluyorum ama alıştım, aramızda samimiyet olsa da o böyle mutlu, yani adamın tarzı bu.
0
Aman Sen de
(27.12.17)
Bana efendim denilecek bir işte çalışmıyorum ama bilhassa cafelerde restoranlarda beni çok rahatsız ediyor. Kibarca görevliye bana böyle hitap etmeseniz, diye de söyleyemiyorum. Bu rahatsızlığımı ne şekilde dile getirebilirim? Onerisi olan paylaşsa makbule geçer.
0
Amaranta ursula
(27.12.17)
Etmiyor.
0
doxanikee
(27.12.17)
@amaranta ursula, bu durumdan ben de muzdaribim. sanki bu konuyla ilgili uyarıda bulunulursa karşıdaki kişi kendisini kötü / ezik hisseder gibi geliyor.
0
🌸rahip janick
(27.12.17)
Rahatsız oluyorum.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(27.12.17)
Çok rahatsız ediyor. Bir de bir utanıyorum. Çok söylerse de karşımdaki "lütfen böyle demeyin" diyorum.
0
anumegha
(27.12.17)
Bir çok manaya gelir bu. Genel olarak insanlar arasında buyrun demektir. Her kelimeyi olduğu birinci manası ile anlarsan, başardığın bir işten dolayı sana - kral adamsın, dendiğinde altında taht ve başında tac hissetmeye başlarsın.
0
1adam
(27.12.17)
aşırı rahatsız oluyorum, kibar bi şekilde uyarmak da olmuyor haliyle karşı taraf kötü hisseder.
cümlenin sonuna ben de efendim eklicem bakalım nolacak.
0
nocturness
(27.12.17)
Evet, rahatsızlık verici. İnsan üzülüyor duyunca. Sırf "para veren", iyi giyimli, iyi statüde diye başka bir insanın diğerine o şekilde hitap etmesi ya da etmek zorunda bırakılması, bu dünyaya ve düzenine olan nefretimi daha da körüklüyor.
0
m e b
(27.12.17)
@1adam yanlış anladığını düşünüyorum. Çünkü benim bahsettiğim şeklindeki kullanımı daha çok eğilip bükülerek (mecaz) kullanıyorlar. O gereksiz saygıyı hissedebiliyorum.
0
🌸rahip janick
(27.12.17)
@r.j
Kişiden kişiye değişen bir şey olduğundan fazlası artık niyet okumaya girer. Zahire göre hüküm verilir bu gibi konularda. Bu arada dil alışkanlığından dolayı da olabilir.
0
1adam
(27.12.17)
yukarıda bir arkadaşın da dediği gibi bazı işletmeler bunu zorunlu kılıyor, eğer öyleyse bende aynı nezaketle yüksek perdeden devam ediyorum. Teşekkürler beyfendi gibi. Bu gibi nüansların iletişimi sekteye uğrattığını düşünüyorum. Ancak senin ifade ettiğin biçimde, hiç mecburiyeti yokken gereksiz aman efendimleri duyduğumda rahatsız değil, irrite oluyorum. Demek ki öyle hissetmek istiyor diye bozmuyorum.
Bu arada Çok tatlısın rahipcim, ne güzel düşünüyorsun ince ince :)
0
denef
(27.12.17)
Bilakis hoşuma gidiyor.
0
yirmisantim
(27.12.17)
Birinin bana araba kapısı açması ve ceket tutması daha çok rahatsız ediyor. Yahut görevlileri 'onlara iyi davranmak' artı puan getirmediği için takmayanlar veya aşağılayanlar daha çok rahatsız ediyor.

Efendim diyene siz diye hitap ederek durum dengelenebilir.
0
EasyTiger
(27.12.17)
çok rahatsız oluyorum. özellikle kafelerde vs evet. muhtemelen hepsinden küçüğüm, sırf müdürleri "saygılı ol" diye baskı yaptıkları için diyorlar, hoşlanmıyorum :/ ezilip büzülüyorum.
0
nice tnetennba
(27.12.17)
Bir kere Lydia'ya girdim iPhone'un kulaklığı bozulmuştu. Bir tane teyze vardı ve üzerinde üniformaya benzer bir şey vardı. Merhaba deyince merhaba efendim dedi bir de aha dedim çalışan herhalde. Sonradan anladım ki çalışan değilmiş, üzerindeki de lacivert bir takımmış. Sonra gittim dedim kusura bakmayın sizi çalışan zannettim.

Yani kimi insanlar kibarlıktan da diyor bence pek sıkıntılı bir kelime değil daha önce senin gibi düşünmüşlüğüm olmuşsa da.
0
i was made for you
(27.12.17)
Köleliğe karşıyım, asla..

youtu.be
0
MaNOfTheYear
(27.12.17)
Efendi efendii kendine gel dediklerinde rahatsız oluyorum.
0
eksimeksi
(27.12.17)
beni rahatsız ediyor.
0
ya ben lan neyse
(27.12.17)
Rahatsız etmez. Özellikle hoşuma gitmez ama rahatsız olmam.

Kuryenin efendim demesi normal; o çalışan, sen müşteri olduğundan müşteri efendi oluyor hizmet sektöründe.
0
aychovsky
(27.12.17)
Ben arada sırada derim. Sadece telefonu açarken diyenler rahatsız eder.
Örneğin yanınızda biri telefonu açar

- Efendim
- Tahminen karşı taraf (mehrba ben şu)
- Efendim
- şununla görüşecektim
- efendim

3 kere efendim diyenler var

Alo, buyrun konu nedir demek yok

Onun dışında bazen öğrencilerime de derim. (Üniv. bazen yük lisans doktora)
Tamam efendim, anladım sadede gelin anlamında.
0
ucurulmusayasofya
(27.12.17)
Evet bizim bir güvenlikci abi hep öyle ben ona abi dedigim hale efendim der her cumlesinden sonra. Sinir olurum, bence yalakalik başlangıcı.
0
kismisolungac
(27.12.17)
ben de rahatsız oluyorum. karşılık olarak o kişiye de efendim denirse bir nebze iç rahatlaması oluşuyor, "teşekkür ederim efendim" gibi; bu da önerim olsun.
0
Bruce
(27.12.17)
Evet oluyorum.

Ama bunu diyen insan grubu yaşıtımsa, hocam/kanki vs diye gereksiz samimiyet kurup egale ediyorum.

Eğer büyükse de abim/ablam dan yürüyorum. Böyle yapınca gereksiz saygı göstermek zorunda hissetmiyorlar.
0
materyalist imam
(27.12.17)
evet rahatsız oluyorum. (yani nasıl bilimadamı yerine biliminsanı demeye daha kendim bile adamakıllı -insanakıllı!!XD- alışmamışsam, toplumda bunun yeri olmasından rahatsız oluyorum. üstüne bir de "efendim" diyen dediğiniz duyguyu veriyorsa ayrıyeten rahatsız oluyorum.)

ama işte ruhu ezikler bundan hazzettikleri için bu tür acımasız işlerde çalışan insanlara "rica ederim, ne efendimi" diyemiyorsun da bu sefer normalde belki takınmayacağın bir yakınlık duygusuyla "sağol kardeş" falan diyorsun. arayı tutturamadığım da oluyor; bazıları da "babamın oğlu musun" duygusunu yaratacak karşılıklar veriyorlar :))) bu dünya bir garip yani. mesafe koymaya özellikle kalkıştığım da oldu, insanına göre değişiyor. ama "efendim" beni hep rahatsız etmiştir hakikaten. biraz karmaşık oldu: "efendim" demezse "götüm" demek zorunda hisseden ve ruhu eziklere tencere kapak olacak bir çalışan insan tipi yok değil. yani tercih hakkım yoksa bir tek bu insan tipi böyle hitap ettiğinde rahat olabilirim.
0
godoşu beklerken
(27.12.17)
(15)

neydi bu şarkı:(

jjwa
şarkı rocktı sanırım ama popüler sayılabilecek tarzda. erkek söylüyor ingilizce. ıslıkla çaldım burada aklımda kalan kısmı. https://clyp.it/sctl25rq . onun dışında bu kısımdan sonra oh no oh no yapıyordu. bi bulduruverin be.edit: bi de mırıldanarak deneyeyim dedim buyrun. https://clyp.it/4adbo5so s
şarkı rocktı sanırım ama popüler sayılabilecek tarzda. erkek söylüyor ingilizce. ıslıkla çaldım burada aklımda kalan kısmı. clyp.it . onun dışında bu kısımdan sonra oh no oh no yapıyordu. bi bulduruverin be.

edit: bi de mırıldanarak deneyeyim dedim buyrun. clyp.it sözler uydurma bu arada. bu şekilde olsa muhtemelen bulurdum.
0
jjwa
(19.12.17)
youtu.be
duke dumont ocean drive olabilir mi?
0
elorelia
(19.12.17)
yakın ama değil maalesef:( hold on mu diyor diye ben de düşündüm oh no yerine de. iki türlü de bulamadım şarkıyı. bugün radyoda mı nerde duyduysam artık çok takıldı aklıma.
0
🌸jjwa
(19.12.17)
arctic monkeys olabilir mi ki do i wanna know?
0
omonia
(19.12.17)
yok yok değil. allah allah ben ıslığımı dinleyince birebir şarkı çalıyo gibi geliyo ama dışarıdan farklı anlaşılıyor demek.
0
🌸jjwa
(19.12.17)
guy richie filminde geçen bir şarkı gibi sanki..

yok ya sen iyi çalmışsındır da ben baya sallamışım do i wanna know u dinleyince anladım :)
0
omonia
(19.12.17)
038576
(19.12.17)
bu da değil maalesef ama reklamda çalıyordu sanırım benim aradığım da.
0
🌸jjwa
(19.12.17)
Belki? youtube.com
0
038576
(19.12.17)
ya bence bu değildir ama, rock değil zira, yine de deniyorum, avicii-wake me up?
0
nimberjack
(19.12.17)
yok 2si de değil. aslında araba değil de telefon reklamı falan da olabilir sanki öyle hatırlıyorum. bu arada editliyorum soruyu mırıldandığım bi versiyonunu da koyuyorum.
0
🌸jjwa
(19.12.17)
bu sizin dediğinizin temel alındığı asıl şarkı. coca cola sanıyorum bunu daha sonra kızlı erkekli bir koroyla hızlandırılmış şekilde punk bir versiyonla kullandı. sözler farklı olabilir, belki marka başkadır ama kulağımda gibi bu şarkı bir türlü çıkaramıyorum.

www.youtube.com
0
godoşu beklerken
(20.12.17)
bilmiyorum o söylediğiniz halini dinlemem lazım:/
0
🌸jjwa
(20.12.17)
papa roach - last resort?

www.youtube.com
0
kaichi
(20.12.17)
The black keys şarkılarına benzettim ben.
0
bigcaptain
(20.12.17)
yahu bir araba reklamında mı geçiyordu bu şarkı. Sanki otomobil reklamında geçiyor diye hatırlıyorum. Hatta bir jip reklamı diye aklımda kalmış Hatta opel mokka diye baktım bulamadım.
0
ceyhan prensi adana
(20.12.17)
(6)

türkçe deyim karşılığı olan ingilizce deyimler

tabudeviren
mesela "work against the clock" = zamana karşı yarışmak, çalışmakbu gibi birbirine denk hangi deyimler var?
mesela "work against the clock" = zamana karşı yarışmak, çalışmak

bu gibi birbirine denk hangi deyimler var?
0
tabudeviren
(18.12.17)
eat shit = bok ye!
0
Adramelekhh
(18.12.17)
a barking dog never bites = havlayan köpek ısırmaz
a fish out of water = sudan çıkmış balık
kill two birds with one stone = bir taşla iki kuş vurmak
in one ear and out of the other = bir kulağından girip diğerinden çıkmak
0
ladyinblack
(18.12.17)
geçen gün ben de birkaçını buradan okumuştum
eksisozluk.com
0
neverletyougodown
(18.12.17)
to make one's mouth water - ağzını sulandırmak
0
i was made for you
(18.12.17)
easy come easy go: haydan gelen huya gider
0
regardless of what they say
(18.12.17)
pot calling the kettle black - tencere dibin kara, seninki benden kara.
the apple falls not far from the tree - armut dibine düşer

blow a veya (one's) fuse - sigorta atması, şafak atması

düşününce çıkar da benim şu an aklıma bunlar geliyor.

edit:

better a bird in hand than two in the bushes - eldeki bir kuş daldaki iki kuştan yeğdir.
0
godoşu beklerken
(19.12.17)
(4)

"trying to build a solid literature on your own"

zannedersem tek eksiginiz bendim
essay konum hakkında hoca maile bu cümleyi sıkıştırmış. ne demek istemiş anlayamadım.
essay konum hakkında hoca maile bu cümleyi sıkıştırmış. ne demek istemiş anlayamadım.
0
zannedersem tek eksiginiz bendim
(17.12.17)
Sana ait olan saglam bir literatur uretmeye calis demis. Solid'i akademik anlamda calismalari, arastirma sorularini vs. betimlerken cok kullaniyorlar saglam, uzerine iyi dusunulmus, acik noktasi olmayan anlaminda.
0
voyager 1
(17.12.17)
ben anlamadım bunu. yani cümleyi tamamen anladım; ama anlam ifade etmiyor. kendi litratürünü nasıl kurabilirsin ki? Literatür oluşturacak kadar yazamazsın/yazmadın henüz.

ayrıca cümlenin başı nerede? sana öneri vermekten çok uyarıyor gibi geldi bana. sanki "kafana göre iş yapma, literatür çıkarmaya kasma," diyor.

son olarak da, bu cümlede eğer "literature review" deseydi hiçbir sorun kalmazdı. Ancak şu haliyle ben ne demek istediğini anlamıyorum. belki metinin tamamını ekleyebilirsin?
0
sen git ben geliyorum
(19.12.17)
ortaya yenk bir şeyler koy demiş olabilir
0
regardless of what they say
(19.12.17)
ne yazıyorsan üzerine yaptığın araştırmalar, bilgilenmek için kullandığın kaynaklar vs seni besleyen her şeyi kastediyor, sen literatür yaratmıyor, oluşturuyorsun. yani konu etrafındaki genel kültürünü sağlam bir şekilde artır, güvenilir içerikli kaynakçan olsun diyor, benim anladığım.
0
godoşu beklerken
(19.12.17)
(6)

kisacik soru, silecegim hemen

asocial anchorman
bi sanat eserinin kaliteli oldugunu, ince zevkli kisilere hitap ettigini belirtmek icin kullanilan "kaliteli eser" nasil cevrilir ? qualified siliyor mu?edit: classy karsiliyor gibi sanki, oyle mi ki?
bi sanat eserinin kaliteli oldugunu, ince zevkli kisilere hitap ettigini belirtmek icin kullanilan "kaliteli eser" nasil cevrilir ? qualified siliyor mu?

edit: classy karsiliyor gibi sanki, oyle mi ki?
0
asocial anchorman
(17.12.17)
qualified;
ama özellikle kullanılan/kullanılmış bir türkçe çevirisi varsa onu bilmiyorum.
0
dafaisss
(17.12.17)
elegant da olabilir böyle zarif anlamı vermek istiyorsan.gerçi sanat eseri için olur mu ben de bilemedim şimdi.
0
high hopes of the sozluk
(17.12.17)
www.macmillandictionary.com

soyle bir sey buldum. Artistic icin soyle diyor:

"painted, arranged, or done in a way that shows skill and imagination and looks beautiful"

ayrica:

www.words-to-use.com

edit: son linkte aesthetic var, o da uygun olabilir gibi geldi.
0
voyager 1
(17.12.17)
sophisticated
0
sporty
(17.12.17)
sophisticated +1
0
sen git ben geliyorum
(19.12.17)
qualified, gerekli özellikleri karşılama durumu için kullanılır. qualification gibi düşünebilirsiniz.

sophisticated daha iyi geldi bana da. classy şıklık için anlatılır ve bunu illa bir insan veya kıyafet için kullanmak zorunda değilsiniz. classy estetik anlatır ama kalite anlatmaz. ve bir eserin böyle nitelendirildiğini şahsen duymadım. ama mesela classy bir inceleme, röportaj vb ifadeler görmüş olabilirim.

rafine anlamında refined kullanabilirsiniz. delicate genelde olur da eser tanıtırken olur mu bilemedim.

bence sophisticated gerçekten en iyi seçenek burada. yani biz tanıtım okurken bu kelimeyi çok görmüşüzdür, diğerlerini az.
0
godoşu beklerken
(19.12.17)
(2)

bu hatayı neden alıyorum acaba?

paintov
bazen bilgisayarda böyle bir hata alıyorum neden acaba?
bazen bilgisayarda böyle bir hata alıyorum neden acaba?
0
paintov
(17.12.17)
en alt satırda büyük harflerle yazan MEMORY_MENAGEMENT gibi bişey var birdahaki sefere tam olarak not edin eksiksiz googleda arayın muhtemel sebeplerini öğrenirsiniz

şu an tamamen sallıyorum ram uyuşmazlığı saat hızları gibi birşey yüzünden olabilir memory hatası ise
0
synch
(17.12.17)
synch+1

bir de tam kapanma zamanından önceki aktivitelerle ilgili şüpheli bir durum var mı anlamak için event viewer'a bakabilirsiniz. windows için tabii. diğer OS'larda ne vardır bilemiyorum.
0
godoşu beklerken
(17.12.17)
(2)

Arizona Dream tadında film önerisi

vogojin
sb
sb
0
vogojin
(17.12.17)
tad derken neyi kastettiğini bilmiyorum ama, jim jarmuschun yönettiği filmlerin nerdeyse hepsinde az ya da çok bu filmle benzeşen bir hava var.

bir de;

strnger than paradise
being john malkovich

başka dahası geldi aklıma:
the zero theorem
the imaginarium of dr. parnassus
0
dafaisss
(17.12.17)
stranger than jimin değil mi yav zaten. güzel film, katılıyom. minimalist kesit filmi diyeyim. (fakat tanıma uymuyor gibi geldi, ben benzer tad almadım yani ikisinden)

arizona dream'deki taddan kastı anladıysam yalnız buffalo 66 diyom.(vincent gallo, ad'de north by northwest sahnesinin taklidini yapan herif aynı zamanda)

ama masalsılık vurgusu olacaksa, sşk mecburi değilse the fisher king olabilir. gilliam çekmişti galiba.


hah, the royal tanenbaums diyorum kesinlikle (bu da gilliam olabilir)

hem sinematografisinin, hem kara komedi halinin, hem müziklerin, hem de masalsılığın ve uçlardaki yoğunluğun benzer şekilde beraber var olduğu, tamı tamına uyan bir film gelmiyor aklıma.


daha da gelirse yazarım.

great expectations geldi. (yine tam uymuyor)
0
godoşu beklerken
(17.12.17)
(8)

Düşünceler bulutlar gibidir, sen gökyüzüne odaklan, ne demek?

damba
"bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. ve bazen beyaz bulutlar da olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. bulutlar gelir ve gider ve gökyüzü aynı kalır. bulutlar gelir ve gider ve gökyüzü baki kalır. sen gökyüzüsün ve düşünceler de bulutla
"bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. ve bazen beyaz bulutlar da olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. bulutlar gelir ve gider ve gökyüzü aynı kalır. bulutlar gelir ve gider ve gökyüzü baki kalır. sen gökyüzüsün ve düşünceler de bulutlardır. eğer düşüncelerini titizlikle izlersen, eğer onları kaçırmazsan, eğer onlara doğrudan bakarsan ilk şey bunu anlamak olacaktır ve bu çok büyük bir anlayıştır."

Oysho

Bu sözlerde ne demek istiyor? Düşüncelerden kurtulup gökyüzüne nasıl bakabilir ki insan?
0
damba
(12.12.17)
Dusuncelerindeki yanlislari gore gore yapilabilir. Fakat ya ceviri ya da senin aktarimin ya da alegori hatali. Paragrafin aciklayarak vardigi nokta ve kisi referanslari ile baslikta gokyuzune odaklanmaktan bahsettigin nokta ve kisi referanslari farkli.
0
dunal
(12.12.17)
Zaman zaman kötü düşünceler olabilir, kötü düşüncenin farkında olmak ve neden bu düşüncede olduğunu anlamak asıl önemli olan.

Yoksa sadece kötü bir düşüncen olurdu. Ben böyle anladım.
0
ismayil
(12.12.17)
Benim anladığım ; Aslolan sensin. İyi, kötü, güzel, çirkin herşey olabilir ama aslolan sensin.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(12.12.17)
Büyük resme odaklan diyor.
0
runagain
(12.12.17)
Düşüncelerinden kurtulup ( aslında kurtulmak değil sıyrılabilmek hatta arınabilmek ) gökyüzüne nasıl bakabileceğini Krishnamurti'nin kitaplarında da bulabilirsin.

Benim yorumum:
Kendimizi düşüncelerimizle yansıtıyoruz. düşüncelerimizi iyi takip edersek onların zaman içinde değişebildiğini ve değişikliğin sürekli olduğunu görebiliriz. Değişen özümüz değil. Biz sadece o anki düşüncemiz neyse o duruma bürünüyoruz diyor.

Mesela, bazı sabahlar mutsüz sıkıntılı uyanıyoruz bazı sabahlar kuş gibi hafif cıvıl cıvıl uyanıyoruz. Bu iki zıt durumu da yaşayabiliriz. Dün biri bişey yapmıştır biz o şey hakkında olumsuz veya olumlu düşünmüşüzdür. (duygular bzim düşüncelerimizin sonucu oluşur ve düşünceler kesik kesiktir duygular daha kalıcı).
Dün olan durumla ilgili yargın olmasaydı nasıl uyanacağını bulunca gökyüzüne nasıl bakacağını da görmüş olursun. Çünkü birbirine zıt görüntüler aynı bünyede oluşuyor demek ki bünye ne o ne diğeri.

Zihnindeki görüntüyü oluşturan şey senin beyin hücrelerin. Ona ne gönderdiğin, hangi kodla gönderdiğin, bağlantıları nasıl kurduğun vs hepsi birden birleşip görüntüyü oluşturuyor.

Düşüncelere bilgisayar programı gibi de bakabiliriz. Onbinlerce program var, epeyce de virüs solucan vs var. Her biri ayrı çeşit ve kalitede. Bütün bu programların çalışması işletim sistemi üzerinde oluyor. İşletim sistemi de bir araya getirilmiş metal parçalarının bilgisayar haline gelmesi için yazılmış ayrı bir programın üzerinde çalışabiliyor.
Biz de ana karnından ana programı edinmiş olarak doğuyoruz (genom), bebekliğimiz taban programı alma zamanımız, (dos, linux vs), çocukluğumuz gençliğimiz işletim sistemini kurmakla, öğrenmekle, ana programları yüklemekle geçiyor, akıl baliğ olduktan sonra da kafamıza, çevresel koşullara vs. göre aplikasyonlar yüklüyoruz.
Bilgisayarı açınca ilk gördüğün şey oraya koyduğun masa üstü resmi de olabilir dün kapatmayı unuttuğun üşendiğin, yarım bıraktığın, tamamlamadığın program/lar da olabilir. Gün içinde de hangi programı çağırırsan o çalışır gibi.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.12.17)
Osho’nun bütün kitaplarında farkındalıktan bahsedilir. Aslında zihin bize ait değil, ailen öğretmenlerin, çevren vs. sana bir şeyler dayatmıştır ve sen bunun farkında değilsindir. Bir olay meydana gelince farkında olmayarak tepkiler veriyoruz ve düşünceler de bize dışardan gelen şeylerdir. Örnek vereyim durduk yere aklına eski sevgilin geliyor, kimse demez ki kötü şeyleri hatırlayıp üzüleyim. Peki aniden bir düşünceyi bize getiren şey nedir? Osho diyor ki, bunları izle; izle ki aslında senin varlığının özünden gelmediklerini farket, bu düşüncelerin sen olmadığını farket, bulutlar olan düşüncelerin arkasındaki gökyüzünü gör(aydınlan)
0
Lusid*
(12.12.17)
bu kişi kim bilmiyorum. bilenler olduğu için cevap vermesem mi diye düşündüm ama bence tekstin bu kadarında çelişki var.

hem ormana bak diyor, hem de ağacın peşinden takıl git. ahahah. ağaç ayaklı olsun.

bu tekstte ciddi bir anlatım sorunu var. ya da benim bozukluk sandığım bir iddia var: sen özelin peşinden gidersen geneli zaten algılarsın iddiası.

bana göre hsttr.
0
godoşu beklerken
(12.12.17)
sen zihninin söylediklerinden bağımsız olarak sensin diyor. zihnin sana bugün beceriksizsin der, yarın müthişsin der, hayat ne güzel der, hayat ne berbat der. ama sen bu düşüncelerden öte, bunlardan bağımsız olarak sensin. zihnine inanmak ve o yönde davranmak zorunda değilsin. ona inanmamak için de dışardan bakabilmen, zihninin ürettiği işlevsiz düşünceleri fark edebilmen gerekir. ondan sonra özün asıl ne olmak/ne yapmak istiyorsa ona yönelebilirsin.
böyle anlatınca biraz soyut kalıyor belki ama aslında çok güzel felsefedir ve psikolojide de yavaş yavaş kendine yer bulmaktadır.
0
mezzosprite
(12.12.17)
(4)

diplomasi: hastanede engel atlama ve tetkik koparma ipucu verir misiniz?

godoşu beklerken
-bence bende x olabilir, x'in varlığı veya yokluğu için kesin teşhis adına baştan aşağı gereken tüm testleri istiyorum,gibisinden tartışan değil, talepte bulunan bir şey deme niyetim var. doktorun 5 dakikalık muhakemesine falan da kalmak istemiyorum zira bu zamana kadar üsye hastalıklarını normalde
-bence bende x olabilir, x'in varlığı veya yokluğu için kesin teşhis adına baştan aşağı gereken tüm testleri istiyorum,

gibisinden tartışan değil, talepte bulunan bir şey deme niyetim var. doktorun 5 dakikalık muhakemesine falan da kalmak istemiyorum zira bu zamana kadar üsye hastalıklarını normalde yaşanandan çok daha ağır yaşamışsam ve anormal bir şeyden şüphelenilmemişse, ekstra hiçbir soru sorulmadan hemen ilaç yazılmışsa buna hakkım olmalı.

kendime koyduğum teşhisi iki doktor kabul etmezken üçüncüsünün kamera görüntüsüyle doğruladığı durumları da yaşadım yani. artistliğe hiçbir şekilde gelemeyeceğim, bazı doktorlar bir insanın kendi vücudunda bir şeyin anormal gittiğini anlayabildiğini kabul etmek istemiyorlar.

doktor tarafından yanıltılmış üstüne üstlük bu olurken kabaca davranılmış olanlarınız varsa dediğimi anlar. lütfen tartışma olmasın, okuyup gıcık olan doktor varsa cevap vermeden geçebilir, bu bir genelleme olmayıp önlem almaya ihtiyaç duyuracak bir deneyimdir sadece. zaten soruma hastalar cevap verirse daha iyi olur.

bir doktorun doktorluğunun sorgulandığını falan zannettiği bir moda girmesini engellemek için nasıl bir prosedür izlemeli de bir an evvel olaya girişebilmeli?

x hastalığına ilişkin en karakteristik, ayırt edici semptomu çok sık yaşamamama rağmen -ama yaşıyorum-, süreğen bir derdimmiş gibi anlatsam doktor zokayı yer de testi ister mi? çok mu yanlış olur etik olarak?
başka aklınıza gelen bir şey var mı? (bir iki kere doğrudan tetkik isteğinde bulunmuştum ama kötü sonuçlanmıştı)
0
godoşu beklerken
(11.12.17)
gir güvendiğin bir özel hastaneye. "bana şununla ilgili tüm tahlilleri yapın" dediğin anda seni sırtlarında taşımaya başlarlar zaten.
0
nrmnm
(11.12.17)
@raydingoz:

zekanızı kendinize saklasaydınız ortalama düşmeyecekti ihih yani saklamaya çalışmadınız demiyorum, eminim denemişsinizdir.

ya başıma ne gelmesin istiyorsam önden uyarıyorum, tam da o geliyor pes ya.

gocunan tıpçılar içlerinden gocunsunlar.

zaten ne hastası olduğumu da sormadım. sivri esprilere girişirken soruya da cevap verseydiniz bari.

gerizekalı doktorlar yüzünden kulağımda delik olduğunu 3. kez aynı şikayetle doktora gidince öğrendim. çok tatlı doktorlar hipokondriyak olduğumu sanarak rahatlıyorlardı gün içinde. ben olmasam naparlardı, acaba.

aynı şekilde burnumdaki deviasyon ve sol burun deliğinin iyice derininde et olduğunu da öğrendim. önceki bilmem kaç tane doktora göre, yukarı sokmaya erindiklerinden lanet kameraları, hiçbir sorun yoktu.

özel ve devlet hastaneleri dahil.

o nedenle allah aşkına cevap vermemeniz rica edilince denilene uyun. doktorsunuz diye hatadan muaf değilsiniz. başka tarafa. sinirim tepemde zaten.
0
🌸godoşu beklerken
(11.12.17)
ya burada hasta olan sizsiniz bence. ne zamandan beri wireless teşhis koymaya başladınız?


ne sanıyorsunuz ya kendinizi? ben siz kendinizi bir şey sanacaksınız diye bir tedaviyi alabilmek için 3-4 doktor dolaşmak ve birkaç yıl mahvetmek ve o sırada sorunu ilerletmek mi zorundayım?

kitaba tıpa tıp uymakmış. siz teşhis koyar, muayeneler yaparken sizi de denetleyen doktorlar olsa keşke.

olmuş şeyler üstüne sağlıklı korku paranoya değildir, her şeye teşhis koyuyorsunuz, kendinizinki eksik kaldı.

size sorduğum soruya cevap vermeyecekseniz rica ediyorum yazmayın, taciz artık bu.
0
🌸godoşu beklerken
(11.12.17)
@hayırsız: çok geçmiş olsun. işte departman departman süründürülmek, zaman harcatmak, bir dooktorun gerekli gördüğü testi diğerinin talep bile etmemesi ve teşhisin o tetkikten gelmesi, öykü bile almamak, söylerken susturulmak, vs...

ya sanki dünyada hata yapılmayan bir meslek varmış gibi turist gibi tepki vermiyorlar mı, benim dedem yanlış teşhis yüzünden on yıl almaması gereken bir kalp ilacını aldığı için böbrek iflasına geç müdahale yapıldığından ölmüş, biz de kitaba uyuyoruz! yaka silktim artık, yemin ediyorum. hastalardan azıcık saygı görmek isteyen insan bunu yapmaz. devletin sağlık politikalarındaki iğrençlik ayrı bir konu, bu bambaşka bir şey.

neyse. aynen. benim derdim zaten şu zamana kadar tetkikler bana hep verildiği, ben talep ederek yaptıramadığım için bu işin benim akıl edemediğğim bir yolu olabilir mi diye düşünmeye başladım. çünkü bunu yapabilenler var.
0
🌸godoşu beklerken
(11.12.17)
(16)

Sadece Türkler Tarafından İngilizcem'in Eleştirilmesi

bos gezenin bos ustasi
9 aydır yurtdışında yaşıyorum. Geçmişte toplasam 1,5 yıl da öyle yaşamışımdır. Şimdiye kadar Türkler hariç hiç kimse İngilizcem'in kötü olduğunu veya anlamadıklarını falan söylemedi bana. Anlamadıkları bir şey de yok da bir şeyi hatalı söyleyince hemen bir düzeltme çabası falan...Amerikalı, İngiliz
9 aydır yurtdışında yaşıyorum. Geçmişte toplasam 1,5 yıl da öyle yaşamışımdır. Şimdiye kadar Türkler hariç hiç kimse İngilizcem'in kötü olduğunu veya anlamadıklarını falan söylemedi bana. Anlamadıkları bir şey de yok da bir şeyi hatalı söyleyince hemen bir düzeltme çabası falan...

Amerikalı, İngiliz vs dünyanın her yerinden adama meramımı anlatıp, söylediklerini anlayabiliyorum ama Türkler'e ben bir türlü şu İngilizcem'i beğendiremedim.

Sizde de oluyor mu bu? Neden bu akademisyen/erasmuscu tipler böyle kompleksli oluyor?
0
bos gezenin bos ustasi
(10.12.17)
boşver hacı beğendirip napıcaksın, adam demek ki hiç pakistanlıi hindistanlı, çinli görmemiş.
0
dedim dedim de kime dedim
(10.12.17)
Ingilizceyi bir iletisim araci olarak degil bir statu sembolu olarak gordukleri icin oyle oluyor.
0
crown
(10.12.17)
aşağılık kompleksi.

kendileri de mükemmel konuşamadıkları için yadırganacaklarına inanıyorlar. o yüzden yansıtıyorlar. (bkz: yansıtma)
0
otonomo
(10.12.17)
eğer kompleks veya "ben öyle bilmiyorum, şöyle biliyorum" kaynaklı değilse muhtemelen uyarı yapan kişinin kendisi zaten öğrenme süreci içerisinde hata ayıklayıcı bir moda geçecek şekilde odak değiştirmiş oluyor. meramınızı anlamak dert olmuyor, siz de düzgün kullanın istiyor hatta sizin öyle isteyeceğinizi sanıyor ve kendi kulağını da yanlışa alıştırmaktan kurtarıyor. (biz arkadaşlar arasında birbirimizi düzeltirdik. ben yabancı forumlarda özellikle native'lerden rica ederdim ama tek tek sormadıkça genel düzeltme hiç yapmadılar: ya ayıp görüyorlardı, ya zaman kaybı olarak. bir fikrim yok.)

kompleksten ise bu aslında sadece dilde değil pek çok alanda kendini gösteren rahatsız edici bir insan tavrı.

(uzun cevabı çıkarıp özeti bıraktım sadece. cevaplara bakıyorum da çok spesifik bir durumdan bahsediliyor galiba. ben burada anlatılan gibisini -lisede sınıf içi hariç- hiç yaşamadığımdan bildiklerime göre cevap yazmıştım ama geçersiz oluyor bu noktada.)
0
godoşu beklerken
(10.12.17)
Kesinlikle aynı kanıdayım. Türklerde sürekli düzeltme, yadırgama dalga geçme modu hakim üstüne bir de hayatında hiç yurtdışına çıkmayan insanların söylediği "aaaa kaç ay geçti hala konuşamıyor musuaann? ana dilin gibi konuşuyor olman lazım oysaaa" tarzı ayıplama ve kınamalar mevcut.
biz Türkler her şeyin en iyisini bildiğimiz için herkesi eleştirme, yadırgama ve kınama hakkına sahibiz.
0
part time pollyanna
(10.12.17)
Bırak şunları sen nasıl mutluysan öyle git yolunda en yakın arkadaşım sırf kıskandığı için işim gereği öğrenmeme rağmen ne gerek var yahu dil öğrenmene dedi ve hala eleştirir beni biliyorsun da ne oluyor diye..
0
vasilias
(10.12.17)
ben anlamadım ya, durup dururken mi oluyor bunlar? soru üzerine veya hata üzerine düzeltme olmuyor da "ıyy iğrançsan" mı yapıyorlar?

hata yapıyorsanız düzeltilmesini istemez misiniz ki? everything is something happened?
0
godoşu beklerken
(10.12.17)
İletişimi kesiyorum ben böyle tiplerle.

(bkz: aşağılık kompleksi)
0
hayirsiz
(10.12.17)
yabancılar seni umursamıyor olabilir ya da nezaket gösteriyorlardır ya da ikisi birden.

türkler seni umursuyorlar çünkü sen de diğer türkler gibi davranışlarınla, konuşmanla milliyetin hakkında bir kanı oluşmasına sebep oluyorsun. ekstrem örnek olarak: gidip yurtdışında onu bunu taciz eden bir tip olsa sen de türklerin imajını zedeliyor diye düşünmez miydin? çünkü yarın bir gün mekanlarda 'türkler giremez' yazıları asılabilir, türk olduğunu öğrendiklerinde hiçbir suçun olmadığı halde farklı muameleye maruz kalabilirsin.

dil konusu bunun daha zararsız bir versiyonu olabilir. münferit olaylarda mesele egoya da gelebilir fakat temelinde imaj çabası gibi görüyorum ben. bunun diğer milletler için de doğru olduğunu yukarıda 'pakistan, hindistan ve çin'i olumsuz örnek olarak veren biri belirtmiş zaten.

o zaman 'akademisyen, erasmusçu' dediğiniz tipler de diğerlerini eleştirme hakkına sahiptir çünkü onlar da bu cahillik imaj/stereotiplere maruz kalabilirler.

aklıma küçük prensteki fesli akademisyen geldi: 1909'da fesiyle şalvarıyla gidip avrupa'da keşfettiği meteoru anlatan bir astronom karakter. Bu akademisyeni kılığından dolayı kimse dikkate almıyor. kılık kıyafet devriminden sonra 1920'de bir daha gidiyor... kitabı okumadıysan tavsiye ederim.

öte yandan hayat boyu yanlış İngilizce mi konuşmak istiyorsun? bu cahilliğin yüceltilmesi olayını ben sevmiyorum. hata varsa eyvallah dersin düzgününü de öğrenirsin. mesele burda 'hata yapmamak' değil 'öğrenmemek' olmalı.

benim de kafamda, internette ve gerçek hayatta, bağlaçları, soru edatlarını... yanlış yazanları görünce maruz kaldığım yazım yanlışlarından dolayı karşımdaki kişi hakkında bir kanı oluşuyor.

ekstrem mesela: galeri2.uludagsozluk.com/203/yaran-yanlış-çeviriler_292124.jpg

stereotiplerin oluşmasının tek sebebi stereotiplere inananların cehaleti değildir, bu imajın oluşması için karşı tarafa malzeme verenler daha önemli bir etkendir.

yabancıların eleştirmeyerek sizin gelişmenize fayda sunmamaları da kötü niyetli değildir, türklerin de eleştirirken genelde niyetleri kötü değildir. şu devirde artık yabancı dili doğru bilmemek için bahanemiz yok, yaşlılarımızın da interneti/teknolojiyi kullanmamak için bahanesi yok.

tembellik hakkını çalışarak kazanmalıyız, cahillik hakkını öğrenerek kazanmalıyız.
0
idexo
(10.12.17)
@idexo
Ben yurtdışında yaşıyorum türk arkadaşım da var yabancı da. Ben ingilizce'yi iletişim aracı olarak kullanıyorum. Kültür mirası veya tüm Avrupa'ya Türkler'in nakkadar mükemmel konuşabileceğini kanıtlamak için değil. İngilizce'yi de kendi imlanlarımla öğrendim, okuldan falan değil. Hal böyle iken elbette gramerde, telaffuzda kusursuz olamam. Native speaker değilim ben. Ama buna kafayı takan, dile getiren 2-3 tiple karşılaştım şimdiye kadar. Bir de elin Oklahomalısı i ain't understand word you just said boy derken sorun olmuyor da ben were ile was'ı karıştırınca veya neither i veya me too yu gramer olarak yanlış ama meramımı anlatma noktasında doğru kullanınca, ki bunu da bir başkasıyla konuşurken 3. Olup yapılınca tabi yadırgayacam.

Az önce biri mesaj attı, insanlar Elif Şafak'ın ingilizcesini eleştiriyor diye. İyi de babacım bu kadının ana dili Türkçe ise elbette ingilizcesinde aksamalar olacak. Herkes anlıyorsa, herkes de onu anlıyorsa uzatmanın ne manası var. Çeviri kısmına gelince o iş profesyonel bir iş. Öyle de düzgün olması lazım. Günlük konuşma dili değil bir şey değil.
0
🌸bos gezenin bos ustasi
(10.12.17)
@otonomo saçmalamışsın. ya okuduğunu anlamamışsın ya kötü niyetlisin. her durumda şu yaptığın yanlış.

@bos gezenin bos ustasi benim özetle anlatmaya çalıştığım şey şu: 'bu bir reflekstir.'

sana katılıyorum bu konularda mükemmelliyetçilik gereksiz bir çaba. etkin iletişim kurduğun sürece sorun yok.

verdiğin örnekten hareketle amerikalı'lar hakkında avrupalı'ların stereotipleri de yok mu? var. 'cahil', 'kültürsüz' diyorlar. bir kısım amerikalı dahi bunu kabul ediyor. öte yandan ne her amerikalı cahildir, ne her avrupalı kültürlüdür. böyle bir genelleme olamaz. yine anlatmaya çalıştığım bu kanının oluşmasına sebep olan bir kitle var.

'50 sene almanya'da çalıştım bir kelime almanca öğrenmedim, her işimi de gördüm' gururu boş bir gurur. bunu da yapan var. bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp diye çok alçakgönüllü bir atasözümüz var bizim. neyse öğrenmekten kaçınmamak, işi ego meselesine getirmemek lazım.

birkaç hatadan da bir zarar gelmez, birkaç düzeltmeden de bir zarar gelmez. karşıdan bir ego, kompleks, sevmediğin bir titreşim hissediyorsan ya konuyu bu kişiye aç konuş bari, ya da uzaklaş, kafana da takma bunları. çünkü kimseye kendini ispatlamana gerek yok.

benim noktam şu: hata yaptığını fark ettiğinde bir şekilde düzeltmek bir olgunluktur. kendini kendin için geliştiriyorsun. başkasının ne düşündüğünün hatta bazen ne şekilde uyardığının bile bir önemi yok bence. büyük bir hata yaptıysan azar da işitebilirsin yani. bunların senin cesaretini kırmasına ya da duygu durumunu etkilemesine izin vermemek senin elinde.

sana kolay gelsin.

ek: Elif Şafak hakkında da kadının kendisini ve karakterini sevmiyorum ben. bana göre içten biri değil, bu da eserlerine yansımıştır gibime geliyor. bu güne kadar kitaplarını hiç okuyasım gelmedi. ingilizcesinden ziyade şöyle bir şey duydum: kadın önce ingilizce yazıyormuş sonra da türkçeleştiriyormuş. bu da bana itici geldi.

kendimi onun yerine koyunca ben de yabancılara hitap etmek isterim ama önce kendi dilimde kendi kültürümü anlatırım, sonra çevirmenin yollarına bakarım. azıcık okumuşumuz hemen kendi kültürünü unutursa olur mu? 'sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.'

bu anlamda Pentagram'a ve Murat İlkan'a çok değer veriyorum, Barış Manço'ya da aynı şekilde... sanatçı dediğin önce kendi kültürlü olacak. sonra kültürünü dünyaya tanıtacak. benim eleştirim de böyle.

bir ekleme daha yapayım: buraya gelen turistlerin mutlu ayrıldıklarında türkler çok iyi insan, türkiye çok güzel bir yer diye genellediğini fark etmiyor musunuz mesela?

niye? çünkü deneyimleri pozitif. bu yüzden: evet ülkeyi temsil ediyorsunuz.

ben fransa'ya gidip 'adamlar götünü yıkamıyor' genellemesi yapabiliyorum.
japonya'ya gidip adamlar dakik genellemesi yapıyorum.

herkes kendi deneyimini geneller.
0
idexo
(10.12.17)
ingiltere'de epeyce düzeltiyorlar.

yanlış olmasına da gerek yok, bir kelimenin amerikancasını ya da bir kavramı amerika'da yaygın haliyle söylediğinizde kibarca, nerdeyse çaktırmadan düzeltiyorlar.
0
fever
(10.12.17)
Bu arada duyuru/soru sahibinin Türkçesi de sıkıntılı :-)
0
fever
(10.12.17)
Kesinlikle katılıyorum. Aynı muhabbet telaffuz konusunda da var. Almancam var benim mesela, ona rağmen vw'ı vosvagen diye okuyorum ki millete artislik olmasın. Dingilin biri çıkıp o folksvağgın falan diyor. Teşekkür ederim öğrenmiş oldum deyip geçiyorum.
0
roket adam
(10.12.17)
@idexo saçmalayan veya kötü niyetli olan tarafın sen olduğunu düşünüyorum. bu sorudaki cevabımda tam olarak nerede saçmaladığmı açıklarsan bu sataşmanın altındaki nedeni bulabiliriz.

soru için fikrim, cumhuriyet döneminde (hatta daha da eski tanzimat öncesi) konulan ''batılılaşma'' gibi muğlak bir hedefin, batının kültürel birikimine sahip olmayan, hatta ciddi bir kısmının komple kültürel birikim düşmanı olduğu bir toplumda yanlış yorumlanması.

daha ileri bir medeniyet seviyesine ulaşmak için özgün bir çabayla bilim, sanat ve teknoloji üretmek yerine, aşağılık komrpleksl ile abisini kıskanan küçük bir çocuk gibi sadece daha uzağa işemeye çalışan bir toplum olduk.

yüzleşmek zor gelince de, kendi yetersizlik duygumuzu böyle şeyler üzerinden biribirimize yansıtıyoruz. (bkz: yetersizlik duygusu)
0
otonomo
(11.12.17)
Bir de Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes'da İngilizce konuşmaktaki problemi üzerine birinden duyduğum bir yorum aklıma geldi:

''Ya adam o kadar Boğaziçi'nde okumuş, İngilizce'yi bile konuşamıyor amk...''

Kendisi hayatında ne Edirne'den ötesini, ne de Boğaziçi'nin kapısı görmüş bir vatandaş bu arada. Anlatabildim sanıyorum :)
0
otonomo
(11.12.17)
(7)

Radiohead - I Will dinleyen var mı?

hadi ya la
Uyumadan önce çaldım kaydettim. Sesim iyi değildir kusura bakmayın çok detone var. Çok eğlendim. Nasıl olmuş? :D* kendini imha edecek.https://clyp.it/ibcfqoar
Uyumadan önce çaldım kaydettim. Sesim iyi değildir kusura bakmayın çok detone var. Çok eğlendim. Nasıl olmuş? :D

* kendini imha edecek.

clyp.it
0
hadi ya la
(07.12.17)
Güzel güzel,ben beğendim. Ayrıca birisinin beğenmesi değil aslolan, senin icra ederken eğlenmiş.

Zamanında bi' müzik aleti de biz çalacaktık, beceremedik.
0
mete kudur
(07.12.17)
Dinleyen var, hatta bayılırım. Çok güzel olmuş ben beğendim.
0
eazy
(07.12.17)
gayet güzel, yerinde olmak isterdim.
0
nocturness
(07.12.17)
gayet güzel olmuş :) çift sesi de halletmişsiniz. pesi güzel bir ses bu. ondan sona doğru biraz detonesi olsa da kulağım hiç direnç göstermedi, dinlemek hoşuma gitti.
0
godoşu beklerken
(07.12.17)
ben de beğendim çokça. duyalım yine imhadan sonra da.
0
karamaleksey
(07.12.17)
son kısım hariç beğendim.
0
stanley weber
(07.12.17)
son kısım jerry cantrellvari olmuş. alice in chains'ın akustik performanslarındaki ton hatta. ses rengi güzel. you and whose army güzel giderdi.
0
mind mischief
(07.12.17)
(27)

okurken canınızın çıktığı kitaplar

tabudeviren
bir sekilde alip okudugunuz fakat okurken cok sıkıcı oldugunu gordugunuz, gucluklu bitirdiginiz kitaplar nelerdir?
bir sekilde alip okudugunuz fakat okurken cok sıkıcı oldugunu gordugunuz, gucluklu bitirdiginiz kitaplar nelerdir?
0
tabudeviren
(06.12.17)
Başıma bir şey gelmeyecekse,kinyas ve kayra. Ne karanlık kitap,boğuldum okurken.
0
denef
(06.12.17)
Masumiyet müzesi, bitsin diye okudum, bazı kısımları sıkıcının da ötesinde.
0
elikası
(06.12.17)
Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı.

Olmuyor, akmıyor, devrik devrik 5 kere okuyunca bile anlaşılamayan cümleler... Hikayesi güzel ama ana dilde olmayınca asıl olaydan, felsefesinden eksik kalıyorsun.
0
onemoremile
(06.12.17)
Yüzyıllık Yalnızlık

Okurken aşırı sıkıldığım başka bir kitap bilmem.
0
efreet sultan
(06.12.17)
Çok sıkıcı olduğundan değil de çok uzun olduğundan Paul Auster'ın 4,3,2,1 kitabı. Kindle'dan okumuştum bir de, elimde gerçek kitap olsa fiziksel olarak sayfaların ilerlemesinden falan bir şey anlaşılır, bunda okuyorum okuyorum hala yüzde altmışı kalmış vs. Herhalde sonsuza kadar okuyacağım, diye düşünmüştüm.

Asıl cevabım, benim de başıma bir şey gelmeyecekse, Yüzyıllık Yalnızlık. Hatırladıkça tansiyonum düşüyor.
0
sopiro
(06.12.17)
Masumiyet müzesi +1.
kitaptan son hatırladığım sayfa bu:
adam aşk acısından kapı kolunu kemiriyordu. afakanlar bastı ve bıraktım.
0
soulforge d
(06.12.17)
Puslu kıtalar atlası
0
aquarium
(06.12.17)
bülbülü öldürmek.

sıkıntıdan patladım.
0
sizofren06
(06.12.17)
Orhan Pamuk kitapları :(
0
lcha
(06.12.17)
gazap üzümleri
o kaplumbağa var ya o kaplumbağa, hani daha kitabın en başlarında tozlu ve çorak yoldan karşıya geçmeye çalışan. allah belasını versin o kaplumbağanın. daha o sayfalarda anlamalıydım aslında.
0
halanne
(06.12.17)
Cthulhu'nun Çağrısı. Korkudan değil sıkıntıdan ölecektim.
Puslu Kıtalar Atlası +1
Amerikan Tanrıları'nın bazı kısımları :(
(linç yiyeceğim ya, du bakalım)
0
kobuzchu kiz
(06.12.17)
sıkıcı kısmını geçiyorum çünkü kitabın amacı zaten "sıkmak" ancak bu kadar zorlanacağımı bilmiyordum; pessoa-huzursuluğun kitabı. hayata hiçbir zaman umutsuz bakan biri olmadım ancak bu kitabı okuduğum zaman hayatımın en melankolik, en depresif zamanlarıydı; yine de öldüm öldüm dirildim. sonra anladım ki öyle bi oturuşta 150 sayfa okunacak bir kitap değilmiş bu, aşırı doz almışım.

şimdi arada, yine canım sıkılınca açıp beşer onar okuyorum; alplerde, bir hiçliğin ortasındaki kulübemden gecenin bir yarısı hava almaya çıkmış gibi yüzüme çarpıyor soğuğu.
0
Bruce
(06.12.17)
Zar Adam +1
0
mutekebbir
(06.12.17)
vadideki zambak. ucuncu sefer elime aldigimda gozlerim ve beynim kanaya kanaya bitirdim. uzunca bir paragraf sadece bir cumleden olusuyordu. cumleleri ogelerine ayira ayira okuyup anlamayi da denemistim. balzac, mezarinda zambaklar bitsin.
0
lamira
(06.12.17)
gulun adi kitabi fenaliklar gecirdi bana. baya baya ilerlemiyodu. sonuna yaklastim, nasil bittigini sorup ogrendim.
0
pide
(06.12.17)
şu çılgın türkler.
okulda dönem ödevimizdi o kitap.. aynı sayfaları döne döne okumamıza rağmen hiçbir şey anlayamıyorduk. çok sıkıcı gelmişti. sonra kitabı bitirmedim, ödevimden düşük aldım ve bir daha da asla o kitabı eve sokmadım.
0
vedderbaug
(06.12.17)
ahmet hamdi tanpınar - huzur

resmen huzurum kaçtı okurken ki bitirememiş bile olabilirim.
üniversitedeyken hocamızın biri okutmuştu, bu kitabı okuyup anlayabiliyorsanız işte olmuşsunuz derdi. demek ki o zaman olmamışım, yaş oldu 32 bir daha elime almadım.
0
duyond
(06.12.17)
Yolda

Bitiremedim zaten
0
kablelvuku
(06.12.17)
Sasa Sokolov - Budalalar Okulu ...basladım..denedim...bi daha cabaladım olmadı ..rus edebiyatı severim diye hediye gelmişti kitap..hırslandım..gene yapamadım..belki de benim kapasitem yetmedi ama yarım bıraktım :(
0
bhdrydn
(06.12.17)
kafka- dönüşüm
incecik kitap olmasına rağmen haftalarca bitiremedim. okurken bu kadar sıkıldığım başka kitap hatırlamıyorum.
0
sta
(06.12.17)
Tutunamayanlar - iki kere denedim bitiremeden

Zar adam + 1
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(06.12.17)
1984. Bitiremedim. Yazım kurallarına o kadar dikkat etmişler ki, okurken virgüle, apostrofa bakmaktan cümlelere konsantre olamadım.
0
dissendium
(06.12.17)
Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı +1

hediye edildi iki kere. mecburen okudum. gezi desen degil, ani desen degil, felsefe degil, manuel degil. vakit kaybi gibiydi :(
0
jimicik
(06.12.17)
tarihimizde garip vakalar. büyük bi ümitle başlamıştım ondan dolayı olabilir.


ivan iyliç'in ölümü. sevmedim.
0
cabiday
(06.12.17)
Tutunamayanlar +1
Yarısına anca gelmiştim. Sinirlenip (evet, kitaplara saygım olmasa yırtıp atacaktım hatta) bir köşeye kaldırmış ama bir yandan da yarım kalan kitaplara karşı vicdan azabı çektiğim için tekrar devam etmiştim. Ama o mu beni bitirdi, ben mi onu bitirdim, onda hala kararsızım. 7'den 70'e herkesin "Bu benim başucu kitabım." demesi de beni hayretten hayrete düşürmüştür bu yüzden.

Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu,Italo Calvino. Okuduğum, okurken epey sıkıldığım bir kitaptı bu da. Yazım tekniğini hiç sevemedim.

Pedro Paramo,Juan Rulfo. Bu da kısacık bir eser olmasına rağmen sayfalar bereketlendi, bitmedi, azmettim, bitirdim ama hiç memnun olmadım okuduğum için. Son derecede zorladı beni. Ben bu tarzda yazılmış kitapları sevmiyorum zannedersem.

Gurur ve Önyargı, Jane Austen. Şu zamana kadar okuduğum en ama en gereksiz eserlerden biriydi. Bunda da sayfalar bitmedi bir türlü. Bitirdiğimde de pişmanlıklar yaşadım ve Tutunamayanlar'a zamanında yaptığım haksızlık yüzünden biraz da üzüldüm. Eğer imha edilecek bir kitap olsaydı bunu hak eden kitap bu olurdu diye düşünüyorum.

Savaş ve Barış, Tolstoy. Büyük beklentiyle okumuştum ama hiç beğenmedim. Bitirince "Ee?" diye de Tolstoy'a sitem edip trip atmıştım.

Ve ilk defa yarım bıraktığım bir kitap: Başkan Babamızın Sonbaharı, Gabriel Garcia Marquez. Eserde tek noktalama işareti virgül. Cümleler hiç bitmiyordu, ben de okumayı bıraktım.

Dava / Şato, Franz Kafka. Dava'yı hem berbat bir yayınevinden okuduğum hem de ölümünden sonra yayımlandığı için bu kadar sıkıcı ve hikayesi havada kalan bir eser sanmıştım. Ama Şato'yu da işinin ehli bir yayınevinden okudum. Onda da tema ve havada kalmışlık sorunu vardı. Bu yüzden ikisini de okurken hem sıkılmış, hem de biraz hayal kırıklığı yaşamıştım. Herhalde Dönüşüm kadar tat alamadığım veya Dönüşüm, beklentimi yükselttiği için böyle hissediyorum, bilmiyorum.
0
m e b
(06.12.17)
Vedat Türkali - Güven 2 cilt

Yalniz Mavi Karanlik kitabini okuyun derim.. hele ilk sayfa..
0
chezsoi
(07.12.17)
yaşar kemal, binboğalar efsanesi. ortaokulda verilmişti ve okumadım zaten. okunası o kadar insan varken hiç pişman değilim.

güçlükle bitirip de çok sıkıcı olduğunu düşündüğüm kitap william burroughs'ın çıplak şölen'i. naked lunch yani. ama ben sahafın tekinden çok boktan bir çevirisini alma hatasında bulunmuştum. iğrençti. bu beat kuşağı konusunda on araba laf söylemeye başlamadan durayım. gerçi, 2001'den bu yana çok zaman geçti, belki baksam fikrim değişir. onu not etmiş olayım.

daha da var da ilk aklıma gelen bunlar.
0
godoşu beklerken
(07.12.17)
(5)

hapı yuttuk tabirinin başka dillerde karşılığı

dafaisss
var mı? varsa nasıl? herhangi bir dil olabilir.birebir olup olmadığını merak ediyorum.
var mı? varsa nasıl?
herhangi bir dil olabilir.

birebir olup olmadığını merak ediyorum.
0
dafaisss
(06.12.17)
ing. we are screwed.
0
rectoa
(06.12.17)
rectoa'nınkinden iyisi gelmiyor aklıma. tam böyle zıçtık diyen ve sanki zıçtığını, tam zıçışının dank ettiği an söylemeye yarauan bir şey bulamadım.

I'm done for veya done, we're (so) dead
in for a rough ride, in for some nasty shit artık nasıl dersen
in deep trouble/shit
up shit creek without a paddle
doomed, wrecked, fucked, ruined


aslında REM'in lotus diye bir parçası var. the odyssey'i okuduysan lotus'lı bir chapter geçer. odyssey gözleri açık kalsın, lotus uyutmasın diye kibrit çöpü gibi bir şey sokar ya, ne olduğunu hatırlamıyorum.

işte REM lotus'ta "so happy to show us, I ate the lotus," der.

buna eski bir arkadaşım dikkatimi çekmişti. hakikaten hapı yuttuk demiş oluyor, iş işten geçti. parça muhtemelen HIV kapmış olmak hakkında (ya bu, ya da bir tür bağımlılık.), kriptik sözler yazar Stipe ve ben bu sonuca varmıştım.

ama ingilizcede böyle bir deyim yok işte. metafor olarak kalıyor. olsaydı cuk otururmuş, değil mi :)
0
godoşu beklerken
(06.12.17)
we are done
0
superb
(06.12.17)
Oouuuvvv shit! (Bir de sağ elinin tersiyle sol elinin avuç içine vurdu mu tamamdır )
0
insomnia
(06.12.17)
we fucked up
0
greenshadow
(06.12.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.